Selam lolipop,
Eğer kendini bu yazıyı okurken bulduysan lütfen benim için kendine sarıl.
Çünkü benim için çoook kıymetlisin.
Kendime olan güvenim azıcık gelmişken bir bölüm yazıp yayınlamak istedim.
Bu benim okurken anlayacağın gibi ilk hikayem.
Lütfen yazım yanlışları vb durumları heyecanıma ver. Çok heyecanlıyııım
O yüzden senden bir kaç şey istersem bana kızma olur mu?
Mesela bana destek olursan çok sevinirim.
Bölümü okuduktan sonra fikirlerini paylaşırsan seninle belki dost olabilirim. :)
Buralarda eskiden vardım ama şu aralar yeniyim.
Fazlaca cahil, bayağı da acemiyim.
Hadi gelin bana yardım edin hikayeyi birlikte süsleyelim güzelleştirelim.
Sizi henüz tanımıyorum ama tanıdıkça seveceğimi biliyorum.
Lolipop tadında okuma tadınız olsun, desteklerinizi bekliyorum :)Not: giriş bölümü olduğu için birazcık kısa oldu. İlerleyen bölümler daha uzun olacaktır.
🆘 🆘
Belki de okumaya başlamadan önce bilmende fayda var. Bu hikayede geçen kişi ve kurumlar hayal ürünü olsa da hangisinin gerçekten yaşandığını bilemezsin, sadece o an yaşayanlar bilir:)
Güneş varlığını göz kapaklarımda hissettirdiğinde gün ışığıyla selamlaşmak hiç bu kadar hızlı olmamıştı. Zihnim bana bugün 17 yıllık hayatımın en'lerini yaşayacağımı hatırlattı. Üstelik gece boyunca mideme vuran kramplar yüzünden doğru düzgün uyuyamamıştım. Nasıl hatırımdan çıkmış olabilirdi ki?
Gözüm telefon ekranına kaydığında saatin yediyi on geçtiğini görünce " Kahretsin geç kalacağım" mırıldanarak vücuduma yorganı tekmeleyerek kalkma emrini vermiştim. Hızlıca yataktan kalkıp son hazırlıklarımı yapmaya başladım.
Babamın çoktan kalkmış işe gitmek için hazırlanması gerekirken ev neden bu kadar sessizdi? Bu sabah yatağın şefkatli tarafı daha cazip gelmiş olmalıydı ki; evde yavaş hareketlerimden çıkan çıt çat sesleri dışında başka hiç ses yoktu. Parmak ucunda gezinmek, kimseye görünmemek en iyisiydi.
Allahım lütfen kimse beni görmeden evden çıkmama yardım et. Sana söz daha önce söz verip yapmadığım ne varsa hepsini bir bir yapacağım. Diye içten bir yakarış gönderdim en Yukarıdakine.
Hayatta en nefret ettiğim şey sevdiklerimin yüzüne karşı yalan söylemek. İlla birine yalan söylemem gerekiyorsa bunu telefonda yapmayı tercih ederim. Çünkü vücudum yalanı sezdiği anda kelimeler ağzımdan çıkmadan yuvarlanıyor, beraberinde kıpkırmızı bir surat bırakıyordu ortaya. Sonrasına ne durumu toparlabiliyorum, ne de doğruyu söyleyebiliyorum. Aslında yakalandığımı hissettiğim sırada sadece put kesiliyorum.
Telefonumu çıkartıp Watsapp Bordo ojeliler💅 grubuna;
"Heyy bebeğimler, 5 dakikaya ben çıkıyorum. Umarım kimseye yakalanmam. Eğer karşıma babam çıkarsa üzerine kusacakmışım gibi hissediyorum. "
"Sizin cephelerde durum ne? "
Mesajını atıp cevap beklemeden telefonu cebime attım. Ninja kaplumbağa edası ile evin kapısına doğru hareketlendim.
Ahhh! Akşamdan hazırladığım sırt çantama şarj aleti ve kulaklığımı koymadığım aklıma geldi. Yatağın üzerindeki kulaklığımı cebimden düşmeyeceğine emin olacak şekilde yerleştirdim. Bana evimizin en büyük lütfu olan, yatağımın sağ baş ucundaki prizden şarj aletimi çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOS
General FictionAnne, baba çok üzgünüm. Kızınız Çağlar'ı çok seviyordu, şayet yaptırırsanız mezarıma " Fazla ileriye gitmişti artık dönemeyeceği bir yerde" yazdırırsanız size kızmam.. Babam, çok sevgili babam, bana, telefonu kapatırken, dikkatli olmam için gerekl...