seven

167 26 10
                                    

"galiba kai şarkılarımı görmüş." dedi soobin. odasındaki kitapları düzenliyordu. yeonjun ve beomgyu ise soobin'in yatağını işgal etmişlerdi. beomgyu biricik sevgilisinin göğsünde yatıyordu. "ya da duymuş. ama öğrenmiş olduğu belli."

"nasıl?" yeonjun merakla sordu. beomgyu göğsünde uyuyakalmıştı.

"bilmiyorum." soobin kitaplarını renklerine ve harflerine göre sıralıyordu. tüylü gri halısının üstünde oturuyordu. "yaklaşık birkaç hafta öncesinde bizim evde hep beraber yemek yiyorduk, hatırlıyor musun o günü? kai birden eve gitmişti."

"evet." yeonjun telefonundan gözlerini ayırabildi. kapatıp yanına koydu. kaşlarını çatarak soobin'e baktı. göğsünde uyuyan sevgilisini uyandırmamaya çalışıyordu. "ailevi bir şey olduğunu söylemişti."

"o gün gitmeden önce beomgyu onu mutfaktan, yanımdan kovmuştu. büyük ihtimalle odama girdi. yukarı kata çıktı. yaklaşık 20 dakika sonra da ailevi bir şey olduğunu söyleyip çıktı. gözleri dolu doluydu."

"ve ondan sonra bana daha farklı davranmaya başladı."

"nasıl davranıyor?"

"anlatılması zor." dedi soobin bağdaş kurdu. "tipimin ne olduğunu, daha önce hiç aşık olup olmadığımı sordu. sonrasında ise benden söz aldı. hep onu seveceğime dair. o sözü verdikten sonra bana daha yapışkan olmaya başladı."

"bu bence güzel bir şey?" yeonjun sevgilisi beomgyu'yu uyandırmamak için sessiz bir ses tonuyla konuşuyordu.

"ama böyle de arada bir şey varken isimlendirmemiş oluyoruz. ve bu da bir sonuca varmamızı engelliyor." soobin mantıklı bir şekilde konuştu. yeonjun ona cevap verememişti. aklındaki düşüncelerin ne olduğunu tahmin edebiliyordu.

bütün grup yakındı ama soobin bir şeyi konuşacağı an yeonjun'a danışırdı. yeonjun'a diğerlerine kıyasla daha saygı duyuyordu üstelik en uzun süredir tanıdığı arkadaşı yeonjun'du. onun en yakını sayılırdı.

soobin iç çekti. elleri arasındaki kırmızı kitaplara baktı. "benden bir şeyler sakladığını hissedebiliyorum."

"ona açıl." yeonjun'un dediği cümleyi duyunca soobin hızlıca kafasını ona doğru çevirdi. kahverengi gözlerinin parıldayan göz bebeği büyümüştü. kalbini anlık korku kapladı.

"ne?"

"ona açılmalısın. yıllardır platoniksin soobin. daha nereye kadar böyle gideceksin?" yeonjun bu konunda haklıydı. soobin sırf kai'yi kaybetmemek için açılmamayı tercih etmişti. onun bu aptal hallerini seviyordu. onun bir arkadaşı, abisi olmayı kabul etmişti. kai ile birlikteyken gerisi önemli değildi onun için. "kai'nin her zaman sana karşı ilgisi vardı ama belirsizdin. sana yavaştan yanık olduğu belli etmiyor mu sence de?"

"bilemiyorum. bu fikir kulağa ürkütücü geliyor."

"her ne kadar ürkütücü gelse de yapmalısın dostum." yeonjun'un sesi soobin''e güven ve huzur verdi. kulaklarını dikip arkadaşını dinlemeye başladı. "aşk bunu gerektiriyor. risk almalısın. bir şans elde ettin. kaçırmamalısın."

ve soobin düşündü. nasıl itiraf edeceğini bilmiyordu ama ilk adımı kendisinin atması gerektiğini biliyordu. çünkü kai büyük ihtimalle olayı çok yanlış anlamıştı. ve karma karışık edecekti. soobin'in bunu açıklayarak durumu düzeltmesi lazımdı.

soobin gözlerini yere indirdi. hislerini hiçbir zaman paylaşmadığı için bunu yapmak ona çok zor gelecekti. birden omzunda bir el hissetti. yeonjun ona gülümsedi. "emin ol, her şey iyi olacak." soobin yeonjun'dan güven alarak gülümsemeye çalıştı. kararını vermişti.

kai'ye açılacaktı.



BÖLÜM ATMAYI UNUTUYORUM AMK

ready? sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin