prologue;

339 13 15
                                    

kötülük yapanların adı, iyilik yapanların eylemleri konuşulur.

🎵 again - noah cyrus & xxxtentacion🎵

-

beatrix cama doğru ilerlediğinde yağan yağmuru bir süre izledi, annesine söz verdiği gibi dört duvar arasından çıkmamıştı bugün. eli cama gittiğinde cam soğuk olsa dahi ateşe değmişçesine hızla geri çekti. elini indirirken gördüğüyle daha dikkatli bakmaya başladı.

annesinin ayakçısı lucifer ve yanındaki oyuncağı sakin bir şekilde sokakta yürüyordu, beatrix başkentte ne işleri vardı bilmiyordu ama burnunu sokmamaya karar verdi, çünkü annesi her bu konu açıldığında onu geçiştirip gidiyordu.

yine de biliyordu, kendi kanının o kadar kişiye zulüm yaptığını, ölümsüzleri oyuncak olarak kullandığını ve birçok kişiyi öldürdüğünü, hatta şepfa'yı bile öldürdüğünü biliyordu. dışarı çıktığı zaman annesinin adından başka bir şey konuşulmuyordu. bazenleri beatrix kendisinin onunla bağlantısı olduğunu kimsenin bilmediği için şükrediyordu.

aşk, yeryüzünde olduğu gibi gökyüzünde de kör ediciydi. annesi her şeyin başında böyle biri değildi, mutlu bir aile olduğu zamanları gayet net hatırlıyordu. şepfa her şeye burnunu sokmaya karar verene kadar da öylelerdi.

babası... babası ölmeden önce bir ara bulucuydu, konseydeki görevi meleklerle şeytanların tartışmalarında ara bulmaktı. umutlu bir adamdı, ailesine bile en kötü zamanlarda umudu aşılardı. şimdi ise annesi umutsuzluktan besleniyordu.

veba aslında istediğine ulaşmıştı, intikamına. ailesini bozan şepfa'yı gözünün içine bakarak öldürmüştü, fakat artık veba aynı kişi değildi, değişmişti. şimdi ise umutsuzlukla beslenip herkese acı çektiren o kadına dönüşmüştü. güçlerini sadece bu yönde kullanıyordu.

beatrix'e dokunmazdı ama, onu severdi. kendi yöntemleriyle olsa da severdi. yanında eski masum haline dönüşürdü, çünkü beatrix kalan tek ailesiydi. kardeşlerine bile güvenmiyordu.

bir adım gerileyip arkasına döndüğünde beatrix annesine verdiği sözü çiğnemeyi düşündü. bugün okula gitmek istiyordu fakat dersi yoktu bile, sadece çalışmaya gidebilirim diye düşünürken bunu bahçede de yapabileceğini fark etmişti.

üstündeki pijamaları çıkartıp hızlıca bir sporcu sütyeniyle tayt geçirerek spor ayakkabılarını giydi. yağmur yağsa da antrenman yapacaktı. siyah uzun saçlarını toplayıp üstten bağlarken odasından çıkarak koridordan hızla geçti ve aşağıya inerek balkon kapısından bahçeye çıktı.

ev dediği yer, iki katlı güzel bir yerdi. bahçesi büyüktü ve zengin mahalleleri gibi birkaç tane daha buna benzer ev vardı ama sahipleriyle hiç görüşmemişti, ya da tanışmamıştı. bahçenin ortasına geçtiğinde ilk önce aklını çalıştırmayı düşünerek ellerini açtı ve beynindeki gücünü ellerine yönlendirdi.

kısa zamanda elinde çıkan mavimsi şimşek akımlarıyla akımı en yakın ağaca yollayarak sarsılmasını sağladı. amaç ağacı yok etmek değil, zarar görmesini sağlamaktı. birkaç tane daha darbeyle yeterince zarar görmüş ağaca bakarak ellerini indirdi ve iki parmağını yavaşça kaldırarak ağacın eski haline dönmesini sağladı.

"ne yapıyorsan bırak." annesinin sesini duyduğunda ona doğru dönerken kollarını önünde birleştirdi. "sana evden çıkmamanı söylemiştim, beatrix." kadın oflayarak ellerini balkonun demirlerine koydu.

"burası teknik olarak hâlâ ev sayılıyor anne." kız bıkmış bir tonda söylenirken yanına doğru ilerledi. "zavallı ölümsüzlerle oynaman bittiyse, çalışmamı neden böldüğünü sorabilir miyim? senin için savaşmamı istiyorsan beni meşgul etmemelisin."

beatrix's secret, malbonteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin