15.BÖLÜM
Bana hayatındaki en değerli insan olduğumu, daha önce hiç benim gibi bir insan tanımadığını söyleyen Soobin şimdi beni gerçekten tanımıyordu. Beomgyu'nun dediği gibi onların cezası hatırlamamaktı madem, ne diye sadece ben üzülüyordum?
"Tekrar soruyorum, adımı nerden biliyorsunuz?"
Tıpkı bana aşkını itiraf ettiği gündeki gibi sadece "Ben...ben..." diyebildim. Nefret ediyordum bu durumdan. Bağırıp haykırmak geliyordu içimden nasıl hatırlamazsın ikimizi diye ama dudaklarımdan dökülemiyordu kelimeler. Diziliyorlardı boğazıma yutkunmama izin vermeden.
"Neyse, teşekkür ederim tekrardan."
Umursamadan, acaba arkasını dönüp bana bakacak mı düşüncesiyle kapıda beklediğim günün aksine arkasına bakmadan Taehyun ile beraber ilerledi. Gitme, kal diyebilir miydim hayatında hiçbir yerim yokken? Yabancıydım ben ona, hiçbir iz kalmamıştı benden geriye. Hepsi bana rüyaydı sanki, hepsi bana verilen bir cezaydı. Hayatta kendim dışında kimselere bir zararım olmamışken neden ben üstlenmek zorundaydım? Bu saçma büyünün ucu neden bana dokunmuştu? Hayatta kaybedecek hiçbir şeyim yoktu amansız rüyamın öncesinde. Rüyayla beraber her şeyim var oldu, Soobin... Şimdi yine elimde kalan bir hiçti. Neden ben diye oturup herkesin ortasında hüngür hüngür ağlamak istedim. Soobin ve Taehyun ilerleyip gözden kaybolunca aklıma Beomgyu'nun varlığı düştü. Hızla koşarak Beomgyu'nun yanına gittim. Kime çarptığım, kimlerin arkamdan göz devirdiği ilgilendirmiyordu beni. Koşmaktan göğsüm sıkıştığı için sağ elimle göğsümü tutarak sol elimi portresinin yanındaki sandalyede oturan Beomgyu'nun omzuna koydum. Konuşmak için biraz daha soluklanmam lazımdı. Beomgyu bana bırakmadan girdi söze. Konuşurken bakmıyordu yüzüme.
"Taehyun geldi. Sarıydı saçları. Portreme baktı, bir kez olsun kim yapmış diye merak edip bakmadı bana. Uzun uzun baktıktan sonra sadece ilerledi Soobin ile beraber. Arkasından adını seslendim. Dönüp bana baktı ama ben bir ahmak olduğum için konuşamadım. Soobin'e eğilip 'Bugün neden tanımadığımız insanlar bize ismimizle sesleniyor?' dedi. Soobin omuz silkti ve öylece başka portrelere ilerlediler. Tanımadı beni Taehyun, hatırlamadı beni. Ben seninle ölmeye razıyım demişti bana, bensiz yaşıyor. O gün o evde yaralar içinde küreyi patlatırken bana bakan gözlerinden geriye bir yabancının bakışları kalmış. Beni öptüğü, sarıp sarmaladığı, övgülere boğduğu,omzumda ağladığı zamanlardan eser yoktu. Taehyun beni hatırlamadı, evi hatırlamadı... Atmayan kalbimin hızla atmasını sağlayan Taehyun en ufak bir sevgi hissinden yoksunca baktı bana... Bu sefer tamamen kaybettim onu. Sanki canımdan can gitti. Onu bulma motivesiyle yaşarken yaşama sebebim kalmadı...Beni her gördüğünde büyük gözleri daha da büyürdü. Taehyun, onu sevdiğim için kanlar içinde kaldığım adam hüzünle bakan gözlerime yabancı hissizliğiyle baktı."
"Soobin de beni... Ah, söylemek çok zor ama Soobin de beni hatırlamadı."
Beomgyu karşısında portresini inceleyen insanları görmezden gelerek ayağa kalktı ve yaşlarla parlayan gözleriyle bana baktı.
"Başaramadım. Sen benim yüzümden gördün o rüyayı. Eğer ben doğmasaydım..."
Omuzlarını tuttum Beomgyu'nun sinirle. Dayımmış, benden büyükmüş... Söylediklerinin saçma olduğu gerçeğini değiştirmezdi.
"Saçma sapan konuşmayı bırak Beomgyu! Sen neden olmadın buna, bu dünyaya gelmeyi sen istemedin!"
Beomgyu'nun portresini inceleyenler garipsercesine bize bakıp bir bir uzaklaştılar. Beomgyu eğilerek yerden kahverengi bir örtü aldı ve portresinin üzerine örttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream Sphere/YeonBin ✓
FanficYeonjun gördüğü rüyayla uyandığında geçmişte olduğunu ve daha adını bile bilmediği bir ülkede bulunduğunu fark etti.Eşcinsel insanların halk tarafından cezalandırıldığı bu tamamen geçmişin ürünü olan ülkede Yeonjun,Soobin adındaki vali torunu gencin...