~34.Bölüm~

83.6K 5.8K 569
                                    

  Duydum ki, Yusuf Mirza ve Gülhanım'ın romantik anlarını özleyenler varmış. 😍 Size kısa bir çekirdek aile bölümü yazayım dedim.🤍

Okunma oranına göre oylar az... Biraz yükseltelim mi? 🧚🏻‍♀️

Sırtını yatak başlığına dayadı ve  mavi  kundakta sarılı olan oğlunu kucağına aldı Gülhanım,  zaten hiç indirmek istemiyor sürekli kucağında tutmak istiyordu ama kayınvalidesi ve anası izin vermiyor. Kucağına alışırsa baş edemesin. diyorlardı ama Gülhanım'ın umrunda değildi. Alışsındı! Bir ömür kucağında taşımaya hazırdı oğlunu, sağlığı sıhhati yerinde olsundu da kucağına alışması hiç sorun değildi. Yusuf Mirza onu yatak odasına bırakmış ve ikiz kardeşleri ile konuşmak için çalışma odasına gitmişti. Ezma hanım, birkaç gün burada kalacak olan dünürü Evin hanım ile  yan odayı hazırlıyordu. Ayşe, Melek ve Yağmur ise yatak odasında anne oğula bakıyorlardı.Çok güzellerdi çok! Ayşe elini uzattı ve yeğeninin yüzünü usulca sevdi. Çok tatlı bir bebekti, ve hala kendi evinde olduğuna şu anlara şahitlik ettiğine inanamıyordu. Şaka gibiydi ama Ayşe artık ailesinin yanında idi! Yaptığı hatalardan çok fazla ders almıştı. Cahillik cesareti ile yaptıklarının bedelini çok ağır ödemişti...  Aklı çok sonradan başına gelmişti.

-Göz rengi belli olmadı değil mi?" diye sordu Ayşe, şuan en çok merak ettiği şey olabilirdi. Aynı zamanda Şahin ağabeyinin de en merak ettiği göz rengi idi.

- Çok farklı, lacivert ve siyahımsı bir renk birkaç hafta içinde tam belli olur." dedi Gülhanım, emzirirken o küçük gözlerini birkaç saniye boyunca açtığında görmüştü. Tam net değildi göz renkleri dediği gibi birkaç hafta sonra belli olurdu.

- Çok güzel ya! sabah uyanıyorsun yanında şöyle birşey var. Allahım nasip et lütfen." demişti Melek büyük çoşkuyla kızlar onun bu haline gülüşmüşlerdi. Daha sonra Yağmur çorba getirmiş ve Gülhanım çorbayı büyük bir iştah ile  içmişti, bol sohbetli, bol kahkalı saatler geçirmişlerdi. Ayşe'de sık sık onlara katılmış kafasını dağıtmıştı. Daha sonra telefonuna gelen mesaj bildirimi ile biraz morali bozulmuştu. Barut normalde bu akşam gelecekti ve nedensizce onu beklemişti. Ama Barut, akşam akşam rahatsızlık vermek istemediğini belirtmiş ve dağ evine gittiğini, yarın sabah kahvaltı da orada olacağını dair ufak bir mesaj atmıştı. Barut ona o kadar çok iyilik yapmıştı ki, hakkını ödeyemezdi. Onun için en yakın adamını hapise göndermişti, Barut her ne kadar Enes alışkın hapise girip çıkmaya merak etme dese de. Yine de kendini huzursuz hissediyordu.

Daha sonra Evin hanım gelmişti kızların yanına ve kızına Mehran Efe'yi sürekli kucağına almaması adına yine uyarmıştı ama Gülhanım, omuzunu banane derecesinde sallamıştı o haftalarda bu anı beklemişti, şimdi nasıl bıraksındı? O mis gibi cennet kokusunu içine çektikçe huzur buluyordu. Odaya Yusuf Mirza'nın gelmesiyle kızlar odadan çıkmıştı. Evin hanım, istersen yanında kalayım bu gece demişti ama Yusuf Mirza, karısından önce red etmişti bu teklifi. Tüm gün karısı ile uyuma hayali kurmuştu, hastanede ayrı yattıkça deli olmuştu zaten. Hem o karısına da oğluna da gözü gibi bakardı kimseye ihtiyaçları yoktu. Evin hanım ise damadın tepkisine şaşırarak odadan çıkmıştı.

Sonunda çekirdek aile baş başa kalmışlardı!

Gülhanım oğlunu yatağın ortasına yatırmış ve resmen aşkla bakıyordu. Sahi küçük oğlu büyüyüp kocaman adam olacak mıydı? Oyuncak bebeklerden daha küçüktü. Yusuf Mirza, siyah pıjamasını giymiş ve yatağın diğer tarafına yatıp uyuyan oğluna tebessüm ile baktı. Bu anı ne çok hayal etmişlerdi, sonunda gerçek olmuştu. En kısa zamanda karısı tam anlamıyla iyileştiği zaman, Mardin'de büyük bir yemek verecekti. İşaret parmağı ters çevirdi ve pamuk gibi olan yanağını okşadı oğlunun.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin