sekizinci;final

27 7 3
                                    

kapalı hava,zaten hüzünlü olan ortamı daha da kasvetli yaparken yağmur yağmamasına rağmen gök gürlüyordu ki kasabadakilere göre bu yağmurun habercisiydi.

kasabada hoseoku tanıyan tanımayan herkes,onu son bir defa ziyaret edebilmek için namjoon'un köy çıkışındaki kliniğine gelmiş,kimse hasta var kalabalık yapmayayım diye düşünmemişti.

hoseok,son anlarını sadece biricik sevgilisi ile geçirmek isterdi.

yoonginin haberi yoktu ki onun ölüm döşeğinde olduğundan. oysaki hoseok'un da bir şeyden haberi yoktu. namjoon çoktan yoongiye haber etmişti ve yoongi ile seokjin yoldaydı.

kasabadaki kadınlar içli içli ağlamakta iken kasaba girişinde bir atlı araba görüldü.

içerisinden boylu poslu iki delikanlı çıkıyordu,daha kısa olan hızla kliniğe doğru koşarken peşinden de diğeri geliyordu.

kapıyı tıklamadan içeri daldılar,odada kim var kim yoksa bakışları genç olanlara döndü.

kısa olanın gözleri dopdolu ve kaşları büküktü,hızla yatakta bir deri bir kemik kalmış oğlanın yanına ilerledi o kalabalıkta.

namjoon,odadakilere dönüp çıkmaları için gözü ile emir verirken herkes o anki duygu yoğunluğundan ötürü hızla emredileni yaptılar. o esnada içeri giren seokjin ve namjoon'un gözleri buluştu.

gözler ile hasret giderirken onlar,hoseok ise rüya gördüğünü sanıyordu,
"namjoon..." dedi sessizce,kelimeleri zar zor bir araya getiriyordu,
"galiba ölüm meleği geldi,alacak beni... neredesin namjoon? dayanacak gücüm kalmadı artık... ne olur yoongi-" kelimeler boğazında kaldı,ağlamaya başladı çünkü yoongi ellerini birleştirmişti ikisinin,
"buradayım güzelim,ölmeyeceksin... şşşh geçti buradayım" elini alıp yüzüne koydu,kemikleri sayılacak kadar zayıflamış olan çocuk gülümseyerek baktı sevgilisine ve baş parmağını yüzünde gezdirdi,
"neden geldin yoongi? cennete mi götereceksin beni... ama ben istemiyorum gitmek,sen buradasın ya cennet burası benim için"

hoseok'un son dediği cümle,yoongi'yi artık dayanamayacak duruma getirdi,haberi ilk aldığında kızmak istedi sevgilisine ama yapamadı,son anlarını da ona hesap sorarak geçirmek istemiyordu.

yoongi,hiç bir şey demedi güzel gözleri ile güzel yüzünü seyretti sadece,aradan dakikalar hatta saatler geçti,
ikili sadece birbirini seviyor ve bakıyorlar,
"seni seviyorum yoongi" dedi hoseok sessizce,
"ben de seni seviyorum hoseok" yoongi karşılık verdi,hoseok başını hafifçe kaldırıp sevgilisinin dudaklarına uzanırken,yoongi başının arkasına elini koyarak ona destek oldu,son öpücüğün verdi hoseok ona.

kısa olsa da yoğun duygu içeren bu öpücüğü bitiren şey,hoseok'un ruhunun bu dünyayı terk etmiş olması oldu.

başı yavaşça yoongi'nin elleri üzerine düşerken hoseok'un yüzünde hafif bir tebessüm vardı,dileği gerçek olmuştu işte;
ölümü yoonginin ellerinde olmuştu.

yoongi,birkaç dakika boyunca artık ruhsuz olan bedene baktı. gözlerinden boncuk boncuk yaş akmaya başladığı sırada namjoon ve jungkook yavaşça onu yerden kaldırıp sandalyeye oturttu,hoseok ölüydü evet ama yoongi de hoseok'un ölümü ile birlikte ölmüştü.

---

finish dostlar

şuanda yeni bir fic var taslakta -sanki yeterince yokmuş gibi- ama bu sefer angst değil gayet eğlenceli genç lise dizisi tadında. ona da bir kaç bölüm yazıp yayımlamayı planlıyorum, takipte kalın ve kendinize iyi bakın kıymetlilerim.

pink in the night || yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin