6- Mark

6 1 0
                                    

𝔽𝕖𝕝𝕚𝕩:
2 gün olmuştu; ormanda kaybolalı, o notu bulalı ve uyumayalı. Gördüğüm kabusun etkisiyle uyumamıştım, uyuyamamıştım. Yaşadığım hayatı bana zehir etmezmiş gibi; rüyalarımı, kabusa çevirmiş, zehir etmişti. Onsuz geçirdiğim 4. gündü belki ama bana 4 hafta, 4 ay, 4 yıl, 4 asır gibi gelmişti adeta...

Nasıldı şimdi? İyi miydi? Kötü müydü? Aç mıydı? Susuz muydu? Neden ortalıkta yoktu? LM kimdi? Ve ben neredeydim?

Ormanda olmadığım kesindi. Şayet evimde olmadığım da öyle. Neredeydim ben böyle? Bu zifiri karanlıkta görmemi sağlayan tek şey, tavandaki loş ışıktı. Kabloları dışarı taşmıştı. Cızırtılı sesler çıkarmasının yani sıra birde kapanıp açılıyor, zaten içimi yiyip bitiren korku ateşini had safhaya çıkarıyordu.  

Gözümü lambadan alıp kapıya çevirdim. Ve kapının olmadığını fark ettim. Yani şuan bağırsam birisi beni duyabilirdi. Belki.
"Kimse var mı?!"
"Kimse yok mu lan?!"

Tahminimce 2-3 dakikalık bir bekleyişin ardından kimse olduğunu anlamış bulundum.
Maalesef.
"Aish, hassiktir. Ölüm çıkacak buradan."

Kafamı öne doğru yatırıp üstüme baktım. Lakin...
"Bir dakika, nE!?!"

Üstüme değişmişti. Nasıl olabilirdiki böyle bir şey? Elimi üstüme doğru yönlendirdiğimde ellerimin geldiğini gördüm.
"Hay mk noluyor burada!"

Bağlı olan ellerim ya da bağlı olduğunu sandığım ellerim. Açıktı. Bütün bu olanlara anlam vermeye çalışırken, daha fazla böylece durmanın bir anlamı olmadığını sonunda akıl edip ayağa kalktım. Kapıya, olmayan kapıya doğru yürüdüm ve sonunda ulaştım. Önümde uzunca bir merdiven görmemle öylece kaldım. Beklemiyordum.
"Hadi tabanlara kuvvet Felix!"

Kendimi bu şekilde avuttuktan sonra merdivenleri çıkmaya başladım. Yaklaşık 2 dakikada sonuna ulaştım.
"Sandığım kadar da uzun sürmedi."

Tam önümde bulunan kapıyı açınca oldukça aydınlık bir koridora çıktım. Etrafıma bakındım. Tabiri caizse öküz gibi koşan insanlar vardı etrafta. Ben olanları anlamdırmaya çalışırken, arkada yüksek sesli bir müzik çalmaya başladı. Zil...
"Okul mu burası!"

Yolda geçen birisinin kolunu tutup sordum.
"Şey merhaba, Okulda mıyız acaba?"

Büyük bir kahkaha patlattıktan sonra rahatsız edici denebilecek bir gülüşle beni süzdü ve en sonunda cevap verdi.
"Tabiki. okuldayız."
"Teşekkür ederim."

Tam arkamı dönüp gidecektim ki bu sefer kolumu tutan taraf o oldu.
"Adın ne senin?"

Meraklı ama bir o kadar da rahatsız edici olan bakışları ile bana bakmaya devam etti.
"Felix. Benim adım Lee Felix."

Elini bana uzattı ve devam etti.
"Tanıştığıma memnun oldum Felix."

Bana uzattığı eli tutup sıktım ve onaylar bir biçimde kafa salladım. O ise karanlık, gizemli ama bir o kadar da gizemli bir ses tonuyla ekledi:
"Benim adımda Mark, Mark Lee."

Sonrasında elimi bıraktı ve göz kırpıp yavaşça uzaklaştı. Ben ise ona bakakaldım...

NightMare... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin