Dünyanızın karardığını hiç hissettiniz mi, renklerin gittiğini sadece siyah ve beyazın kaldığı, duvarların üstünüze doğru geldiği ya da insanların yüzüne nasıl bakacağım korkusu peki hoyrat bir denizin dalgalarında boğulduğunuzu, işte ben aynen bu durumdayım.
Elimde bir mektupla ölümden ölüme sürüklendiğim o andayım şuan. Koltukta oturmuş karşımdaki duvara boş boş bakıyordum. Gözlerimde ağlamaktan göz yaşı kalmamış, başımda da felaket bir ağrı. Gelinliğim mahvolmuş, saçım başım dağılmış, makyajım akmış, yanıma gelenler niye bu halde olduğumu sorup duruyor ama ben onlara cevap dahi veremiyordum.
Peki ben niye bu haldeyim işte orası hem çok uzun hem de çok karışık.
1 yıl önce her şeyin başladığı o gün 10 Mayıs 2023 hayatımın aşkı ile tanıştığım o muhteşem gün nelere yol açmıştı ama o zaman bilmiyordum neler yaşayacağımı...
1 yıl önce...
9 Mayıs 2023Hayatım her zaman ki gibi sıkıcı ve boş geçiyordu, ailemin gereksiz gürültüsünde kahvaltı ediyordum. Tabi bu mümkün değildi insanın kalabalık bir ailesi olunca insan böyle seslere alışmak durumunda kalıyordu.
Ben ise bu seste ne zaman gerçek aşkı bulacağımı düşünüyordum. Yani eninde sonunda bulacaktım demi sonuçta herkes aşkı bulurdu zaman alırdı belki ama bulurdu.
Bazen ilk görüşte, bazen küçük tartışmalarla, bazen de tesadüflerle belli olmaz aşk bu her şekilde bulur hepimizi sadece sabırla beklemek gerek elbet bir gün bende aşık olacağım buna yürekten inanıyordum.
Tam hayaller alemine dalmış hayatımın aşkını düşlerken kafama atılan zeytinle kendime geldim. "Ne yapıyorsun aptal" dedim karşımdaki gereksiz kardeşime.
"İki saattir sana sesleniyorum duymuyorsun kızım ne yapsaydım sende artık hayaller aleminden çık gerçek dünya seni bekliyor ama belli ki sen buna halen hazır değilsin sevgili ablacığım" dedi gereksiz. "Boş boş konuşup benim tepemin tasını attırma sevgili kardeşim hem neymiş hayatın gerçekleri" dedim onun boş laflarına.
"Mesela bana önündeki salam tabağını uzatman işte gerçek hayatın gerçekleri" dediğinde bende bağırarak "bok ye lan ye ye bir doymak bilmedin bende seni ciddi ciddi dinliyorum beyinsiz" dedim.
Annemde "Saye kullandığın cümleler hiç hoş değil hemen kardeşinden özür diliyorsun" deyince bende hemen "ama ann-" "SAYE dedim" diye yüksek sesle uyardığında. Bende "kullandığım hitaplardan ötürü sizden özür dilerim Berk Bey hatamı görmezden gelmeniz için ne yapabilirim" dedim resmi bir şekilde. "Ah önemli değil Sayeciğim bana salamı uzatırsan seni affederim" dedi.
Bende önümdeki tabağı Berk'e uzatarak sessizce "zıkkım ye lan it" dedim. Boş boğaz kardeşimde "olur olur yeriz yeriz" deyince küçük bir kahkaha attım. Allah'ım ya deli tam bir deli benim küçük gereksiz ve beyinsiz kardeşim ama olsun seviyorum bu kafası bozuğu ne de olsa kardeşim her türlü çekeceğim bu malı başka çare yok.
Tabi annem ve babam hariç bu sessiz konuşmayı duyan diğer aile üyelerim küçük tartışmamıza gülmeye başladılar. "Neye gülüyorsunuz siz komik olan ne bize de söyleyin biz de gülelim" diye sert bir sesle bizi uyarırken babam ikinci ablam Gözde "yok baba bir şey Berk'in yemek yemesine gülüyoruz" diye hemencecik kurtarı verdi bizi.
Böyle böyle her zaman olduğu gibi neşeli ve tartışmalı geçmişti kahvaltımız. Şimdi ise bahçedeki hamağa uzanmış sessizliğin tadını çıkarıyordum ta ki ilk abimin oğlu benim sevgili yeğenim Efe Can gelene kadar bana bu evde huzur haram yeminle.
"Hala hala halacım" diye başımda ciyaklayan yeğenime "ne var efem ne var kuzum ne istiyorsun kurban olduğum" dedim yalvaran bir sesle. "Hiç benimle oyun oynar mısın noğlar hala noğlar lüften hala lüften" diye olduğu yerde tepinmeye başlayınca kıyamadım "tamam len tamam gel buraya başka insan yokmuş gibi bu evde gel benimle oynamak iste yine iyisin kıyamadım sana afacan seni" dedim gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK TESADÜFLERİ SEVER
Teen FictionDünyanızın karardığını hiç hissettiniz mi, renklerin gittiğini sadece siyah ve beyazın kaldığı, duvarların üstünüze doğru geldiği ya da insanların yüzüne nasıl bakacağım korkusu peki hoyrat bir denizin dalgalarında boğulduğunuzu, işte ben aynen bu d...