Big Boy | Taekook

4

Bugün hyunglarımla buluşacaktım. Saat yaklaşık 14.00'e yaklaşmıştı.

Dolabın kapağını açtım ve içerisinden siyah kısa kollu bir tişört, gri bir eşofman, tişörtün üstüne giymek için bol siyah bir hırka ve son olarak gri bir şapka aldım.

Giyindikten sonra aynanın karşısına geçtim. Maşallah taş gibi olmuştum hakkımı yiyemem.

Hyunglarımı daha fazla bekletmemek adına mesaj attım ve ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Hava hafif kapalıydı. Müzik eşliğinde parka doğru yürüyordum.

Oraya vardığımda bana doğru sallanan bir el gördüm. Bu el Jimin hyungun eliydi. Hemen yanına koştum. Ardından diğer hyunglarım da geldi.

"Namjoon hayatım yaptığım kurabiyeleri almayı unutmadın değil mi?"

"İşteee burada."

Dedi Namjoon hyung ardından Seokjin hyungun yanağına bir öpücük kondurdu.

"O öpücük müydü şimdi?"

Dedi Yoongi hyung hafif sırıtıp ardından Hoseok hyungun dudağına 5-10 saniyelik bir öpücük kondurdu. Hoseok hyung utanmış olacak ki yanakları kızardı.

"Jimin hyung bak bir sap biziz."

"Yakında seni de kaybederim ve hayatıma tek sap olarak devam ederim herhâlde."

Diyip yüzüne yalandan bir acıtasyon ifadesi takındı. Jimin hyunga bakıp kısa bir kahkaha attım.
.
.
.
.
.
Hyunglarımla çok eğleniyorduk. Saat 20.00'yi bulmuştu. Parkta geçirdiğimiz eğlenceli 5 saatin ardından bir kafede oturma kararı aldık. Gittiğimiz bu kafeyi hepimiz çok seviyoruz. Tatlıları olsun, içecekleriyle olsun, dizaynıyla olsun her şeyi çok güzel bir yerdi.

Kafe biraz dolu gibiydi. Bulduğumuz boş bir masaya oturduk. Hepimiz siparişimizi vermiştik. Ben sadece latte söylemiştim.

Kısa bir süre sonra birde gördüm ki Taehyung. Evet Taehyung, benim yakışıklı ve ateşli beyefendim yanında bir yellozla gelmişti. Gözlerim kısık ve dudaklarım büzülmüş hâlde onları izliyordum.

Seokjin hyung nereye baktığımı görmeye çalışıyordu.

"Beyler Jungkook'un ki burada."

"Hani nerede, nerede?"

"Jimin yavaş belli edeceksin şimdi."

"Tamam ama nerede?"

"Şurada bak."

"Heh gördüm, yanındaki kim ayoll?"

"Ne bilelim ama Jungkook kıskanmış gibi duruyor."

Hyunglarım konuşurken ne sesimi çıkardım ne de göz kontağımı Taehyung ve yanındaki yellozdan çektim.

Yalan söylemeyeceğim kız güzeldi ama adı bile yanımdan geçemezdi.

Bir kere ben yakışıklıların yakışıklısı, paşaların paşası, tavşanların tavşanıydım.

Tamam biraz egoistçe olmuş olabilir ama haklıyım sonuç olarak.

"Jungkook yanlarına gitsene."

Dedi Namjoon hyung. Yüzüne ne saçmalıyorsun gibisinden bir bakış attım.

"Ne var? Gitsene işte. Madem o kadaaaar aşıksın git kurtar o kızdan Taehyungcuğunu."

Haklıydı gidip onu o yellozdan kurtarmalıydım. Fakat diğer bir yandan da götüm yemiyordu açıkçası.