Merhaba!
Everglow için ilhamım bol olunca bir bölüm daha atayım dedim. Bundan sonra devam eden diğer ficlerime bölüm atacağım için biraz bekleyeceksiniz.
Önceki bölümlere neredeyse hiç yorum gelmedi. Neden yorum yapmıyorsunuz? Beğenmediğiniz için mi yoksa başka bir nedeni mi var? Korkmayın yorum yapanı yemiyorum. Yorumlar ve oylar düşük olsa da ben bölüm atarım ama yorum olunca yazma hevesim artıyor ve bölümler daha sık geliyor. Öyle yani.
Umarım severek okuyacağınız bir bölüm olmuştur.
Keyifli Okumalar...
***
"Oturabilir miyim?"
Wooshik görüş açıma girmek için hafifçe sağa eğilip gülümsedi. Ağzımdaki salatayı yutabilmek için hızlıca çiğnerken başımı salladım. "Tabi ki hyung."
Fakültenin yemekhanesinde, sınıfımdan birkaç arkadaşla oturuyordum ve iki saatlik boşluğumda derslerin bunaltıcılığından biraz olsun sıyrılmayı diliyordum. Bizimkiler Wooshik'i görünce anında bana kaş göz yaparak sırıtmaya başladılar. Hepsi onu tiyatro kulübünden ama daha çok bana olan ilgisinden tanıyordu. Yan tarafa doğru 'sizinle sonra görüşeceğiz' bakışı atıp önümdeki boş sandalyeye oturan Wooshik'e döndüm.
"Nasılsınız millet?" o masadakilerden gayet samimiyetsiz, çoğu yağcı yanıtlar alırken ağzıma sessizce bir parça kızarmış tavuk tıktım.
"Sen nasılsın?" dedi bu sefer bana dönüp daha alçak bir tonda sorarken. İlkokul çocuğunu izler gibi gülümsüyordu. "Aç olman dışında?"
"Eh..." dedim ağzımdaki lokmayı yutmayı beklemeden. "Yorgunum biraz. Bunaldım sınavlardan."
"Zorlanıyor musun?" diye sorduğunda ağzımdaki lokmayı yutup birkaç yudum su içtim. Göz göze gelirsem gergin hissedeceğimden korkuyordum. "Biraz..." dedim. "Geçecek kadar alabilmeyi umuyorum."
"Sana yardımcı olmamı ister misin?" diye sordu. Bakışlarımı kaldırdığımda yanağını eline dayayarak beni izlediğini gördüm. Yüzünde yamuk bir tebessüm vardı. "Sana ders çalıştırmayı isterdim."
Gözlerimi devirmekten çekinmedim ve işi dalgaya vurarak güldüm. "Benimle flört ettiğini düşüneceğim hyung."
Koyu kahve saçları ve beyaz teni, sanki rastgele giyinip çıkmış gibi düşünmenizi isteyen ama aslında aynanın önünde saatlerce uğraştığına bir şekilde emin olduğum gizli gösterişçi bir kıyafet seçimi vardı. "Çok eğlenceli bir çocuksun Taehyung-ah"
"Biliyorum." dedim. "Öyle diyorlar."
İtici olmayı amaçladığım girişim onun abartılı kahkahasıyla geri püskürtüldü. "Peki, sinirliyken ne kadar çekici gözüktüğünü de söyleyen oldu mu?"
Masadan, muhabbete kulak kabartan dört beş kişi imalı imalı uğuldadı ve çekici gözüküp gözükmediğinden emin değilim ama yüzümün sinirden kızardığını hissettim. Bana asılıyor olması sorun değildi fakat son zamanlarda tiyatro ekibindeki birkaç kişinin, benim Wooshik tarafından torpilli olduğuma dair giderek artan dedikodularına şahit olmuştum ve onlardan iki kişi de şu an bu masadaydı. Kendimi bir şekilde kötü ve çaresiz hissediyordum.
Dedikoduların sahibi kızlardan biri bana kaşlarını çatıp birkaç saniye baktıktan sonra masadakilere dönüp şöyle fısıldadı. "Size onun bir sürtük olduğunu söylemiştim."
O an zaman, ağır çekimde ilerliyormuş gibi hissettim. Duymadığımı düşündüklerinden sinsi bir sırıtışı aralarında paylaştılar. Onlara bağırıp çağırmak ve tek işlerinin insanları tanımadan yargılamak olduğunu söylemek istedim. Onlara hiçbir şey umrumda değilmişçesine yaşadığım ve güldüğüm için gerçekte de böyle hissetmek zorunda olmadığımı söylemek istedim. Onlara kötü kalpli olduklarını söylemek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Everglow I Taekook
Fanfiction"Hyung, ben adını... göğsümden silemiyorum." Mini Fic Uyarlama