Eve vardığımızda oyunu kurmuş bizi bekliyorlardı. Hep beraber oyun oynadıktan sonra Kevser abla ve Cemre abla odaya çıkınca bizde İlker le yalnız kaldık.
İlker test kitabını getirip bana soru göstermesini söyleyince kalmaya karar verdim. Zaten başka yapıcak işim yoktu.
İlkerin gelmesini beklerken ayağı kalktım ve vitrinlerine baktım. Çocukluk fotoğrafları vardı. Çerçeveyi elime aldım.
Bir fotoğraf arkasından düştü.
Fotoğraftaki İlker ve bendik.
"Tamamen unutmuşum." dedim seslice."Neyi?" İlker gelmişti. kafamı döndüğümde elime bakıyordu. Fotoğrafı görmüştü ve görmesiyle yüzünde tebessüm oluştu.
"Bizim fotoğrafımız, bende yoktu." dedim ve gülümsedim.
"Sen al istiyorsan. Bende bir tane daha var." dedi. Gülümseyip eteğimin cebine attım.
Koktuğa oturup birşey söylemesini bekledim. "Ee, ne sorcaksın test kitabından?" dedim. Yüzüme meraklı meraklı baktı. "İlker?"
"Ha, şey aslında o bahaneydi." dedi. Yüzüne garip bir şekilde baktım. Sonra da "Anlamalıydım." dedim. "Ee ne diyeceksin o zaman?"
"Bir sıkıntın var. Biliyorum. Anlatmakta zorlanıyorsun ama ben seni ne olursa olsun dinlerim." dedi.
dedi.
dedi de ben yaşıyor muyum yoksa ruhumu orda bırakıp gittim mi?
"Azra?" demesiyle silkendim. Ama ne diyeceğimi bilemedim. Haklıydı sonuçta. Nasıl anlatacağımı, dertleşeceğimi hiç bilemedim ki ben.
"Sende bana anlatabilirsin. Anlatmam iyi olmasa da dinlemem iyidir." dedim. Gülümsedi.
hep gülümsesin.
hep gülümsesin, hiç üzgün görmek istemiyorum.
***
Fotoğraf, fotoğraf, fotoğraf.
Bakmaktan alamıyorum kendimi.
Tek yaptığım şey düşünmek.
Arkadaşlarımın beni dışlaması hayır mı şer mi?
Peki İlker imtihan mı kısmet mi?
Düşünüyorum, düşünüyorum.
Çok mu düşündüm?
Yatağıma uzandım. kulaklığımı taktım. Şarkı açıp tavana baktım.
Ah be tavan, seni izleyip müzik dinlemek ne kadar güzel!
Hani derler ya, kendine hitap eden şarkıyı insan daha çok içtem dinler. Ben de bunun sayesinde rahatlayabiliyorum.
***
eveet yeni bölüm geldi.Yorum ve oylarınız için çok teşekkür ediyorummm
görüşmek üzeree
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Yüzyüzeyken konuşuruz~
Novela Juvenililker: onları bir şekilde inandırmam lazımdı. ilker: bunları demem yanlış biliyorum ilker: ama söylemeseydim anlayacaklardı. azra: neyi anlıyacaklardı ilker? senin benim gibi bir malla arkadaş olduğunu mu? azra: bırak ya ilker: seni sevdiğimi (il...