vazgeçme, yoluna devam et. sadece seni yoldan çıkarmaya çalışanı umursa.
🎵 showed me - madison beer 🎵
-
beatrix etrafına sinirle bakarken canı acımıştı fakat eli kesildiğinden değil. ona bir şey olmasının ihtimalini bile düşünmek istemiyordu. o sırada malbonte ellerini belinden çekip hızla etrafa bakınırken veba da aralarında yaşanan olayı herkes fark etmişti. sinirle sesini yükseltti. "size şu günlerde eğlenebileceğiniz bir şey veriyorum, karşılığı sağ kolumu öldürmeye çalışmak mı oluyor?!"
beatrix'in sesi çıkmazken düşüncelerinde boğuluyordu. kandan korkmazdı, o konuda soğukkanlıydı. bir sürü savaş ve ölüm görmüştü, ancak en korktuğu şey bu olmuştu.
"malbonte, kızın eliyle ilgilen. ben de bunu yapan kişiyi bulacağım." veba ikisine son bir bakış atarken kızın tek odağı yerdi, yere damlayan kana bakıp kalmıştı. kendine gelmeye çalışarak kafasını kaldırdı. hançeri fırlatan kişinin niyeti malbonte'yi öldürmek olduğu için yarası o kadar çabuk iyileşmeyecekti.
malbonte kıza yaklaşıp parmak uçlarından tutarak eline baktı ve kravatını çıkararak yavaşça eline sardı. açıkçası beatrix'le dans ederken düşüncelerinin içinde olduğu için kızı incelememişti bile, şimdi yeni yeni görüyordu. hayatında bu kızı hiç görmemişti, bugün ilk defa görüyordu. ilgi çekici bir kızdı ve merak uyandırıyordu. "şimdilik bu böyle dursun, revire gidelim."
kız usulca ona bakarken endişesi yerini heyecana bırakmıştı. şu an ve az önce yaşananlara inanamıyordu, ama ona bu kadar yaklaşması bile zararlıydı. kendini sonsuz bir işkencenin içine sokuyormuş gibi hissediyordu. "gerek yok, kendim halledebilirim." elindeki kravata bakıp bir adım geriledi. ondan uzak durmak daha iyiydi. "teşekkürler, malbonte. ama bir daha birileri seni öldürmek isterse kurtarmak için burada olmayacağım."
beatrix hızla arkasını döndüğünde bakışları ona doğru yaklaşan christopher'a dönerken derin bir nefes verdi. malbonte'yi hiçbir şey olmamış gibi orada öylece bırakıp christopher'a yürüdü ve kafasıyla çıkış kapısını işaret ettiğinde birlikte yürümeye başladılar.
"orada neler oldu öyle?" christopher'ın sorduğu soruyla ona bakıp kapıdan çıktı ve revire ilerledi.
"malbonte'yle dans ederken birisi arkasından bir hançer atmış, büyülü sanırım, yaram iyileşmiyor. annem de görünce delirdi." beatrix alayla güldü. "sonra herkese nankör muamelesi yaptı işte." revirin kapısını açan christopher'a ufak bir tebessüm edip içeri girdi.
onu gören şifacı melek şaşkınlıkla kaşlarını çattı. beatrix bir sedyeye otururken elindeki kravatı açıp yanındaki yere bıraktı. "ne oldu sana kızım?"
meleğin şefkatli sesiyle ona bakarken eline döndü. "büyülü bir hançer çizdi, kanamam durmuyor." melek kafasını sallayarak ilaç dolabına giderek bir şişe çıkarttı ve sargı bezi alırken konuşmaya başladı.
"hançerdeki büyü kara büyü olmalı, bu yüzden en geç bir haftaya kadar geçecek ama mikrop kapmaması gerek." beatrix'in yanına bir tabure çekerek oturdu. "şimdi pansuman yapacağım, ama bu canını yakacak."
melek, kızın cevabını beklemeden şişedeki sıvıyı yavaşça elindeki yaraya döktü ve kızın yüzü acıdan dolayı buruşurken elini hafif kaldırıp sargı bezini sardı. "veba'nın balosunda mı oldu bu?"
"evet." beatrix kısa bir cevap verirken meleğin kaşları kalkmıştı.
"orada işler sanırım baya karışacak desene..." iç çeken melek kızın elini sarmayı bitirdiğinde yavaşça kalktı. "bu gece burada kalacaksın, elini gözlemleyeceğim. yarın sabah çıkabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beatrix's secret, malbonte
Fanficumut bazen en büyük çıkış kapısıdır. iyi olana kapılmak, iyi olmak kolaydır. peki ya kötü olmak? -göklerin sırrı fanfiction.