lütfen bol yorum yapın ki 21'i yazayım🥺
*****
Mesajı okuduktan sonra cevap vermeden bakışlarımı, tekli koltukta ağzına patlatmış mısır tıkamakla meşgul olan Jimin hyunga çevirdim. Ne izleyeceğimize karar veremeyince Iron Man açmıştık. Başta bu film için söylenen hyungum şimdi pür dikkat ekrana bakıyordu.
"Bay Kim, kapıda." Kelimeler dudaklarımdan dökülür dökülmez, bana öyle bir hızla döndü ki yüzündeki şaşırmış ifade boğazında kalan patlamış mısırlarla dehşete düşmüştü. O öksürüklerini durdurmaya çalışırken ona bir bardak su doldurdum. İçtiğinde sakinlemişti.
"Sen ciddi misin? Ne işi varmış kapıda?"
"Affetmem için kapıma geleceksiniz demiştim ya..." Dudaklarına imalı bir gülümseme yerleşti.
"Sen ne fena bir şey oldun. Adamı ayağına getirmeler falan..." Bakışları üzerimdeki gri oversize tişört ve siyah kısa şortumda oyalandı. "Üstündekiler de fena değil, hadi bakalım aç kapıyı." dediğinde ikimiz de ayaklanmıştık.
Onunla yüz yüze görüşmeye pek istekli değildim. Zira ona karşı ilk defa bu kadar büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Beni ilk defa bu denli kırmıştı. "Kapıyı açmak istemiyorum, hyung." dedim dürüst olmayı seçerek.
"Ne? Neden?" Bunu söylememi beklemiyordu.
"Çok kırgınım ona çünkü. Ya yüzünü görünce kırgınlığım ve kızgınlığım uçar giderse?" Dudak kenarlarındaki patlamış mısır kalıntılarını eliyle temizlerken düşündüğüne dair bir mırıltı çıkardı.
"Ne yapacağın sana kalmış, ne konuşacağınızı merak ediyorsan daha fazla bekletmeden kapıyı açmalısın. Konuşmak istemiyorsan da gitmesini söyle." dedikten sonra elini arka cebine attı. Ne yapıyor diye baktığımda cebinden vişneli bir nemlendirici çıkarıp elime tutuşturmuştu.
"Kapıyı açacaksan önce bunu sür." Bir yanım gerçekten de söyleyeceği şeyleri merak ediyordu. Kapıyı açardım ama mümkün olduğunca soğuk davranırdım. İçten içe ne yapacağımı planladığımda portmantodaki aynanın karşısına geçtim. Jimin hyungun arka cebinde kaldığı için sıcaktan yumuşamaya başlamış nemlendiriciyi dudaklarıma sürdüm, iyice yedirdikten sonra doğal göründüğüne emin olarak kapı deliğine baktım. Sadece siyah saçları görünüyordu.
Kapıyı açtığımda şaşırmıştı, "Açmayacağını düşünmeye başlamıştım." dedi. Eh, gereğinden fazla oyalanmıştım biliyordum ama bu konuda mahcup falan olmadım. "Ben de açmamayı düşünmüştüm." dediğimde kaşları cümlemle birlikte havalandı. Sanırım açık sözlü olmamı beklemiyordu.
"Neden açtın o zaman?"
"Ne söyleyeceğinizi merak ettim." Başıyla onaylayıp kabanını çıkardı. Asmam için uzattığında ondan alıp portmantoya astım. Ona döndüğümde beni incelediğini fark etmiştim. Başka bir zaman olsa evime ilk geldiği zamanki gibi beni ev halimle gördüğü için çekinirdim ama şu an giyimim hakkında ne düşündüğü umrumda değildi. Beni incelemesini fırsat bilip ben de onun üzerindekilere baktım. Siyah boğazlı kazak ve koyu renk bir kot pantolon giymişti. Onu takım elbise dışında bir şeyler giyerken nadiren görürdüm ve itiraf etmek gerekirse ona bu tarz giyinmekte çok yakışıyordu.
"İçeri geçelim," diyerek elimle içeriyi gösterdim. İçeriye geçtiğimizde Jimin hyung bardakları ve abur cubur kaselerini orta sehpadan kaldırmıştı, bunu görünce sevindim.
"Hoş geldiniz, Bay Kim." Tekli koltukta oturuyordu, bacak bacak üstüne atıp kollarını göğsünde kavuşturmuştu. Her an niye geldin diyecekmiş gibi duruyordu, dudaklarıma yerleşen tebessüme engel olamadım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
bleak | taekook
Fanfictionendişelenmeyin bay kim, bayan kim sizi seviyor. #1vkook 15.04.23