Bölüm 3: Bahçedeki Kiracı

561 114 54
                                    

3. Bölüm

Aralık, 2033

"Hayat nedir, diye sorardım kendi kendime... Niye yaşar insan? Ne bekler hayattan? Evet, sonuçta biz milyonlarca ihtimalden yalnızca biriydik ve o ihtimal gerçek oldu. Dünyaya geldik. Biz olduk. Hayata tutunduk, seçildik belki de... Hep bunu düşünürdüm eskiden. Dünyaya gelişimiz bir mucizeyse eğer bunun bir anlamı olmalı..."

Heyecanlı kalabalık merakla parlayan gözlerini bir an olsun sahnede parıldayan genç kadından ayırmıyordu. Birçoğunun idolüydü o. Kimilerinin yalnız saatlerinde sırdaşı, belki de en yakın arkadaşı. Habersizce dokunmuştu onların ruhuna. Bilmeden yalnızlıklarına şifa, geleceklerine umut olmuştu. O yüzden de dudaklarından dökülen her söz kıymetli, her bakış apayrı değerliydi. Onu tanımayı öyle çok beklemişlerdi ki, bugünü hayatları boyunca unutmayacaklardı belki de...

"Ama itiraf etmeliyim ki o vakitler ben de umudumu kaybetmek üzereydim. Hayatın benim payıma yaşamayı değil yalnızca yaşananları uzaktan uzağa izlemeyi düşürdüğünü düşünmeye başlamıştım. Çünkü her gün bir öncekinden farklı olsa da hissettiğim yalnızlık hep oradaydı. Ben vardım, gerisi yoktu. Hiç kimse yoktu. Umut da yoktu. Umut olmadığında hayaller de köşelerine çekilirdi zaten. Önce derin bir sessizlik gelir sonra kimsesizlik esaretin adı olurdu. Bir döngüydü bu, bilirdim. Kapıldın mı bir daha kurtulamazdın. Sanki bir hortum gibiydi, insanı yakaladığı an içine çekerdi... O vakitler ben de o hortumun kıyısındaydım işte. Belki anlar belki saniyeler kalmıştı içine hapsolmama... İşte o an... O gün bir el sıkıca kavradı bileğimi. Ateş gibiydi, beni yakıp küle çevirecek zannettim ama yine de yaklaştım ona. Sonra bir şey daha oldu. Ateş sandığım adamın elleri üzerimize yağan yağmurla ıslandı. Kurak topraklarım o damlalarla canlandı, yeşerdi, umut verdi. Güneş açtı sonra, kapkara bulutlar kaybolup gitti. Kelebekler uçuştu etrafımızda, hiç bilmediğim şarkılar söylediler... En son da yağmur kesildi, gökyüzünün mavisi yedi rengin dansına büründü. İşte o gün, benim hayatıma gökkuşağının katıldığı gündü. O gün benim, biz olmayı öğrenmeye başladığım gündü. O gün benim yeni hayatımın ilk günüydü..."

***

Eylül, 2023

Bazı anlar vardır hayatta... Tam umudunu kesersin beklemekten. O zamana kadar beklediğinden bile haberin yoktur oysa ki... Ama bekleyensindir... Beklemişsindir... Sonra bir şey olur. Öyle bir şey olur ki donup kalırsın zamanın ortasında. O an zaman durmuştur, herkes susmuştur ve sen ne yapacağını bilemezsin. Elin ayağına dolaşır, kalbin aklına karışır ve sen öylece durursun olduğun yerde. Gülmek istersin ama ağlamak da istersin. Sonra bir kıkırtı göz yaşına karışıverir. Usulca teninde yol alıp dudaklarında kaybolurken, kahkahanın karıştığı gözyaşının tadında bulursun aradığın cevabı...

Yaşadığın bir mucizedir. Çünkü mucizeler yalnızca beklemekten vazgeçtin anda gelir.

Elimi yerinden çıkacakmış gibi atmaya devam eden kalbimin üzerinden çekemiyordum. Alnımı ahşap kapıya yaslamış halde kendime gelmeye çalışsam da gelemiyordum. Bu... Bu olamazdı. Bunca zaman sonra olmazdı.

"Nisan? Kızım iyi misin ne oldu sana?" diye telaşla koşturarak yanıma gelen halam, kolumdan kavrayıp beni kendine çevirirken, yeniden çalan zille rüyadan uyanırcasına irkildim. Telaş içerisinde kendime gelip kapıya baktığımda halam da ne olduğuna anlam veremez bir halde hafifçe kaşlarını çatarak kapıyı açtı.

O an kapının arka tarafında kaldığımdan yüzünü göremesem de orada olduğunu biliyordum işte. Neden? Neden buradaydı? Neden gelmişti bunca zaman sonra?

Usulca başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalışırken "Merhaba? Pansiyon için geldiniz değil mi?" diye soran halamla "Evet, ama bir yanlışlık oldu sanırım. Az evvel kapı suratıma kapandı," diye mırıldandı yabancı ama bir o kadar tanıdık ses. Çocuksu değil erkeksi. Muzip değil sanki ruhsuz gibi... O an saçma sapan bir karmaşanın içerisinde olmanın telaşıyla ne yapacağımı bilemezken, halam bana kuşkulu bir bakış attı. Kafası karışmış, ne olduğunu anlayamamış gibiydi ama şu ortamda bir cevap alamayacağını bildiğinden bozuntuya vermeden başını çevirip karşısındaki genç adama gülümsedi. "Şey... Bir yanlışlık oldu herhalde. Buyurun, abim sizi içeride bekliyor," diyerek onu içeri buyur etti.

ÇATI KATIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin