Alarmının ikinci kere çalmasıyla tavşan uykusundan uyandı siyah saçlı oğlan. Yatağında memnuniyetsizce mırıldarken parmaklarını, saçlarının arasından geçirip geriye atarak gözlerinin önünden çekti. Yataktan kalktığında ayaklarında hissettiği buz gibi zemin ile az da olsa ayıldı. Tuvalete doğru gitti ve yüzünü yıkamak için musluğa eğildi. Yeni uyandığı için sıcak olan yüzünü soğuk suyla buluşturdu. İyice ayılana kadar bunu yapınca kendisine bakmak için safir mavisi gözlerini aynaya doğru kaldırdı ve ellerini lavabonun iki yanına yerleştirdi
Göz altları siyahtı yine. Kafasında dolaşan bir sürü düşünce, kalbindeki ağırlık gece boyunca uyumasını engellemişti. Düşüncelerinden ziyade kalbindeki ağırlıktı oğlanı uyutmayan. Bunlardan kurtulması gerekiyordu.
Havlu ile yüzünü hafifçe kurulayıp odasına geri gitti. Mavi kot pantolonunu, siyah tişörtünü ve kahverengi deri ceketini üzerine giydi. Son olarak siyah botlarını giyip aşağıya indi. Ablası Shelly pankeklerini yerken arkasındaki televizyondan sabah haberlerini izlemeye çalışıyordu. Annesi kalan pankekleri pişirmeye devam ederken, babası kahvaltısını bitirmiş kanepede oturup sabah haberlerini izliyordu. Siyah saçlı oğlan daha fazla evde kalmak istemediğini biliyordu bu yüzden masadaki pankeklerden biraz avuçlayıp evden çıktı.
Soğuk havanın yüzüne çarpmasıyla yürümeye başladı. Havanın çok soğuk olup olmadığını kontrol etmek için nefesini dışarıya doğru üfledi. Tanrım, bunu neden yapıyordu ki? "South Park'da yaşıyorsun salak burada hava hep çok soğuk" diye düşündü kendi kendine.
Yolda ilerlerken Kyle'ı gördü. Yüzünde onun kontrolü dışında oluşan bir gülümseme vardı. Kyle'a göre sol yanağındaki tek gamzesini ortaya çıkaran bu gülümseme çok tatlıydı. Kyle siyah saçlı oğlana doğru koşarken
—Stan! diye bağırdı şaşkınlık ve mutluluk içinde.
Stan bu bağırış üzerine hafifçe kıkırdadı ve iki arkadaş özlemlerini gidermek için kollarını birbirlerini açtılar. Siyah saçlı oğlan, kızılın kollarında olmaktan ve onun kokusunu doyasıya içine çekmekten çok memnundu. Kalbindeki ağırlık tam da buydu işte, kollarındaki kızıl oğlana karşı arkadaşlıktan öte olan hisleri...
Bu hisler çok korkutuyordu siyah saçlı oğlanı. Eğer itiraf ederse iki olasılık vardı: Ya Kyle onun yüzüne bir daha bakmayacaktı, ki Stan'e göre en olası olanı buydu; ya da Kyle da ona karşı aynılarını hissediyordu. Durum ikincisi gibi olursa bu harika olurdu fakat ilki gbi olursa ne olacaktı? Sırf bir kaç aptal histen dolayı süper en iyi arkadaşını kaybetmek istemiyordu.
Kyle'ın ondan ayrıldı ve Stan'in safir mavisi gözleriyle Kyle'ın zümrüt yeşili gözleri buluştu. Kısa bir sessizliğin ardından:
—Babam en sonunda tüm bu madde olayının ailemize zarar veridiğini düşünüp eski işine geri döndü. Biz de buraya geri taşındık, dedi Stan
—Çok özledim seni kanka, dedi Kyle
Stan kıkırdarken,
—Kes sesini Kyle kırk yıldır görüşmüyor değiliz ya!
Kızıl oğlan kaşlarını çatarken,
—Durakta beklerken Cartman yüzünden geçirmek üzere olduğum sinir krizlerinden haberin olmadığı için böyle diyorsun!
Siyah saçlı oğlan bir kahkaha bıraktı ortaya. Kızıl saçlı oğlan ise onu izlerken kaşlarını çatık tutmaya çalışıyordu. Kyle ve Eric'in kavgaları Stan ve Kenny'e hep komik gelmiştir. Onlar birbirlerinin üzerine atlamamak için zor dururken, Stan ve Kenny'nin ise gülmekten karınları ağrıyordu. Fakat sonunda kızıl oğlanı ve kahverengi saçlı oğlanı ayırmak için, birinin yanında durmaları gerekiyordu. Stan genellikle Kyle'ın yanında dururdu.
Stan çatık kaşları az da olsa gevşemiş olan kızıl oğlana baktı. Kızıl kaşlarının altındaki zümrüt yeşili gözleri güneş ışığının altından öyle güzeldi ki...
Tutamadığı kahkahasının ardından:
—Hadi gidelim, dedi.
Eldiven giymediğini fark ettiği kızıl oğlanın elinden tutunca, oğlan irkildi. Stan içinden "İyi bok yedin amk ne gerek vardı çocuğu korkutmana" diye geçirdi. Stan ise, Kyle'ın bu durumdan çok memnun olduğundan bi' haberdi.
Beraber yürümeye başladılar. İki oğlan da birbirleriyle sohbet etmeyi seviyordu. Genel olarak hoşlandıkları şeyler neredeyse aynıydı tabii oyun konsolu tercihleri hariç. Kyle onları birbirlerine bağlayan şeylerden birinin bu olduğunu düşünürdü.
Hakkında konuşacak konu kalmayınca ve durağa da az bir yol kalınca bir sessizlik oldu. Bu Stan için gergin bir ortam demek değildi. Kyle ile yaptığı sürece her şeyden hoşnuttu. Sessizlik dahil...
Durağa geldiler Kenny ve Eric hafifçe el salladılar. Stan'i görünce iki oğlan da şaşırdılar. Eric Kyle'a dönüp:
—Bizim Yahudi erkek arkadaşıyla gelmiş. Söyle bakalım yüzük tahminen ne zaman gelir?
deyip sesli bir kahkaha saldı ortaya. Stan'in hayalini kurduğu şey tam da buydu, belki de bu yüzden biraz kızarmıştı. "Tanrım, lütfen fark etmesinler" diye geçirdi içinden Kyle ise hemen ardından:
—Kes sesini koca götlü, diyebildi sadece. Stan ise Kyle'a destek çıkarak:
—Aynen Cartman, Butters ile olan fotoğrafını unutan yok!
Kahverengi saçlı oğlan sinirle mırıldanırken, ki muhtemelen Stan'e küfürler sayıyordu, Kenny Stan'in yanına ilerleyip:
—Buraya geri mi taşındınız? Bu harika kanka
—Biliyorum, bu ikisinin kavgalarını izleyip pantolonuma sıçacak kadar gülmeyi özlemişim, dedi Stan sarışına karşılık.
Servis gelince siyah saçlı oğlan kızılın yanına, kahverengi saçlı oğlan da sarışının yanına oturdu. Bu oturma düzeni hep böyle olmuştu ve memnun olmayan kimse yoktu. Yoksa Eric ile Kyle'ı yan yana oturtmak aptallığın daniskası olurdu!
Stan kulaklıklarını takıp rastgele bir şarkı açıp dinlerken Kyle ise yanında telefonuyla ilgileniyordu. Siyah saçlı oğlanı safir mavisi gözleriyle kendisini süzerken yakaladı. Gözleri buluşunca:
—Ne dinliyorsun? diye sordu Kyle Stan'e. Stan ise buna karşılık hafifçe "hoşuna gideceğine eminim" gülümsemesiyle kulaklığının tekini kızıla verdi.
Kyle Stan'in telefonunun ekranı kendine doğru çevirdi şarkıyı öğrenebilmek için.
"Florida Kilos - Lana Del Rey"
Siyah saçlı oğlan bakışlarını kızılın zümrüt yeşili gözlerine kaldırarak:
—Eee, beğendin mi? diye sordu
—Güzelmiş, diye cevapladı Kyle.
Kyle'ın "Güzelmiş" diye yanıtladığı bir şey genellikle ona bayıldığı anlamına geliyordu. "Bayıldım" ve ya "Aşık oldum" gibi cümleleri kullanmayı sevmiyordu işte.
Siyah saçlı oğlan, kızılın bir şeyleri beğendiğini görmeyi seviyordu. Hayır, Kyle hiçbir şeyden memnun olmayan çok nadiren bir şeylerden memnun olan biri olduğundan değildi. Aslında Stan onun yüzünde oluşan ifadeyi görmeyi seviyordu. Pembenin en güzel tonundaki pek dolgun olmayan dudaklarındaki hafif gülümsemeyi, zümrüt yeşili badem gözlerinin o gülümsemeyle kısıldığını, bembeyaz yüzündeki mutluluğu görmeyi seviyordu.
Fakat Kyle'ın bu şarkıya olan tepkisi daha farklıydı. Sanki öncekilere göre daha çok beğenmişti... En azından siyah saçlı oğlanın zümrüt yeşili gözlerde gördüğü buydu.
Stan bu şarkıyı ikisinin şarkısı ilan etmişti ama kızıl oğlanın bundan ne zaman haberi olacağı meçhul.
Beğenilip beğenilmeyeceğinden emin değilim ama denemekten zarar gelmez. Aslında yazalı baya oluyor bu hikâyeyi. Düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim💗💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nobody Knows Like Me
FanfictionStan en yakın arkadaşı Kyle'a karşı arkadaşlıktan öte duygular hisseder fakat duygularını içinde tutmak onu zorlamaya başlar