Yarım saat önceki olayın ardından pasta kesilmiş ve herkes evin başka yerlerine dağılmıştı. Meri, Shoto aracılığı ile daha fazla insanla tanışıp duruyordu. Asosyallik ve sosyallik arasındaki farkı bize bakınca anlayabilirdiniz.
Koko ve Iwaizumi neredeydi bilmiyordum. Nobara, Akira'ya gitmesini söylemek için uzaklaştığında o da aramızdan ayrılmıştı. Ardından Iwaizumi'de ayrılırken sormamıştım nerelere gittiklerini.
Nobara herkesle ilgilenme zorunluluğu hissediyormuş gibi sürekli etraftaydı. Chifuyu ile boş boş oturuyorduk ve bir sürü kez bir şey isteyip istemediğimizi sormak için gelmişti. Chifuyu ne gelirse içiyordu, yiyordu zaten. İyice sarhoş olmaya devam ediyordu. Ben de ona eşlik ediyordum. Daha ölçülüydüm ama kafam kaymaya başlamıştı.
Katsuki ise hala gelmemişti.
Bana geleceğim deyip gelmediği için ona sinirlenmeye başlamıştım. Azıcık bile güvenmekle hata yapmıştım. Pisliğin önde gideniydi.
"Pislik." diye tısladım. Bitmek üzere olan bira şişesini masaya sertçe geri bırakırken.
"Sarhoşken kime hakaret ediyorsan ona aitsindir." dedi Chifuyu. Lafı ağzında dolandırıp duruyordu. Cümleyi zor tamamlamıştı.
"Buyur?"
Bir kahkaha attı."Surat ifadeni görmen lazımdı. Sanki en büyük sırını söylemişim gibiydin." Bir kere hıçkırdı. "Artık aklına kim geldiyse."
"Chifuyu." dedim dişlerimin arasından. Hafif slow bir şarkı çalıyordu ve sesimi duyuyabiliyordum. "Sarhoşsun, beni sinirlendiren şeyler söyleme lütfen."
"Sinirlendiğine göre haklıyım değil mi kerata?"
Gülmememeliydim. "Mantıksızdı."
"Çünkü," dedi son harfi uzatarak "Aramızda mantıklı olan Shoto'dur, ben eğlenceli olanım."
Gülümsedim. "Evet, fark ettim."
"Sen de eğlencelisin ha." dedi başını yana yatırarak.
Kaşlarımı kaldırdım. "Diyorsun?"
"Ama biraz üzgünsün, sürekli dalgınsın ve kızgınsın."
Yüzümdeki gülüş silindi. O kadar çaba göstermişken kendimi yine yansıtmıştım dışarı. Ve neden bu kadar iyi bir gözlemciydi?
"Sarhoşsun Chifuyu." dedim konuyu benden uzaklaştırmaya çalışarak.
"Ve sarhoşken de aklı en başında olan benimdir." Garip bir şekilde anlayışla baktı yüzüme. Bu çocukta görünenden daha fazlası vardı.
Gözleri Shoto ve Meri'nin olduğu tarafa tarafa kaydı. "Aşık oldular galiba iyice."
Güldüm. Konudan uzaklaşma çabama karşılık vermişti. Keyfim yerine gelmişti bu yüzden samimiyetle cevap verdim ona. "İlk görüşte aşk onlarınki hem de."
"Çok seviyor."
"Öyle mi söyledi?" diye sordum şaşkınca.
"Söylemedi, belli ediyor. Shoto duygularından bahsetmez. Genelde hareketleri ile belli eder. Mesela birine kızdığında bir yumruk atar, üzgünse ağlar. Kırıldıysa yüzüne bile bakmaz." Gözlerini kıstı. "Sinirlendiğini ya da kırıldığını, kısaca duygularını açıkca ifade ettiğini çok az gördüm."
"Meri direkt söyler."
"Zıt kutuplar ha?" dedi bana bir çeşit ima ile bakıp. Cidden onda fazlası vardı.
Gözlerim Meri ve Shoto'ya dönerken gülüşüm dondu. "Zıt kutuplar." diye fısıldadım.
Masaya bıraktığı bardak masayı sallarken silkinip kendime geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
darkness meets city lights | bakugo katsuki
Fanfiction"Kül sarı saçlı, alev gözlü çocuk. Ben sana nasıl aşık oldum ki?" "Bu mahallenin hep karanlık kalacağını düşünmüştüm. Ta ki Şehir Işığı'nı görene kadar."