1

9 2 8
                                    

Bu sabah da sıkıcı bir şekilde uyandım. Fakülteye gidecektim. Üstüme bir kot açık pantolon ve üstüne de köstebek uzun kollu giyindim. Altına da siyah converse lerimi giyinip kaykayımı aldım. Kaykay sürmeye yeni başlamıştım. Daha dün almıştım v ehiç denememiştim. Sevdiğim çocuk kaykayları çok severdi ve sırf onun dikkatini çekmek için kaykay almıştım. O ise benim onların okulunda olduğumdan bile bir haberdi. Çantam ile beraber çıkıp fakülteme doğru yürümeye başladım. Onun geleceği sokağa yaklaştığında kaykayımı yere koydum. Üstüne binip ayağım ile kendimi ittirdim. Ayağımı arkaya attığımda içimde cesaret vardı.

Yokuş aşağı giderken korkmaya başlamıştım. Aniden önüme çıkan başka bir kaykay ve üstünde sevdiğim çocuk -yani Deniz- görmem ile çarpışmamız bir oldu. Kafamı tuttuğumda başıma epey bir ağrı girmişti. Altımda Deniz vardı ve çaprazlama duruyorduk.

"Ah!" diye inlediğinde canının yandığını anlayarak ayaklandım. Başım döndüğünde yere oturdum.
"Senin sorunun ne!" diye bana kızdığında sinir ile konuştum.

"Kes sesini görmüyor musun ben de iyi değilim!" dediğimde doğruldu ve oturur hale geldi. Kafasının arkasını tuttu.

"Madem sürmeyi bilmiyorsun neden sürmeye çalışıyorsun?" dediğinde sinirim hat safhaya çıktı. Senin için aptal! Anlamıyor.

"Sana ne!" Ayağa kalkıp üstümü silkeledim. Kaykayımı aldığımda gözleri yüzüme kaydı. İlk defa bana baktığına yemin edebilirdim.

"Adın ne senin?"

"Kumsal," diyerek kaykayımı elime aldım. O da eline kaykayını aldığında ikimiz yan yana yürüdük.

"Okula mı gidiyorsun?"

"Fakülteme gidiyorum." diyerek onu düzelttiğimde konuştu.

"Hangi bölüm?"

"Psikoloji," dediğimde bana baktığını biliyordum ama bilerek ona bakmıyordum. Çünkü baksaydım bir daha bakışlarımı geri çekemezdim ve bu sefer o benden uzaklaşırdı. Ben olsam ben de uzaklaşırdım bana öyle bakan birinden. Yer ile bakışırken konuştu.

"Ben de o bölüme gidiyorum, beraber gidelim o halde." Kafam ile onayladım. "Kahvaltı yaptın mı? Dersin başlamasına bir saat var daha, istersen bir kahvaltı yapalım." Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"İnsanlar ile ilişkin iyi değil galiba?" Kafamı kaldırıp ona baktım.

"Yo, gayet de iyi. Ama benim insanlarla ilişkim karşımdaki İNSANA bağlı." İnsan kısmını bastırarak söylemiştim. Bu dediğime gülümsedi ve bakışlarını yere eğdi. Fakülteye girdiğimizde kendi sınıfıma ilerledim. sınıfa girdiğimde herkes kendi halindeydi. Gidip en arka sıralardan birine oturdum.

O da önüme oturduğunda bir okuma kitabı çıkardı. Adını burdan tam göremiyordum. Ama eski tarihten bir kitaptı. Ben de rastgele bir kitap çıkardım. Fetih 1453 kitabıydı. İkimizin de sevdiği tarz aynıydı. Tarihi kitapları okumayı seviyorduk. Bir yarım saat sonra hoca sınıfa girdiğinde dersi dinlemeye başladım.

Şuan ben bile ne yaptığımı bilmiyordum. Onu takip ediyordum şuan. İnanamıyorum bunu yaptığıma. Ara sokağa döndüğünde ben de peşinden döndüm. Deniz be neden böylesin ya? Bir ahşap evin önünde durduğunda kapının zilini çaldı. Kapı çok bekletilmeden açıldığında kaşlarımı çattım. Bu bir kızdı. Biraz yaklaşınca bunun İrem olduğunu anladım. İrem, Deniz'in en yakın arkadaşıydı. Daha doğrusu öyle düşünüyordum. Belki de sevgilisiydi. Kapının yanında Bora belirdiğinde Deniz ile tokalaştılar.

Deniz içeri girdiğinde cam tarafına doğru gittim. Salonda Kerem çizgi film izliyor bir yandan da çikolata yiyordu. Yanında ise Cesur duruyordu. Telefondan oyun oynuyordu. Kerem yetişkin birisi olmasına rağmen çizgi film izlemeyi, oyun oynamayı çok severdi. Aynı zamanda kişilik özelliklerinde de hep eğlenceli biriydi. Ağladığını hiç görmemiştim. Bazen gay şakaları yapıyordu. Bazen kendini kız gibi yapıp eğleniyordu arkadaşları ile.

KAYKAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin