Hayat her zaman yaşamaya değerdi, diye söylerdi genç kızın annesi Nergis hanım. Fulya 18 yaşına basmıştı.
Hala o lanet gece zihninde dolaşıyordu. 10 Mart gecesi. Annesinin vahşice katledildiği o gece...
/Flasback\
Bugün küçük kızın doğum günüydü. Fulya 8 sene önce bugün doğmuştu. Babası askerdi küçük kızın. Annesi ile bekliyordu.
Söz vermişti babası, doğum gününe yetişecekti.
Saat gece 02:00 olmuştu. Babası hala gelmemişti.
Annesi küçük kızı göğüsüne yaslamış masal okuyordu.
Pencereye gelen darbe ile ikiside neye uğradığını şaşırmıştı.
Annesi küçük kızı kucağına aldığı gibi yatağın altına sakladı.
Küçük kız aşırı korkuyordu, ağlamaya başlamıştı.
"Sakın Fulya'm, sakın annem, sakın ağlama sessiz ol. Her şey geçecek birazda."
Fulya hızla başını salladı. Nergis hanım korku ile içeri sessizce giren yabancılara baktı.
Korkuyordu, kocası yoktu. Onu farkeden yabancılar onu esir almışlardı.
Fulya annesini esir alındığını görünce korkudan titremeye başlamıştı.
Küçük kız çıkacağı sırada annesinin onun tarafına baktığını gördü.
Annesi kaşlarını sakın dercesine kaldırdı. Yüzünde siyah kar maskesi olan adam annesinin kalbine elinde ki bıçağı 3 kez sapladı.
Kanlar yerde göl oluşturmuştu. Küçük kızın ise korkudan aklı gitmişti. Olduğu yerde yığılıp bayılmıştı.
/Flasback son\
O gün bugündür garip sesler duyuyordu Fulya. Bir sürü hayal görüyordu.
Kafasında olayalar kuruyordu. Hayatı onlara göre yaşıyordu. O geceden sonra şizofren tanısı koyulmuştu.
Babası İlhan bey ise o geceden sonra kahrolmuştu. fakat kızı için yaşamalıydı. İlhan beye babasından kalan miras ile çok iyi işler başarmış, kızı iyileşene kadar ona harika bir gelecek sunmak için çalışıp durmuştu.
Fulya ise gün boyu odasında idi. Arkadaşları ile vakit geçiriyor, kimi zaman dünyaca ünlü bir star olup konser veriyordu.
Tabi bunların hiç biri gerçek değildi. Hepsini hayalinde yaşıyordu Fulya.
Ama Fulya bunları gerçek sanıp günlerini, yıllarını deviriyordu.
Fulya'nın hiç gerçek hayatta arkadaşı yoktu. Zaten herkes ondan korkuyordu. Kimse ona yaklaşımıyordu.
Fulya'nın da zaten kendi dünyasında arkadaşları vardı.
Onlar ondan korkmuyordu.
Bugün doğum günüydü. 10 Mart. Babası ona hediyeler almıştı. Faka yüzü gülmemişti.
Gerçek hayatla kopmuştu. Fakat o travma hala zihninde idi. Babasını çok sever Fulya.
Ona aldığı hediyeler için teşekkür edip, sımsıkı sarılmış odasına çekilmişti her zaman ki gibi.
Babası onun kahramanı idi. Ona kahramanım diye seslenirdi.
Babası doktorunun geleceğini haber vermişti. Fakat o doktoru Kerem beyi hiç sevmiyordu.
Aslında Fulya gerçek dünyadan babası hariç kimseyi sevmiyordu. Farklı dünyaların insanıyız cümlesinin en anlam bulmuş haliydi Fulya.
Saatler birbirini kovalıyordu. Fulya ise arkadaşları ile sohbet etmiş ve bitirmişti.
Kerem hoca ise hala gelmemişti. Camın tıklatıpması ile cama doğru yürümüştü genç kız.
Kesin arkadaşlarımdan biridir, dedi Fulya. Fakat bu sefer hiç tanımadığı yakışıklı bir suret ile karşı karşıya gelmişti.
Kumral teni ile açık kahverengi gözleri ile Fulya'nın kara gözlerin meydan okur gibiydi.
Fulya bu genç delikanlıyı merak etmişti. Hemen pencereyi açmıştı.
Genç delikanlı içeri girmişti hiç beklemeden.
Fulya bu yakışıklı çocuğun aurasına kapılmıştı. Daha önce hiç yaşamadığı bu yabancı duygu da neyin nesi ? Diye geçirdi bu soruyu içinden.
Yakışıklı genç adam güzeller güzeli Fulya'ya derin bakışlarını yolluyordu.
Fulya ise dut yemiş bülbüle dönmüştü. Adam ise elini uzatmış, ona ismini bahşetmişti.
"Çağan."
Fulya bir adama, bir de uzattığı eline bakarken tereddüt etmeden elini uzattı
ve sıktı.Fulya kendisi gibi aurası yüksek ismine bayılmıştı.
İyi de bu adam kimdi evimi nerden biliyor du ? Diye geçirdi içinden Fulya.
En önemlisi neden penceresinden girmek istedi, kapı dururken.
Çağan, Fulya'nın zihninden geçen soruları anlamış gibi bakmıştı.
"Merak etme Fulya zaman içerisinde zihninde ki sorulara cevap bulacaksın."
Demişti.
Fulya ise ne dediğini anlayamamıştı. Nerden bilebilirdi ki şizofren olduğunu, nerden bilebilirdi ki bütün bu yaşadıklarının, arkadaşlarının, yaptığı işlerin, gezdiği yerlerin hayal ürünü olduğunu.
Bilemezdi. Hasta olduğunu bile bilmiyordu.
Çağan ise onun en yakın arkadaşı Rana'ya çok benziyordu.
Çağan ise bu düşünceyi doğruladı.
"Rana'nın abisiyim Fulya. Beni buraya kız kardeşim gönderdi. Babana gozukmek istemediğim için pencerene geldim, kusura bakma. Rana sana ders notlarını gönderdi. Kendisi gelemedi çünkü annem biraz soğuk algınlığından dolayı dinleniyor. O da annemin başında."
Fulya duyduğu haber ile telaşa kapılmıştı.
Selma teyzeyi çok severdi. Annesine de çok benzerdi her hareketi, her fiziki özelliği ile.
"İyi mi Selma teyze. Benim onu görmem gerek."
"Merak etme Fulya annem iyi , sadece halsiz biraz. Korkma sana da selam söyledi."
Fulya'nın karşısında duran kişi yıllardır Rana'nın ve Selma teyzenin hasretini çektiği kişiydi.
Çağan yurt dışında doktordu. Orda çalıştığı için de görüşemiyorlardı.
"Kısmet bugüneymiş tanışmak Çağan."
Fulya karşısında duran yakışıklı yapılı adamı süzmeden edemedi.
Selma teyzenin anlattığı kadar var, demişti içinden genç kız.
"Memnun oldum." Dedi, usulca Fulya.
"Bende."
Çağan ise gülümsüyordu.
Fulya içinden iyi ki tanıştık be sonunda diye geçirdi.
Nerden bilebilirdi ki keşke hiç tanışmasaydık diyeceğini.
Babası ise odadan gelen sesleri duyuyordu elbet, fakat o da nerdeyse tanıyordu artık kızının hayalinde ki bütün arkadaşlarını.
Tek temennisi kızının iyileşmesi kızıda istiyordu, normal bir insan olmak. İnsan içine karışmak, dışarı çıkmak, bu odadan kurtulmak.
Bu yüzden ilaçlar kullanıyordu. Sanırım itiraf etmeliydi. Çağan'dan etkilenmişti.
Çok çekindi bu düşünceden. Onun gibi yakışıklı ve kariyeri yüksekte olan biri, neden onun gibi şizofren hastası biri ile olmak istesin ki, bir kere daha istedi Fulya.
Herkes gibi olmak, iyileşmek. Doktoru ile görüşecekti.
Onu yatırmak istediği kliniğe gidecek tedavi olacaktı.
Sonrasında Çağan ile mutlu olmak tek temennisi idi.
İlk bölüm bu kadar canlarım.
Umarım beğenirsiniz 💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MART ÇİÇEĞİ
Mystery / Thriller8 yaşından beri şizofreni hastası olan bir kız. Aslında sevdiği adamın gerçek olmadığını kafasında kurduğu bir hayal olduğunu öğrendi... fark etmeliydi. O gerçek olamayacak kadar, bu kirli dünyaya ait olamayacak kadar güzeldi... Genç kıza aşık olan...