2.BÖLÜM

15 1 0
                                    

selam ikinci bölümü hızla yüklüyorum, iyi okumalar...

oylayarak ve satır arası yorum yazarak destek olabilirsiniz.

medya: Alçin'in mekanı


Eve girince beni giriş karşıladı, üzerimdeki fırlatırcasına çıkardım askıya doğru fırlattım, canım istediğinde toplarım neticede. lavaboda işimi halledip yüzüme su çarptım kendime gelmek için. hemen mutfağa doğru adımladım suyun kaynamasını mutfak masasında oturarak beklemeye başladım bu arada telefonum çalmaya başladı 'deniz aryor...' üniversite'den yavşağın teki gevşek gevşek konuşmak için arıyordur muhtemelen. açmadan meşgule attım tekrar aradı sövmeye yavaştan başlicam ha diye bağırdım kendi kendime

agrasif şekilde 'ne var!' diye açtım telefonu

'alçin aşk olsun, insan bir selam verir' dedi gevşekçe

'dinliyorum' dedim sıkılmışça

'yarın işin yoksa takılalım mı?' dedi

'hayır' dedim net şekilde 'lütfen ya, diğer grupta olacak' dedi hızla

şansını tek olup olamayacağımızdan yana denedi ben reddi verince diğer seçeneği deniyor bunun kadar çıkarcı görmedim.

'hangisi dedim' öylesine

'ünideki arkadaşlar alçin kim olcak' dedi

deniz üniversiteden bir arkadaşımdı. ortak arkadaşlarımız vardı ama denizin gevşek tavırlarını sevmediğim için fazla muhattap olmuyordum.

'duruma göre bakarız' dedim.

bu arada kahvemi bardağa yapmış salona doğru adımlıyordum kahvemden bir yudum alarak,

'oldu ben haber ederim' diyerek kapattım dan diye suratına kapattım yoksa daha da uzatacaktı.

koltuklara ayaklarımı uzatarak uzandım kahvemi yudumlamaya devam ederken masada olan kitabı elime aldım sayfaların arasında yaşıyordum adeta en sevdiğim şey olabilirdi hayatta kitaplar. zaman geçtikçe yalnızlığın ve kimsesizliğin sesi daha da artıyordu. mutfağa geçerek hafif bir şeyler atıştırdım ve üst kata odama doğru yol aldım. odamın kapısına varmadan annem ve babamın kapısının önünde durdum ve içime derin bir hüzün çöreklendi aradan 16 yıl geçse de acısı bir ukte kalmıştı o günden sonra pek girmedim bu odaya daha doğrusu cesaret edemedim.

usulca odama doğru yürüdüm kapıyı açınca siyah tonlar ağırlıkta bir oda karşıladı beni. siyah yatak başlığım, konsol ve daha fazla ıvır zıvır olmadan minimalist bir odaydı. duvar boydan boya cam ve dışarıda ki deniz manzarası uzaktan belli oluyordu. duş almak iyi gelecekti hemen duş aldım ve giyinme odama bornozumla girdim. 

oda ful artı gardroptu adının hakkını verircesine. gri tonlarında bir köşede de duvarla aynı boyda olacak kadar ayna karşılıyordu iç çamaşırlarımı geçirdim üzerime ve bornozu yere attım ve aynadan kendimi izlemeye başladım. uzun siyah saçlarım, dolgun dudaklarım, naif bir burun, gözlerimin karası ve beyaz tenim oldukça dikkat çekicidi. 

Dolaba yöneldim ve kısa şort pijama takımına ulaşarak giyindim. saçlarımı kurutmak için banyoya adımladım 'hasta olursam çorba yapacak kimsem olmadığı için hasta olmamaya özenle dikkat etmeye çalışıyorum' şu yaşıma kadar bu düzen hep devam edecek. odamın balkonuna çıkarak bir dal sigara yaktım dumanı en derine çekerek yıldızları seyrediyordum. bir kez daha sövdüm kendime, hayatıma, kadere...


sabah alarmın berbat sesiyle gözümü açtım ve tavanla beş saniye bakıştık ardından telefondan saate göz gezdirdim 9.30 geliyordu. banyoya girerek rutin işlerimi hallederek giyinme odama girdim, siyah crop ve altına mini siyah etek ve üzerime deri ceketimi geçirdim. ayağıma orta derece yükseklikte topuklu ayakkabımı geçirdim. çantamın içine gerekli eşyaları koyduktan sonra aynanın karşısına geçerek belime kadar gelen saçımı tepeden at kuyruğu yaptım ve hafif bir makyaj yaparak aşağı kata adımladım. mutfağa geçerek bir sade sert bir kahve yaptım kendime. anca ayılırdım sabah uykulu olmaktan nefret ediyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 29, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KIRMIZI'NIN EN GÜZEL TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin