Bugün daha heyecanlı kalktığım için okula geç kalmadan varabildim. Bizimkiler tabii önceden kapmışlardır yeri diye onlara doğru baktım. Bir dakika ne?! İremgil bizden önce oturduğumuz yere geçmişlerdi! Ahh şu ukala İrem. Kendisini her zaman bir şey zannediyor. Sadece babası ünlü bir CEO'nun arkadaşı olduğu için böyle yapıyor. Yoksa başka bir şey yok.
Deniz'in yüzüne baktığımda her an dalacak gibi bakıyordu. Hafif gülüyordu ama gözlerinden çıkan ateş belli oluyordu. Yanlarına gidip "Başka yere oturalım mı?" diye sordum. Tek kalan yer en öndeydi ve biz en önde oturmaktan nefret ederiz.
Kaan tam İrem'e dalacak iken kapıdan nöbetçi öğrenci geldi ve bizi rehber hocasının çağırdığını söyledi. Aşağı inerken Deniz'in yüzü gülüyordu. "Acaba ne olacak?" diye düşünürken kapıyı tıklatıp içeri girdik.
Rehber hocasının yanındakine baktım ve ow. Bu en büyük CEO'ydu ve neden çağırıldığımızı anlamadık. Taa ki Deniz'in ona sarılmasıyla birlikte. Caner aniden sordu:
C- Deniz, neden ona sarıldın? Kim olduğunu biliyor musun?
D- Ohh evet, kendisi benim amcam. Benim ailem en üst hukuk bürosunda çalışıyor. Kuzenim ünlü bir model. Kısacası, varlıklı bir sülalem va-
A, C, M, K, B- NE?!
Hepimiz şok içinde bakıyorduk. Batuhan bir an inanmamış gözlerle baktı ama az önceki sarılma olayından sonra inandı. Sormadan duramadım:
A- O neden burada?
Deniz, bu soruyu sormamla beraber yüzü ciddileşti. Bana cevap vermeden amcasının kulağına bir şeyler fısıldadı ve bize kapıyı işaret etti. Kaan anlamış olacak ki hemen söze girdi.
K- Hocam eğer bizi ilgilendiren bir şey yoksa gidebilir miyiz?
R. H. - Tabii ki gidebilirsiniz!
Hepimiz teker teker çıktık, Deniz hariç. Hafif ondan korkmaya başlamıştım. Garip davranıyordu. Özellikle ailesi çok zengin olmasına rağmen neden bizimle hala konuşuyordu ki? Aklımı kurcalayan sorulara dalmışken herkesin sesimi haykırmasıyla korkudan yerimden sıçradım.
B, C, K, M- AFETT!!
A- AH! NE VAR BE?!
B- KIZIM YARIM SAATTİR SANA SESLENİYORUZ FARKINDA MISIN?!
A- DUYMADIM Kİ?!
Bir anda nöbetçi hoca bizim bağırışmalarımızla geldi ve bize bağırıp yanımıza doğru koşmaya başladı:
M- Sıçtık. KOŞUN!
Hepimiz koşmayı geç uçmaya başlamıştık resmen. Hoca fark etmeden depoya gittik. Deponun içinde duvara yaslanmış bir dolap vardı. Batuhan ve Kaan dolabı itmeye başladı. Arkasında bizim "ev" dediğimiz bir oyum vardı. Bu oyuk oldukça büyüktü, yaklaşık içeriye bizimle birlikte 5-6 kişi daha alabilecek büyüklükteydi. Masal konuştu:
M- Pekala, hiçbirimiz derse falan gitmek istemiyoruz. Bu yüzden ders bitimine kadar burada kalıp, teneffüste hocaya "HoCaM rEhBeRlİkTeYdİk" diyelim.
Bu genelde hep yaptığımız bir şeydi. Sanırım bu okulda sevdiğimiz tek yer de burasıydı. Biz içeri girip dolabı tekrar yerine ittik ve boş sohbetler etmeye başladık:
A- Eee?
C- Ne eee?
A- Ders bitimine kadar ne yapacağız?
K- Doğruluk cesare-
B- HAYIR!
K- hmmm korkuyor musun?
B- N-ne alaka?! Sadece geçen d-c oynayışımızda saçma saçma görevler verdiğin için istemiyorum.
K- Ama dudaklarının tadı çok güzeldi.. Tatlı nemlendirici falan mı kullanıyorsun?
Bu sözle birlikte Batuhan'ın yüzü kızardı. Kaan birini tavlamak konusunda aramızda en başarılı olan kişiydi. Sanırım bu yeteneğini eskiden popülerler grubunda olmasından alıyor.
B- Bana yavşamaya çalışma. O eskileri hala hatırlıyorum.
Kaan bir an sessizleşip başını eğdi.
M- H-hey! Batuhan bence bu kadar geriye gitmek yeterli. Bakın bakın, ben uno getirmiştim! Oynayalım mı?
Herkes kabul etti, Kaan ise sadece başını sallamakla yetindi. Onun için biraz üzüldüm. Geçmişi geri alamayacağını hepimiz biliyoruz ama Batuhan ona şans vermemekte kararlı gibi duruyor.
Uno oynarken zil çaldı ve biz de çıkmamız gerektiğinden hepimiz teker teker dışarı adım atıp dolabı geri yerine ittik. Sınıfa doğru gittiğimizde İrem'in olmadığını, Deniz'in bize çok mutlu baktığını gördük. Eski sıramıza geri geçmişti ve kimse de yoktu. Hepimiz aynı yerlerimize geçip soru işaretiyle Deniz'e bakıyorduk.
M- Pist, diğerleri nerede?
D- Dışarıya çıktılar?
M- peki ya İrem??
D- uh, sadece amcam ona küçük bir uyarı yaptı. Oh! Bu arada Tarih hocası okuldan atıldı.
C- YEMİN ET?!
Caner bir anda ayağı kalkıp dans etmeye başladı. Mutlu olduğu her halinden belliydi. Ama bu mutluluk fazla sürmedi.
Herkes bir anda sınıfa girdi ve bazıları bizim sınıftan bile değildi. Çok korkmuş duruyorlardı ne olduğu hakkında bir fikrimiz yoktu. Bir tane çocuk yanınıza geldi ve okulda büyük bir salgının başladığını söyledi. Biz bu salgının ne olduğunu sorduğumuzda ise "Zombi salgını" dedi ve hiçbirimiz buna inanmadık.
Ta ki dışarıdan sesler gelene kadar müdür bir duyuru yapmaya çalışıyordu çok azını hepimiz duyabildik:
MÜ- OKUL- ÇOK BÜYÜ- SALG- ZOMB- KİMSE SINIF- ÇIKMASI- KENDİNİZ- İ- KORU-YUN-
Ah-oh.. Hayatta kalma ihtimalimiz düşük sanırım. Herkes telaşla etrafa koşuşturuyordu, biz ise plan kuruyorduk. Boşuna The Walking Dead izlemedik sonuçta. Denemekten zarar gelmez.
Sınav haftası ve özellikle aile baskısı ve güveni az olan bir ailede olunca pek de iyi oluyor diyemem. Yapabildiğim kadar yaptım, sonları aşırı derecede saçma oldu. Aceleyle yazdım özür dilerim. Umarım hoşunuza gitmiştir!
-Mini
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasta aşk / g x g
خيال (فانتازيا)Afet her normal kız gibi bir hayat sürüyordu. Taa ki, okulda büyük bir sorun çıkana kadar.. Bundan kurtulamayacağını sanıyordu ama başına gelecek olaylardan habersizdi.. (Kitabı 2 kişi yazıyor haberiniz olsun ha)