3. Bölüm: Solis'in Büyüsü

26 5 6
                                    

İyi okumalar dilerim 🌻💖

☀️

☀️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3. Bölüm: Solis'in Büyüsü

Saraya iyice yaklaştığımda biraz yavaşladım ve etrafta beni görebilecek herhangi biri var mı diye kontrol ettim. Hala daha kimse yoktu. Saraydan içeri girmek için kapıya doğru yürüdüm, aynı zamanda etrafa bakmaya devam ediyordum. Daha önce bahçeyi bu kadar sakin görmemiştim. O yüzden sürekli bir yerlerden biri çıkacak diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. 

"Prenses Eliana?" Sarayın bahçe kapısından içeri gireceğim sırada kulaklarıma dolan ses beni panikletmişti. Gergin bir şekilde bana seslenen annemin yardımcısına baktım. Elinde bir tepsi vardı. Büyük ihtimalle çay için hazırlık yapıyordu. Ama o zaman neden onları daha önce görmedim? İşte bunu bilmiyordum. "Nereden geliyorsunuz?" Yanıma gelip önümde kısa bir reverans yaptıktan sonra sormuştu bu soruyu. 

"Sadece dolaşmaya çıkmıştım." Sesim titremediği için içimden Tanrı'ya şükürlerimi sunmuştum.

"Tek başınıza mı?" Hem şaşkın hem de şüpheli bir şekilde bakıyordu. Normalde sadece bahçeye çıkacak bile olsam yanımda Karina olurdu, şimdi bu şekilde yalnız olmam ona garip gelmişti. Ve ben bu şekilde saraydan uzaklaşıp ilginç bir kuyu bulmuştum. 

Kuyu hakkında daha fazlasını öğren.

Bunu aklımın bir köşesine koyup şu ana odaklandım. "Evet, Karina'nın işleri vardı. Çok uzaklaşmadım." 

"Ah, peki öyleyse. İyi günler, prenses." Ona sadece başımı salladım ve o da tekrardan reverans yapıp benden uzaklaşmaya başladı. O daha tam olarak benden uzak değilken dayanamayarak onu durdurdum ve yanına gidip bir kez daha etrafı kontrol ettim. Birilerinin soracağım şeyi duymasını istemiyordum.

"Bugün kütüphanedeyken bir kitap okudum, bir kuyudan bahsediyordu. Bu konu hakkında bir bilgin var mı?" Bu soruyu sorduğum an kadının yüz ifadesi değişmiş ve belirgin bir şekilde stresten kızarmıştı. Gözlerini kaçırıp ağzının içinde bir şeyler geveledi.

"Benim bir bilgim yok. Tekrar iyi günler." Yine benden uzaklaşmaya çalıştı ama arkasından ilerleyip onun kolunu tuttum. Bana şaşırarak baktı fakat sonrasında gözlerini yere dikip sesli bir şekilde yutkundu. 

"Lütfen, kuyunun," Kuyuyla alakalı gördüklerim kadarıyla bir bilgi düşündüm. "Sedefli olduğu yazıyordu." En fazla ne diyebilirdim ki? Kadın karşımda sanki ölmek istermiş gibi dururken bana cevap vermedi. Bende daha fazla zorlayamazdım. "Daha önce onu gördün mü?" Sorduğum sorular arttıkça yüzü renkten renge giriyordu.

Onu biraz daha karşımda tuttum, belki cevap verir diye. Ama bir süre öylece karşılıklı durduk ve ne o ne de ben konuşmadık. Bir an ağzı aralanacak gibi oldu. Bakışlarını bana çevirip başını bana yaklaştırdı. Bir şeyler öğrenecektim. Varlığıyla ilgili daha önce hiçbir şey bilmediğim bir kuyu hakkında bilgi edinecektim. Heyecanla ağzından çıkacak kelimeleri bekledim. 

Su YolcularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin