12

36 7 0
                                    

Gece. Evin içi soğuk. Yatak örtüsünün açıkta bıraktığı üst bedeni de soğuk. Yine de bu serin hava, his hoşuna gidiyor. Bir eli sevgilisinin çıplak omuzlarında. Bazen saçlarını tel tel ayırıp okşuyor. Diğer eli kendi başında. Beomgyu uyuduğundan beri kafa derisine işkence ediyor. Tüm düşüncelerini uzaklaştırıp uyumayı denedi gecenin ilk saatlerinde. Zihnini sustursa da vücudu gevşemiyor. Çılgınca geçen üç turdan, heyecandan, zirveden, yorgunluktan sonra bile, kastığı çenesi ve gıcırdattığı dişlerine engel olamadan uyanık. Bir an, kararından emin olup kendini kurtardığına seviniyor. Rahatlıyor. Belli belirsiz bir tebessüm oluyor yüzünde. Hatta bu emniyet anlarında elini bile çekiyor sevgilisinden. Başını pencereye çeviriyor. Sessiz sokağı aydınlatan sarı ışığa odaklanmaya çalışıyor ancak nafile. Pencerenin önünde mavi renk üçlü koltuk. Koltuğun üstünde Beomgyu'nun giysileri. Beomgyu'nun telefonu. Beomgyu'nun yere düşmüş sırt çantası. Beomgyu'nun çözdüğü bulmaca kitabı. Fotoğraf kabininde çekildikleri fotoğraf, öpüşürken. 

Beomgyu, Beomgyu, Beomgyu,

Aklını ona karşı kaybediyor. Şimdi tekrar Beomgyu'yu seyrediyor. Ne zaman gözleri ona döndü söyleyemez. Uzanıp öpmek için bir dirsek mesafesi var aralarında. Öperse ondan ayrılamayacak. Muhakeme edebiliyor. Bu kez kontrol elinde. 

Yataktan kalkıp mavi koltuğun önünde dikiliyor. Dışarısı tek kaçışı sanki. Odada nereye dokunsa Beomgyu kokuyor. Sebepsizce sarı ışığa odaklandığında vücudu ürperiyor. Tamamen çıplak. Belki soğuk onu kendine getirir. Herkesten önce kendini düşünmesi gerektiğini hatırlatır belki. Kararına sadık kalmasına sebep olur. Ya da kendini suçlamamasına. Bu yüzden sola eğilip çekmeceden iç çamaşırı almıyor. Sokaktan geçen birisi ya da karşı komşu, hiçbiri önemli değil. Sevgilisini bile isteye ateşe atan bir adamın utanmazlığı ve umursamazlığıyla pencere önünde düşünüyor titreyerek. 

Kullansaydı, bir sigara yakardı şimdi. Sigaraya başlamak için güzel bir gece. Beomgyu'nun sigarası olsaydı içerdi. Alışkanlığından bu kadar kolay vazgeçmesinin tuhaflığıyla yerdeki sırt çantasına eğiliyor sigara bulmak düşüncesiyle. Çantanın en tepesinde gördüğü şey ise varlığından tamamen emin olduğu bilet ve pasaport. İki gün önce, birlikte gitmeyi teklif ettiğinde tereddütsüz kabul gördü. Taehyun'a güvendi. Tüm hazırlıklarını yaptı. yaşayacağına, dahası mutluluk duyacağına emin oldu. Öyle ki gezeceği yerleri, meşhur restoranları listeledi. Bu iki gün içinde oldu her şey, uykusuzluğu geri döndü, baş ağrıları arttı, mide bulantıları başladı, odaklanamadı, olur olmadık zamanlarda lavaboya koşup ağladı ya da yutkunmaya çalışmaktan burun kemeri sızladı. 

Yirmi yıl sonra, yirmi yıl olmuş muydu erken çocukluk günleri biteli? Yaşlarını da unutmuştu hiçbiri kendine ait olmadığı için. Yirmi yıl sonra, ilk defa kendisini düşünüp karar aldığını sanıyor. Bu kararında da bağımlı olduğu ailesine ve muhtaç olduğu kaderine hizmet ettiğini anladığında gözleri kararıyor. Rüzgarlı bir girdabın içine çekiliyor. 

Bu gece, o korkunç saatlerden birinde tekrar yatağa yatıyor. Beomgyu'ya sırnaşıyor. Öpüşüyorlar. Sonunun gelmeyeceğini biliyor. Girdabın içine çoktan girmiş. Sigaraya başlamaktan hep korkmuş, şimdi Beomgyu'nun öldürücü zevkine müptela. Kim ölecek, kim devam edecek bilmiyor.


iki gün önce artık bu hikayenin finalini yazıyım dedim sonra bünyeye yüksek dozda yalnızız ve orhan veli şiirleri aldım sonra bu bölüm doğd. 

başka bir evrende - taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin