Harun iyileşmişti. Beni hatırlamıyordu ama tekrardan tanışmıştık ve çok yakın olmasada arkadaştık. Şimdi ise kitapçıya gidiyordum. Kapının önünde Deniz ile karşılaştım. Ah, kalbim. Heyecanlanma onu hep görüceksin artık. Alışmalısın.
"Nasılsın Kumsal?" dediğimde konuştum.
"İyiyim. A, ne kadar garip, bu gün çarpışmadan konuşmaya başladık." İkimizde gülmeye başladığımızda dükkana girdim. Müdürün elinde birkağıtla bize yaklaştığını gördüğümde kaşlarımı çattım.
"Kumsalcım bunu cama asar mısın?"
"Erkek eleman aranıyor." Yazısını gördüm.biraz baıştıktan sonra kafamı salladım tam arkamı dönmüştüm ki Deniz konuştu.
"Ben başlayabilirim," dedi. Arkamı dönüp tek kaşımı kaldırarak Deniz'e bakım. Ciddi mi diye biraz daha baktım. Ama yüzünde mimik oynamıyordu. Müdür yani Yaşar amca konuştu.
"İçeri gel, odamda konuşalım" dedi. Bunu neden yanlış anladım acaba. Ben dükkanı süpürmeye başlarken o odasına gitti.
Bir yarım saat sonra döndü. Üstündeki ceketi çıkarıp askılığa astıktan sonra yanıma geldi.
"Yapılacak iş var mı?" Elim ile pas pası işaret ettim. Kafası ile onayladıktan sonra paspas iler yerleri silmeye başladı. Ben de yerleri karışmış kitabı yerlerine götürüyordum. Yaşar amca bağırdı.
"Kumsal, şurada satılamayan kitaplar var. Yani depoda kalan. Onları alıp raflara diz, arkasındaki fiyatı da yarısına indir!" Kafam ile onayladım. O odasına girerken ben de kitaplara yöneldim. Sepeti kasaya doğru sürdüm. Kasanın arkasına Deniz de geldi.
"Şimdi bunlarda yardımcı olayım sana," dedi. Kafamı salladım. Biraz yana kaydım. Etiket değiştirme makinesini elime aldım. 60 olan kitabı 35 e indirdim. Ben bunları yaparken Deniz de bana yardım ediyordu diğer makine ile.
Yaşar amca odasından çıkıp yanımıza geldi.
"Çocuklar benim çocuğu Ankara'ya hastaneye götürmem gerekiyor. Bu akşam uçağa bineceğim. Pazar günleri izinlisiniz. Onun dışında dükkanı siz açarsınız." Kafamı salladığım sırada anahtarı bana uzattı. Elim ile anahtarı kavradım. Yaşar amca gülümsedi. Dükkandan çıktı.
...
Sevdiğim çocuk ile gün içinde hep beraber olacaktım. Bu nasıl histi böyle? Eve geldiğimde kendimi yatağa bıraktım. Ah be Deniz! Seninle deniz ve kumsal gibi olabilirdik! Ben de aptalım! Çocuğun karşısına çıkmaya cesaret bile edemiyorum ki!
Üstümü değiştirip yatağa uzandım. Aç değildim. Yarın da Pazar günüydü zaten. Dükkanı açmayacaktık. Gözlerimi kapattım.
Gece terli bir şekilde uyandım. Hava çok mu sıcaktı ya? Üstüme hırkamı geçirip mutfağa gittim. Işığı açtıktan sonra bir bardağa su koydum ve içtim. O sırada karşı pencere gözüme takıldı. Sanki biri ordan beni izliyordu ve ben ona bakınca gitmişti.
Kaşlarımı çattım. Emin olmak için perdemi kapatıp belli etmeden karşı camı izlemeye başladım. Bir süre sonra o tekrar cama çıktı. Bu üvey babamın adamlarındandı. Buna yemin edebilirdim! Perdeyi bırakıp içeri geçtim. Terliklerimi giyip balkona çıktım. O da içeri girmişti. Ablamı aradım.
Gece saat 2.30 du. Ama umrumda değildi. Ablam ve ben belki tehlikedeydik. O üvey babamdan her şeyi beklerdim.
"Alo?" dedi karşımdaki uykulu ses. Hemen konuştum.
"Abla, eniştemden uzak bir yere geçsene acil." dediğimi duyan ablam oflayarak kalktı. Bir süre sonra kapı kapanma sesinden sonra başka bir odaya girdiğini anladım.
"Abla Cemal peşime adamını takmış. Karşı pencerede benim pencereme bakıyordu."
"Ne! Ciddi misin sen! Kumsal hemen başka bir yere başka bir mahalleye, başka bir eve, başka bir şehire taşınıyorsun!" Yapamam...o buradayken yapamam.
"Yapamam..."
"Neden yapamazsın Kumsal? Şuan belki de hayatın tehlikede farkında mısın sen!" dediğinde zilimin çaldığına şahit oldum. Korkuyordum. Ayaklarımın uyuştuğunu hissediyordum.
"A-abla zil çaldı," dedim titrek sesim ile.
"Sakın kapıyı açma! Polisi ara!"
Balkondan çıkıp kapıya yürüdüm. Korkak ve ağır adımlar ile yürüyordum. Bir süre sonra kapının deliğinden kimin geldiğine baktım. Deniz? Onun burada ne işi vardı?
"Abla merak etme arkadaşım gelmiş. Ben seni sonra ararım." Ablamın bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattım. Kapıyı açtığımda Deniz bana kafasını kaldırıp baktı. O kadar güzel bakıyordu ki.
"Nasılsın?"
"Gecenin bir yarısı nasıl olmamı bekliyorsun Deniz?" dediğimde dudaklarını birbirine bastırdı. Elim ile içeriyi işaret ettim. Ayakkabılarını çıkardı ve içeri geçti. Ayakkabısını ayakkabılığa koyup kapıyı kapattım. Kapımı kilitledim. Oturma odasına doğru gittiğimizde ikimizden de çıt çıkmıyordu.
Koltuğa oturduğumuzda konuştum. "Bir şey içmek ister misin? Kahve falan?" dediğim sırada kafasını iki yana salladı. Sonra ise kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Bir süre bakıştıktan sonra gözlerimi kapattım.
"Söylesene, Cemal kim?" dediği sırada gözlerimi geri ona çevirdim. Hep onunla göz göze gelmek istemiştim ama ne bileyim böyle olunca da utanıyordu insan. Gözlerimi yerdeki halının desenlerinde gezdirdim. Derin bir nefes aldım.
"Üvey babam..." Beni dikkatle dinliyordu.
"O sana ne yaptı?" dediği şey ile aklım eski bir güne gitti. Anneme yalan attığı güne. Ablamın kolunun kırılma nedeni okulda çıkan bir kavgada kolunun üstüne düşmüş olduğunu söylemişti anneme. Yaradanın bildiğini kuldan kimse saklayamaz. Gidip anneme olanları anlattım. İnanmadı... O adamdan bir kez daha nefret ettim.
"İstemiyorsan anlatma," dedi. Gözlerimin dolduğunu yeni fark ediyordum.İçimden geçen tek duyguyu onunla paylaşmak istedim. Bir kere olsun duygularımı saklamak istemedim.
"Korkuyorum Deniz," dedim. Deniz hâlâ bana bakarken ben kucağımdaki ellerime bakıyordum.Deniz derin bir nefes aldı. Elini uzatıp elimin üstüne koydu. Cesaret verircesine sıktı.
"Kumsal, ben yanındayım. Deniz'in hiç kumsaldan ayrıldığını gördün mü? Seni koruyacağım, ne olursa olsun seni koruyacağım." Kafamı kaldırdım. Gözümden bir yaş akıp giderken onun gözlerinin içine bakıyordum.
İkimizin ellerinin içine göz yaşım düştü. Ben şaşkındım. Bunca zaman beni fark etmemişti. Ya da ben kendimi belli etmemiştim. Şans eseri bir çarpışma sayesinde beni fark etmişti ve beni hayatına almıştı. Arkadaşları ile tanıştırmış beni teselli etmişti. Kısa sürede olan şeyler ilgimi çekmişti.
"Teşekkür ederim Deniz," dedim.
"Rica ederim Kumsal," dedi fısıldayarak. Elinin teki ile göz yaşlarımı sildi. Gülümsedi. "Ağlayınca da aynı bir minik civcive benziyorsun." Küçük bir kahkaha attım. O da benim ile kahkaha attığında gözümden bir yaş aktı. Bu sefer mutluluktan akmıştı bu yaş.
Yazarken sanki kitapta kendimi gördüm diyebilirim. Koyduğum isimlerin uyumu bir harika! Deniz ve Kumsal. Mükemmel bir ikili! Bu tayfaya bayıldım!