Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"
Şafak, hadi dışarı çıkalım." diye dürtüğüm gelinciğime baktım.
O ise gerindikten sonra hızla her zaman yaptığı gibi omzuma atladı ve orada yattı.
Tüyleri boynumu gıdıkladığı için kıkırdadım ve hızla dışarıya koştum.
Hava daha aydınlanmamıştı ama dağların ardından gelen güneş ışıkları şafağın habercisiydi.
Hızla bir ağacın en yüksek dalına çıktım ve rahatça bacaklarımı iki yanından sallandırarak oturdum, çocukluğumdan alışkın olduğum için bir ağaca tırmanmak benim için kolaydı.
Eskiden Utku amca buradayken eğer küstüysek ya da kavgalıysak gönlümü alana kadar ağaçtan inmezdim.
Özlemle gülümsedim, üzüntümü hisseden Şafak hafif bir hareketle başını bana sürttü.
"Sen de mi onu özledin? Tamam, tamam hadi bak güneş doğmak üzere." dedim heyecanla ayaklarımı sallayarak.
Şafakta gözlerini güneşe çevirirken yutkundum heyecanla ve yavaş yavaş tüm ihtişamını gösteren güneşe baktım.
Çok güzeldi..
Derin bir nefes aldım ve önümde ki manzaranın tadını çıkardım arkama yaslanıp.
Koşan özgür dağ atlarına baktım, yeni doğan ceylan yavrularının annelerini takip edişini izledim.
"Dünya çok güzel." dedim saçlarım sabahın meltemiyle dağılırken kıkırdadım.
Dünyam çok güzeldi.
.....
"Hoş geldin Sinan amca." dedim gülerek kapıda gördüğüm adama.
Sinan amca Utku amcanın yakın arkadaşıydı, çocukluğumdan beri bizi ziyarete gelirdi.
Beni ormanda buldukları zaman daha 1 yaşında bir bebekmişim, ismimi bilmedikleri için kendileri koymuşlardı.
Dediklerine göre boynumda ki künyede sadece doğum günüm varmış ve o da türkçe yazınca şaşırmışlar.
Beni sevgililer gününde bulmuşlar o yüzden ismimi Aşkın koymuşlar Bera ise Sinan amcanın favori ismiymiş.
"Hoş buldum Bera nasılsın?" dedi saçlarımı karıştırarak.
Güldüm bu haline ve cevap verdim "İyiyim, hadi gel kahvaltı edelim istersen."
