| Hoş Geldiniz. |
Lütfen düşüncelerinizi benimle paylaşın. :)____________
Yoktu. Bedeniyle güç topladığım, kendimi kendim bildiğim, gözlerini gökyüzüm bildiğim yoktu. Odam o kadar kötü kokuyordu ki, henüz yarım saat önce istifra etmek zorunda kalmıştım. Daha berbattı, içimde bir yerlerde, bedenimin iyi olmadığını hissedebiliyordum.
Ancak elden ne gelirdi ki? Kırık bir ayna ve her gün daha da karanlığına gömüldüğüm bir odadaydım. Buraya mahkumdum. Ne aptaldım, ne salaktım. Vuruyordum kafamı. Ellerim nedenini bilmediğim bir şekilde kuruydu, pantolonum dahi kurumuştu. Hayat ya bu, beni her yerinden hissiz bırakmaya başlamıştı.
Onunla beraber duygularım da bir güvercin misali uçup gitmişti. Bir hiçe dönüşmüştüm. Onun gidişini kaldıramıyordum. Dilim yine yerini bilmiş gibi anlamsızlaşmıştı. Yokluğuna geri dönmüştü. O da bana küsmüştü, bir hiç etmişti beni. Ah ya, isyan ediyordum işte.
Yaptığım onca şeyden sonra, bir de buna isyan ediyordum. Geride kalan yalanlarla, beni bu derde atanı yitirmiştim. Kafamı daha ne kadar sert vurabilirdim ardımdaki duvara? İçim yanıyordu, kafamdan akan kanlar sanki içimden varıyordu. Aradığı çatlağı bulmuş gibi süzülüyordu şakağımdan.
Gerçeklik her yerdeydi. Beynim sanki gerçeği bulmuş gibiydi. Tüm geçen günlerim rüyaydı da ben gerçeklikle yine onun yokluğunda kavuşmuştum.
Kafama sıçayım diyordum, ben kendimi gebertseydim de bir yalan uğruna yakmasaydım canını. Keşke acıyacak can bıraksaydım onda. Keşke nefret eden gözleri olsaydı karşımda, yokluğundan iyi olurdu. Yanımda olurdu. Sebebi olmamış olurdum.
Ben batırmıştım. Ben bir hiç etmiştim. Sevgim uğruna neler yitirmiştim, onu da araya nasıl katmıştım? Yapan insan benim için şurada iki kelam etmek ister miydi? Ben canını vermişken oturduğum zemine, o her fırsatta gelip durmuştu yanıma.
Ne aptalım, ne kaybedenim. Sefilim.
Bu durumda bile benim için gelirken o, ben ne sefilim karşısında. Canım yanıyor, canım çok yanıyor. Onu bir daha göremeyeceğim diye ödüm kopuyor, tek dalımı yitirmişim gibi geliyor.
Yalnızım, yapayalnızım artık.
Bir hiçim. Adımın bile bana ait olamadığı bir zamandayım. Parmaklarımdaki kuruluk öyle bir yakıyor ki canımı. Her geçen saniye daha da canlanıyor gerçekler gözlerimde.
Sahi, ne doğruydu şu an? Düşündüğüm hangi ihtimal gerçekti? Zihnim karmakarışıktı, beni öyle kullanıyordu ki aklıma gelen eski anılarımla her seferinde bıçaklanıyordum.
Yanlış duyulmasın, beni kullanan yine benim. Bir anda zihnim diyiverdi, Jeongguk'u kullandığımı iddia etti. O an tekrar sarsıldım ya, orası ayrı. Ben kimim ki, ayın güzelliğini gölgeleyebilecek Jeongguk'umu kullanayım? Hangi sıfatla ben onu kullanabilirim ki?
O çok güzel, o çok narin. Bir tane, incecik. Gözleri. Gözleri ya gözleri. Gözleri destan, masal, efsane ya benim için.
Benim anı'm, o benim her ânım.
Yine düşüyor yaşlarım, akan ve kuruyan her bir kan damlasına karışıyor. Ben onsuz ne yaparım diyorum yine. Ne yaparım, ne yapacağım? Kafamda bir netlik ki parlayan onun adı. Yerden yere vuruyor beni. Daha da ağlatıyor, sorguya çekiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
isyan.
SpiritualIslak tahtanın üzerinde gözlerim kapalıyken ayaklarım işe yaramıyor.