kanayan heykel.

17 1 0
                                    

|Hoş Geldiniz.|
Yazım yanlışları adına şimdiden özür dilerim,
iyi okumalar dilerim.
💙



_________________

Korku. Hiç bitmeyeceğini düşündüğüm bir döngünün korkusu. Kanayan bir bilekten daha irite edici bir durumdu sanki bu. Yorgunluğumu hiç yokmuş gibi diri tutmaya yeminli, nefesimi birbirine katmaya söz vermiş gibiydi. Nedeni de sorgulanmayacak kadar yansıyordu artık aynadan bana.

Sorgu sual etmeksizin parıl parıl parlıyordu. Hayatımda aradığım parlaklığı, o bana yansıtıyordu. Düşünüyordum, düşünüyordum da neyi düşünüyordum. Düşüncem boşluktu. Artık bu odayı hak edecek vaziyetteydim.

Her şeyi söyleyebilir miydim? Çocuk gibi karanlıktan korkmuyordum artık. Gelmemeye giden bir yol öğretmişti bana bunu. Bu odada, asılı duran bir ayna kadar ruhsuzdum artık. Halbuki benim günler öncesi durumumdan bu çıkar mıydı?

Çıkmazdı, o zaman meleğim vardı. Beni kurtaracağına inandığım bir melek göndermişti tanrı bana. Güzelliğiyle büyülendiğim, serap görmeme sebep Jeongguk'u kötülüğümün en orta noktasına göndermişti tanrı.

Ben nasıl lanet bir insandım? Ben bunu yapacak adiliği nerde bulmuştum, nerede yetişmiştim ben? Hayatımı, can kurtar vatanını savun diyerek geçiren ben bir gönül meselesi yüzünden ne hallere düşmüştüm? Kim bilebilirdi ki beni?

O an gülümsedim ki, tutamadığım kafam bile öne düştü sarsıntıdan. Küçümsemek. Ben kimim ki küçümsüyordum? Kimdim ki insanları belki de öldüren bu meseleleri küçümsüyordum? Ben kimdim ki başkasının hayatında yara olan bir meseleyi düşünmeden, tartmadan yorumlayabiliyordum?

Gücümüz herkese tamdı değil mi? Herkese diktik biz, kalkan gibiydik. Bir tank misali gözükür, ucuz kurşunlardan başka bir şey etmezdik.

Bizim sıkıntı dediğimiz başkasının ölüm sebebi olabilirken biz, daha ne kadar canileşebilirdik ki? Fark etmesek de hepimiz, büyüdüğümüz ve şekillendiğimiz ortamda edindiğimiz bilgileri kural kabullenip başkasının özgürlüğünün katili, gözlerinin karası olmuştuk.

Herkes herkesi düşünerek hareket etseydi ne olurdu? Belki ben küçüğüme ağır sözler etmemiş olurdum. O yaşlı gözlerindeki hayal kırıklığını bana bir kere olsun göstermezdi belki de.

Diyorum ya, bir sürü düşüncenin kurbanı insanlar tarafından yetiştirilmiştik biz. Beni de, Jeongguk'tan farklı yapan buydu. O düşünürdü, beni de düşünür, kendini de düşünürdü. Doğru olan bu muydu bilmiyorum ancak adaletsiz bir dünyanın evladı olarak yaptığı, çok inceydi.

Normal karşılanmak zorunda olduğumuz bir şeyi, o her ne olursa olsun yaptığı için inceydi. Keşke ince olmasaydı, ince olmak zorunda kalmasaydı da üzmeseydim onu. Keşke beni de yaşanmışlıklarını kural, ahlak bilen insanlar yetiştirmeseydi. Keşke ben de bu dünyanın bir başka katili olarak, kimsenin anlamaya gücünün yetmeyeceği bir kurban olmasaydım.

Fiziksel değildi ki beni saran acım, ancak ona yaşattığım bile beni öldürmeye yeterdi. Sahi artık ne diye yaşıyordum? Tanrı beni bu dünyaya sınamak için gönderdiğinde, sınayacağı bir şey kalmayacağına kadar yıpranacağımı hesaba katmamış mıydı?

Günümü yine nasıl geçirmiştim, nasıl karanlığa bürünmüştüm. Haberim yoktu, zihnim olanla olabiliri siliyordu artık benden. Ne o gelirdi ne de onun kokusu. İhtimalleri, ben yitirmiştim.

isyan.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin