~~~~~SU
Bizi birleştiren de ayıran da kaderdi.Ne tuhaf ki kader yine onu bana getirmişti.Yalnız bu sefer ki fark benim tanıdığım Ateş'le karşımda ki Ateş'in bambaşka kişiler olmasıydı.
Yanıma oturduğun da söylediği ilk şey "Merhaba,Yabancı" olmuştu. "Yabancı..." Yüzüme yalancı bir gülüş yerleştirip ona döndüm, gözlerinin tam içine bakarak zilin de çalmasından cesaretlenerek konuşmaya başladım :
- "Yabancı mı! O zaman sen de YALANCI olmalısın Ateş Paksoy.!"
dedim ve yanında durup söyleyeceklerini deli gibi duymak istememe rağmen kitaplarımı alıp yanından kalktım.
Ateş başta afallasada kolumdan tutup :
-"Hep böyle kaçar mısın? şu anda benim kim olduğumu öğrenmek için can attığını biliyorum Su.Ama sana açıklayacak bir şey yok. Ne duyduysan o Ateş Paksoy!"
Histerik bir kahkahayla kolumu ellerinden kurtarıp yürümeye başladım. Adımlarım durdu bi an bu kadar kolay değil son bi söz diye içimden tekrar edip ona döndüm :
- "Bunca zaman nerelerde ne yaptığını düşünmüştüm, sana acıyorum Paksoy! Şimdi yaptıklarını çok iyi görebiliyorum özünü bulmuşsun"
dedim ve ellerimi bu kadar dercesine açıp sınıftan çıktım. Sınıfta kimse yoktu Allah'tan dersimiz bedendi ve herkes üstünü giymeye gitmişti. Ateş bunu bilmiyor olacaktı ki hala sınıftaydı. Yalanlarına rağmen onu düşünüyorsun diyen iç sesime sert bi bakış atıp yürümeye devam ettim. Sinirlendiğinde ağlayan biriydim elbette, tek sorun başkalarının yanında ağlayamamamdı.
Tuvaletten içeri girer girmez kendimi boş bir kabine sokup ağlamaya başladım. Ağladıkça sinirleniyor, ona akıttığım gözyaşlarım için yeniden ağlıyordum.
Lanet olsun! Onu sevmem başlı başına bir sorundu. İçimden konuşmayı kesip fısıltıya benzer sesimle tekrarladım.
"Her şeye evet diyebilirdim Ateş, ama senin yalanına belki de yalanlarına evet diyemem. Senin rüzgârına kapılmaktan korkan bir yapraktım. Şimdi korkmuyorum... Nasıl böylesine katı ve soğukkanlı oluyorsun bilmiyorum ama sen başarabiliyorsan en azından ben de deneyebilirim. Bunca zaman seni yokluğunla sevdim şimdi varlığınla terk ediyorum. Başlamadan biten ilk aşk hikayem!"
İç sesim yeniden yeniden olaya girip "üstüne soğuk su iç" diyince kabinden çıkıp elimi yüzümü yıkadım." Soğok so oç." "Git başımdan 2.Su" diyerek aynadaki ben'e baktım. Gözlerim ağlamaktan kızarmış saçlarım birbirine girmişti.
Peki ben bunu takıyor muydum? Tabiki Hayır?! Ben Su'ydum ve bana ancak Ateş zarar verebilirdi.
~~~~~~~Ateş
Onun öylesine gitmesine izin vermek.. Kalbinin kırılacağını bilmeme rağmen yinede daha az kırılması için susuyorum. Her şeye rağmen oma kocaman bir Bb'yla veda etmek isterken yalancı bir merhabayla karşısına çıkmıştım yeniden.
Buraya gelirken bunların olacağını az çok biliyordum ama onun yanına oturacağımı o an ben bile düşünmemiştim.
Yeni Ateş'le karşılaşmaya hazır ol Su! Seni korumanın yolu kalbinin kırılmasından geçiyorsa buna da varım.
Yabancı dememle yüzünde ki duyguların değiştiğini hissettim ardından kendiminkini. Yalancı demişti bana. Ve sadece soyadımı duyarak. Peki ya diğer gerçekler? Bugün için yarınını maaf etmiycem Su diyerek tekrar ettim içimden. Gitmesine birkez daha izin verdim.
Gideceği ilk yeein tuvalet olduğunu biliyordum o bilmesede ben ona nefesi kadar yakındım. Ağlaması bir yerlerde canımı acıtmaya devam etsede sustum. Taki sesi gelene kadar.
-" Ben sana kapılmaktan korkan bir yapraktım."
- " Ben de sana zarar vermekten korkan Rüzgar'dım ."
diye tekrarladım içimden. Ona o kolyeyi verirken düşündüğüm şey onu korumaktı duygularına sahip olmak değil. Kapatmadan önce duyduğum son şey,
- " Ben Su'ydum ve bana zarar verebilecek tek şey Ateş'ti."
oldu.
~~~~Su
Elimi yüzümü yıkamak iyi gelmişti. Bi nevi arınmıştım Ateş'ten. Onunla konuşmuyacaktım gözyaşları içinde alabildiğim tek karar buydu. ikimizde büyümüştük. Onu sevmem başlı başına bir çukur. Ve ben o çukuru her gün kazıyorum. İçine gireceğim zaman da olacak mı diye geçirmeden edemedim içimden.
Beden dersi vardı ve ben hala üstümü değiştirmemiştim. Değiştirmeyide düşünmüyordum. Zilin çalmasıyla adımlarımı hızlandırarak spor salonuna geçtim. Gözlerim bana ihanet edercesine onu aradı. Tam karşıda sıra olmuştular. Oda sıranın başındaydı. Hocanın kızgın bakışlarını düşünmek istemesemde tıpkı düşündüğüm gibi baktı bana.
-"Nerdesin kızım! Zil çaldı. Hem geç kal hem de üstünü değiştirme. Bu kadar da olmaz. Bunu ailene bildireceğim. Benim dersimi önemsiz mi sanıyorsun".
İçimden gülmeye başlamıştım. Aileme bildirmek. Bana kızmıyacaklarını adım gibi biliyordum. Yakında girmem gereken bir YGS sınavım vardı nede olsa : "bide gülüyorsun demek! Bide şimdi gül bakalım. Sahanın etrafında 20 tur atılacak Su."
Güldüğümü anladığına mı yoksa 20 tura mı şaşmalıydım. 20 tur! Gülümsemeyi kesip hocaya bana acı bakışlarımı gönderirken ellerini hadi dercesine sahayı işaret etti . Why me? Ne günah istedim ben Allahım !
19 tur atmıştım. Yanaklarımın kızardığını ve terlediğimi bariz bi şekilde hissediyordum. Hoca her tur atışımda beni dikkatlice izlemişti. 20.ye geldiğim de adımlarımdan başka bir şey hissedemiyor ve duyamıyordum. Hoca bitti dediğinde kimseyi umursamadan olduğum yere çöktüm. Aslı'yla Eda'nın yanıma gelip elime su tutuşturduklarını az çok anımsıyordum.
- "iyi misin Su? Knk niye geç kaldın! Pestilin çıktı."
dedi Eda gülerek:
-"köme verem de geçsin "
deyince,yorgunluğumu bir kenara bırakıp gözlerimi gözlerine dikip:
-"kaybol Eda. Yalvarırım knk kaybol bak git, mümkünse görüşmeyelim bu ilişki sürmeyecek"
dedim. Eda da gülerek kızaran yanaklarımdan makas alıp bu aralar her dakika başı dediği gibi:
-"peki"
deyip ve gitti.
Salondan herkes birer birer çıktı. Sonunda tek kaldığımı hissettiğim anda bir elin saçlarıma uzandığını hissettim. Kokusu, tutuşu. Ateş'ti. Bir anda afallayınca:
-"şişş! Korkma. Sadece saçını toplayacağım."
Dedi ve sanki yıllardır bu isi yapıyormuş gibi dikkatlice saçımı topladı.incinmem den korkarcasına.. sonra yeniden bana dönüp :
-"bitti bu kadar"
Dedi ve ayağa kalktı. Şu an karşımda başkası olsaydı bana Yardım etmesini söyleyip koluna yapışırdım. Ama karşımdaki benim yaramdı. Hem de en derin.
Gitmekle gitmemek arasında kalmış gibi pes ederek bana döndü Ateş. Gözlerime derince baktı, sonra kollarımı yavaşça sırtına koydu ve beni sırtına bindirdi. Şu anda debelenip:
- "bırak beni pis yalancı"
Demek gelsede içimden sustum ve birkez daha çukuru kazdım.
-"seninle napacağım ben Su? Burada oturup hasta mı olmak istiyorsun?"
Ateş bunları söylerken ben kokusunu içime çekmekle mesguldum ama yinede sessizce mırıldandım:
-"bugün son Ateş. Bugün sana son kanışım. Yarın her şey yeniden başlayacak ve ben seni hiç tanımamış gibi yoluma devam edeceğim. Sen bir oyunsun ve ben senin oyununda sana galibiyet yaşatmıycam."
Dedim ve kollarımı düşeceğimi bildiğim halde bırakıp yere atladım. Canım acımıştı ama yaram daha çok kanamıştı.
Şimdi senden vaz mı geçmeli Ateş yoksa her şeye rağmen yeniden mi sevmeli?
♧♣ geç kaldığım için gerçekten Özür diliyorum. Yeni Bölümün erken gelmesi sizin elinizde sizi çok seviyorum yorumlarızla fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Ateş ve Su yun gizemine girmiş bulunmaktasınız.♧♣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Gölgesi
Roman pour AdolescentsBir kız düşünün hatırladığı tek şey adı SU kendini en mutlu hissettiği anda karanlıkta buluyor. onu bu karanlıktan çıkaracak kişi ise karanlığın ta kendisi ATEŞ. Fark etmeselerde kaderleri daha çocukken birbirine kenetleniyor peki ya büyüdüklerinde...