GİRİŞ

14 5 3
                                    

"Gözlerinle yedin çocuğu," diyen Semra'ya kısa bir bakış attım. "Aylardır bunu bekliyordun işte. Gidip konuşsana onunla," diye cesaretlendirmeye çalıştı. Gözlerimi karşı çaprazımdaki masaya odakladım ve onu seyretmeye başladım. İstemsizce derin bir iç çektiğimde Semra gülmekle oflamak arası bir ses çıkardı. "O masada kaç kişi olduklarını görmüyor musun?" diyerek dudaklarımı araladım. Önümdeki kokteylden az önce içsem de dudaklarım kurumuştu hemen. Bu onun üzerimdeki etkisinden mi kaynaklanıyordu ya da ortamın sıcaklığından mı emin değilim işte. Bardağı hızlıca kafama dikip garsona bir bakış attım içkimi tekrar getirmesi için. "Şimdi oraya gidip onunla konuşmaya çalışsam ne diyeceğim? Hadi diyelim masasına gittim ve onunla konuştum, peki yanından ayrıldıktan sonra arkadaşlarının benimle dalga geçmeyeceği ne malum? Erkekleri bilmiyormuş gibi konuşma."

Başımı çevirip Semra'ya baktım, gözlerini açmış senden olmaz der gibi bakıyordu. "Yok artık," dedi şaşkınlıkla. "Sen bu tür şeyleri umursamazdın. Nerede o eski uslanmaz kadın? Birbirine düşürdüğün erkeklerde de böyle düşüncelerin var mıydı?"

Gözlerimi devirdim. Bu muhabbet sıkmıştı. "O yıllar önceydi. Aş artık bunları."

Garson kokteylin aynısından masaya bırakıp uzaklaştı. Bu kez yavaş içmek yerine hepsini kafama diktim. Garsona yeniden bakış attığımda gelip bardağı tekrar aldı ve doldurmak için gitti. "Sence de biraz hızlı gitmiyor musun? Sarhoş olmaya geldiğini düşünmemiştim."

"Amacım sarhoş olmak değil zaten."

"Öyle mi? Ne peki?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"Onu izliyorum görmüyor musun?"

Başını salladı. "Görüyorum, görüyorum ama sen görebildiğine emin misin? Daha yerinde sabit duramıyorsun. Düşeceksin şimdi." Doğrularak birkaç adım attım ama sendeleyerek düşecektim ki Semra beni yakaladı. "Ben her şeyi görüyorum. Ayrıca gayet iyiyim, neden beni tutuyorsun? Sarhoş değilim ben!"

Onaylarcasına başını hareket ettirdi. "Evet, kesinlikle sarhoş değilsin," dedi.

Of, beni bir sal artık kadın!

"Annene sana göz kulak olacağımı söyledim ve sen durumu kötüleştiriyorsun."

Ofladım. "Yeter artık Semra. Boş boş konuşup duracaksan git eve, ben sonra gelirim. Ararsa da anneme uyuduğumu söylersin, yarın konuşurum." Kolumu masaya yasladım ve dengede durdum. Sarhoş değildim, sadece çakır keyif olacak kadar içtim. Kolunu üzerimden çekip yine karşı masaya odaklandım. O sırada garson yine önüme bir bardak koydu. Sinirlenen Semra garsona dönüp "Sen de getirip durmasına artık kardeşim! Görmüyor musun kızın hâlini!" diye çıkıştı.

Hafifçe kıkırdarken garson anlamsızca arkadaşıma baktı. "Pardon?" 

Semra'nın kolunu çektim susması için. Bana baktığında, "Karışma adama, işini yapıyor," diye mırıldandım. Semra'nın daha da uzatacağını bildiğimden garsona başka bir şey dememesi için, "Bu son bardak," dedim. "Başka içmeyeceğim. Söz." Çünkü söz vermesem hiçbir türlü ikna olmayacak. İnanmak ister gibi kaşlarını kaldırdı sonra başını salladı. "Şimdi artık çekilin önümden! Manzaramı kapatıyorsunuz."

Zaten midem bulanmaya başladı. İstesem de daha fazla içemem.

Homurdanarak yanıma oturdu, ama söylenmekten de vazgeçmedi. "Ayyy, manzaranı sevsinler senin."

Kollarımı masaya dayayıp elimi yumruk yaparak çeneme koydum ve onun bu mesafeden bile çok kolay farkedilebilecek mavi gözlerini izledim. Yanında arkadaşları vardı ve gülüyordu, içiyordu, hayatını yaşıyordu. En önemlisi de mutluydu. Bu biraz da olsa iyi hissetmemi sağlamıştı işte. Önündeki içkisinden bir yudum aldığında hareket eden adem elması gözüme çarptı. İyi ki uzak bir masaya oturmamıştım, onun her hareketini izlemek istiyordum. Şişesini masaya bıraktığında gözlerini etrafta gezdirdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FORMULA 1 AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin