Tanıtım

2.9K 107 8
                                    

"Daha fazla zorlama Emir! Kullandım seni işte ve ilişkimiz buraya kadardı."

Eski sevgilim olacak alçağın, Hakan, sözleri kalbime bir ok gibi saplanmıştı. Aşkım için her şeyi yapardım ama kullanılmak veya ikinci kişi olmak tahammül edemediğim son şeydi.

"Allah belanı versin senin. Sevmiştim lan seni. Sen sadece benim aşkımı kullanabilirsin vücudumu asla. Senin zevk aldığın kadar bende zevk almıştım." deyip yanağına kendimce oldukça sert sayılacak bir tokat atmıştım.

Telefonunun sesiyle yüzüme birkaç saniye baktı ve hızlıca evden uzaklaştı. Sanırım yeni avı aramıştı.

Kendime bunu yediremeyip hıçkırarak ağlamaya başladım. Hep korkardım kullanılmaktan ve sonunda başıma gelmişti. Güzel sözlerini beni sevdiği için değil, çıkarı için kullanmıştı ve aptal gibi inanmıştım! Unuturdum elbette. Sonuçta onunla doğmamış, 20 yaşıma kadar hayatımı ona adayıp emek vermemiştim. Ama yaptığı bu iğrenç şey ya beni insanlardan soğutacaktı ya da bende travma oluşturup partnerime güvenmememi sağlayacaktı. Sonuçta ayrılık hâliyle.

Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama yeniden umursamaz modum açılmıştı. Onun için göz yaşı dökmem bile onu yüceltecekti. Hemen Burak'ı arayıp kafa dağıtmaya ihtiyacım olduğumu söylemiştim. Sanırım modumun kötü olduğunu anlamış olacakki bir saat içinde beni alacağını söyleyerek telefonu kapatmıştı.

Aynanın karşısında dalgalı siyah saçlarımı yandan ayırmış ve yüzüme nemlendirici sürmüştüm. Beyaz tenim çok soluk durduğu için kırmızı allıkla biraz renk katmış ve son olarak böğürtlenli lipbalmımı sürmüştüm. Sırada ne giyineceğimi bulmak vardı. KAHRETSİN! En zoruda buydu zaten.

Biraz düşündükten sonra sanırım bara gideceğimi farz ederek biraz sexy giyinmeye karar vermiştim.

Altıma yeşil kargo pantolon, üstüme de siyah crop giymiştim. Fazla dikkat çekmekten hoşlanmadığım için kolej çeket geçirmiştim üstüne. Son olarak da tabii ki converslerim.

Kapının çalmasıyla Burağın geldiğini anlayıp koşarak kapıyı açmıştım.

"Naber fıstığım?" yüzünde her zamanki çapkın gülümsemesiyle konuşan hayat arkadaşıma aynı şekilde cevap vermiştim.

"İyiyim, dünyanın en yakışıklı arkadaşı." hemen kucağına atlayıp sarılmıştım. Biraz afallasa da bacaklarımdan tutmuş bağrına basmıştı. Sanırım buna ihtiyacım vardı.

Üzerinden ayrılıp "Hadii çıkalım Burak." demiştim. Sorgusuz kabul etmişti. Nasıl olsa arabada detayları sorardı.

Burağın sinirle Hakan'a küfürlerini dinlemiştim yol boyu. Ha bir de bana nasihatlarını. Dediklerini bende biliyordum aslında ama başka birinden duymak, onunla derdini paylaşmak çok iyi geliyordu insana.

Arabadan inip gireceğimiz barın önünde durmuştuk. Daha doğrusu ben Burağın araba kontrolünü bekliyordum. Burası iyi mi. Bir şey olmaz herhalde. Blaa... Blaa... Blaa... En sonunda içini rahatlatmış olmalı ki yanıma geldi beni süzerek.

"Demeyi unuttum yavrum. Çok güzel olmuşsun. Gay olsam ilk sana..." demesine kalmadan kolundan vurarak "Salak" demiştim. Her ne kadar Burak gay olmasada homofobik de değildi. Küçüklükten beri arkadaştık ve benim durumumu biliyordu. Her şeyimi hatta. İnterseks olduğum da dahil.

Tam içeri girecekken kolumun dürtüklenmesiyle ödümün kopması bir olmuştu.

Kucağında kedisi olan, ayakları çıplak bir çocuk "Abi Allah rızası için para verebilir misin? Kendim için istemiyor valla. Kedim aç. Yemek alıcam demişti."

Boyu benden hayli kısa olduğu için önünde eğilip önce onun ardından kedisinin başını okşadım ve cüzdanımda çıkardığım tüm parayı ona vermiştim. Dayanamıyorum, belki yalan söylüyor olabilirdi ama en azından vicdanım rahatlamıştı. Gözlerimin içine birkaç saniye bakıp "Ne dileğin varsa kabul olsun" deyip oradan koşarak uzaklaşmıştı.

Umarım hayatımın aşkını bulurum.

Kehribar - GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin