"Bugün diğer grup arkadaşınız ile buluşma vakti."
Satoru sensei üniformalarımızı diktirmiş sabahın erken saatlerinde odamıza kadar bırakmıştı.
Üniforma
Normalde etek sevmezdim ama üniforma bana yakışmıştı."Kugisaki! Burdayız."
Turuncu kısa saçlı bir kız yanımıza geldi. Önce kendimi tanıttım.
"İtadori Yuri. Tanıştığımıza sevindim.."
"İtadori Yuuji. Memnun oldum."
"Fushiguro Megumi."
Kız bizi bir süre süzdü ve koluma girdi.
"Kugisaki Nobara. Bende memnun oldum. Ayrıca siz ikiz misiniz?"
"Evet. Benziyor muyuz?"
"Evet ama sen daha güzelsin Yuri."
"Teşekkür ederim. Sende harikasın."
Birlikte gülüşürken erkekler bize bakıyordu.
"Bugün Tokyo turuna çıkacağız."
Yuuji ve Nobara birlikte konuştu ve Satoru sensein üzerine atladılar.
"Tokyo! Tokyo! Tokyo!"
"Tokyo müptelasıyız!"
"Tokyo Disneyland'e gidelim!"
"Orası Chiba'da. Çin Mahallesine gidelim, sensei."
"Çin Mahalleside Yokohama'da!"
"Yokohama'da Tokyo'nun içinde. Bilmiyorsan haritaya bak."
Bu hallerine ben gülerken Megumi-san somurtuyordu. Sensei ise gülümsüyordu.
"Bugünkü gideceğimiz yer Roppongi."
"Rop-pon-gi!"
---
He? Terkedilmiş bir binaya gelmiştik ve etrafından lanet enerjisi akıyordu. Yoğun olarak hemde. Binada gözlerimi dolaşırtırdım. Tam konuşacakken Nobara sözümü kesti.
"Roppongi diye bizi getirdiğin yere bak sensei."
"Hadi ama. Buranın arkasında mezarlık var ve burasıda lanetlerin dolmasına açık bir yer."
"Mezarlık neden, anlayamadım?"
"İtadori konu mezarlık değil. İnsanların mezarlıkları korkutucu bulması."
"Okul gibi mi yani?"
"Ne yani daha bunu bilmiyor musun?"
"Açıkçası özel lanetli objeyi yedi."
"He? Sukuna'nın parmağımı. İğrenç, yok artık."
Sensei ve ben susarken üçünün konuşmasını dinliyorduk. Konuşmalarına izin vermeyip aralarına daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sukuna
FanfictionBen kolay kolay aşık olacak biri değildim. Ama onun sadece ufacık bakması beni kendisine bağlamasına yetmişti. İyi okumalar <3