iki; hisar

94 10 9
                                    

eğer elini kana bulamamışsan, sana elini kana bulayanlar acımasız gelebilir. ama sevdiğin bir şeyin uğruna gözünü bile kırpmazsın, pişmanlık duymazsın.

🎵 diamond heart - alan walker 🎵

-

bir adım gerileyen beatrix hâlâ olayın şokundaydı. ilk kez birini öldürmüş olsa bile mesele bu değildi, ona nasıl açıklayacağını bilmiyordu. malbonte'nin güçlerini biliyordu, kolaylıkla beynine girip her şeyi öğrenebilirdi. bunun için en yakın zamanda o dövmeyi yaptıracaktı. aklına koymuştu.

"ne demek istiyorsun?" kız yerinde sabit bir şekilde dururken malbonte kapıdan çekilip ona doğru yavaş adımlar atarak kızın karşısında durdu.

bakışları yüzünde gezinirken beyninin içine girmeyip kıza açıklama şansı verecekti. "kim olduğunu soruyorum. hakkında hiçbir bilgi yok, adın ve yaşın dışında."

beatrix aptala yatmayı seçerken kaşlarını kaldırdı. "bunlar zaten sorunun cevabını veriyor." kalbi yine her şeye rağmen hızlanırken bakışlarını malbonte'den çekti. "şeytan-melek birleşiminin kızıyım. bir melezim yani, sormak istediğin buysa."

evet, başta ailesinin dağılmasının sebebi buydu. şepfa zamanında şeytan ve melek ilişkileri yasaktı. bunun meyvesiydi ve bunu duyan şepfa da babasını öldürmüştü, bu yüzden veba da bu haldeydi.

"ve ayrıca büyük bir aptalsın." malbonte gözünün ucuyla yaşam belirtisi vermeyen adama baktı. "beynine girip beni kimin öldürmek istediğini bulabilirdik."

beatrix bu yorumla sinirlenirken malbonte'ye bir adım attı, sesi hafif yükselmişti. "denedim zaten, olmadı! dövmesi varmış, ne yapabilirdim?!"

bir yandan da gerçekten kırılmıştı. sevdiği adamın ona aptal demesini geç, onun hayatını kurtarmıştı. en azından bir teşekkürü hak ettiğini düşünüyordu, aptal denmesini değil.

"öldürmeseydin, bekleseydin sildirirdim o dövmeyi. sonra öğrenirdik kim olduğunu. sana aptalsın diyorum, sinirinle hareket ettin. veba'nın bunu onaylayacağını sanmıyorum." malbonte gayet sakin konuşurken kız daha da çok sinirlenerek tüm gücüyle malbonte'yi duvara ittirdi.

"çağır veba'yı, bana ne yapacaksa yapsın, umrumda değil! ben senin hayatını kurtardım, senden teşekkür de beklemiyordum ama iki dakikadır beni aşağılamak dışında yapmadığın bir şey kalmadı!" malbonte gücüne ve dediklerine şaşırırken dudakları şaşkınlıktan hafif aralanmıştı.

kız malbonte'nin bir şey demediğini görünce göz devirip kapıya ilerledi. tabii ki de taştan duvar olan bir adamın ona bir gecede iyi davranmasını beklemiyordu, sadece... aşıktı işte, beklentileri yükseliyordu.

kapıyı açacakken malbonte bileğinden tutup beatrix'in kapıyı açmasını engelledi. gözlerine bakıp konuştu. "teşekkürler, bunu kimseye söylemeyeceğim. bir daha bu tarz bir şeye burnunu sokma."

kızın bakışları yumuşarken bileğindeki eline baktı ve kafasını hayatında belki de ilk defa söz dinleyen bir şekilde olumlu olarak salladı. "peki, tamam." kız yavaşça çekildi.

kapıyı açtığında son kez kendisine bakan adama bakarken çıktığında christopher'la karşılaşmamıştı. oysa ki onu burada beklediğini sanıyordu. "kan bağınız var değil mi?" kız donakalırken malbonte'ye döndü. "her şeyi anlıyorum ama bunu anlamıyorum, bu adamı niye öldürdün?"

beatrix's secret, malbonteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin