01.12.2006
Felix çekirdek ailesiyle birlikte yaşadığı evin önünde olacaklardan habersiz bir şekilde arkadaşlarıyla saklambaç oynuyordu. Arkadaşı saymaya başladığında Felix koşar adımlarla komşularının çitinin arkasına gidecekti. Fakat bir el buna engel olmuş Felix'in bilincini kaybetmesine neden olmuştu.
Felix gözlerini yıkık dökük bir odada ameliyat masasının üzerinde yatarken açmış idi. Bir klinikteydi Felix. Fakat o daha o yaşta iken klinikten ne anlardı ki? Ancak Felix'in yaşadıkları o kadar ağırdı ki...
Felix korkuyla tir tir titrerken ameliyathanenin kapısı açıldı ve yüzünde maske elinde eldiven doktor önlüklü bir kadın girdi. Korktu Felix. Annesi yoktu, babası yoktu. Ona her zaman destek çıkan ailesi yoktu.
"Günaydın, Lee Felix."
Derin bir sesle söylemişti kadın bunları. Felix her ne kadar korkmak istemese de irkmişti.
"Sen kimsin?" Diye sordu Felix Avusturalya aksanı ile.
"Bence beni sevmelisin. Çünkü seni odanda ki kuklalara benzeteceğim. Sürekli bunu dilemiyor muydun? Dileğini gerçekleştirmeye geldim."
"Nesin sen? Cadı falan mı?"
"Gibi diyelim."
Kadın Felix'e iyice yaklaşmış ve yüz üstü yatmasını sağlamıştı.
"Canın acıyabilir. Hatta acıyabilir değil acıyacak."
"Babam beni kurtaracak!"
Bağırıyordu Felix. Birinin onu kurtarmasını istediği için..
Kadın neşteli alıp Felix'in sırtına getirdi. Küçük çocuğun sırtında ufak bir yer açılmıştı şimdi. Yandaki demir kabın içinden küçük çipi almış ve çocuğun sırtına yerleştirmişti. Felix saniyeler sonrasında gözleri yeşile dönmüş vücudunun kontrolünü kaybetmeye başlamıştı.
O günden sonra Felix bir kapsülün içinde yıllarca bir kuklacının içinde hapsolmuştur. Ta ki... Hyunjin onu bulana kadar...
(Günümüz)
Hyunjin~
Hepimiz onu pür dikkat dinlemiştik sözünü kesmeden. Sessizce bakışıyorduk sadece. Fakat bu sessizliği Jeongin bozmuştu.
"Adın ne?" Diye sormuştu. Çok zekiydi lan bu tilki!
"Sanırım... Lee Felix?"
"Adını bilmiyor musun?" Diye sordum.
"Dediğim gibi çok küçük yaşta bu şeylere maruz kaldığım için, annemin adını, babamın adını falan hatırlamıyorum. Belki... bir kardeşim falan vardır?"
"Felix... çok zor şeyler yaşamışsın. Ben sana destek çıkmak isterim. Yani arkadaşlarımda ve sende istersen... bizimle kalır mısın?"
Herkes onayladıktan sonra meraklı gözler Felix'e dönmüştü.
"Çoğu şeyi nasıl yapacağımı unuttum. Beni kurtardığınız için teşekkürler ama daha fazla rahatsızlık vermek istemem."
"Hayır ya! Ne rahatsızlığı?" Diye bağırdım. Herkes değişik bir şekilde bana bakıyordu. Sadece Felix... bana çok garip(?) bakıyordu. Sanki bir şeyler biliyor gibi.
Ama ne bilebilir di ki? Ashh çok saçma şeyler düşünüyorum.
Chan gergin ortamı dağıtmak amacıyla konuşmaya başladı.
"O zaman aramıza hoşgeldin Felix!" Felix Chan'ın söylediğine tebessüm etti. Herkes Felix'in üstüne çullanıp sarılmasıyla bende aralarına katılmıştım. Felix bir kolunu bana doğru uzatmıştı. Yani bi nevi sarılıyorduk. Felix'i kurtardığımız için çok mutluydum. Çünkü o küçük mutsuz çocukluğu gitmiş, neşeli bir birey gelmişti yerine. Onun mutluluk sebeplerinden biri olmam çok güzel hissettiriyordu. Yani kendimi tanımasam Felix'ten hoşlandığımı falan düşünürdüm. Belki?
Felix acaba hangimizin evinde kalacaktı? Ben istesem bende kalır mıydı?
"Felix."
"Hm?"
"Kiminle kalmak istersin?"
"Hanginiz...müsaitseniz?"
"Yani...eğer istersen...bende kalabilirsin?"
"Ee..Olur."
Felix~
Herkes bana kısaca kendini tanıtmıştı. Hyunjin'in evinde kalmayı kabul etmiştim çünkü onun hakkında zihnimde bazı görüntüler beliriyor gibiydi. Ve burada kalmam bunları açığa çıkarmama yardımcı olacaktır.
Herkes dağıldıktan sonra Hyunjin'le evde baş başa kalmıştık. Ondan korkmuyordum, hatta tam tersi ona güveniyordum. Sonuçta...o beni kurtaran kişiydi...
Zihnimde canlanan görüntüler ise ona daha fazla güvenmemi sağlıyordu. Ama hala aklımdaki düşünceleri netleştireniyordum. Çok bulanıktı. Ama Hyunjin'in yüzünü gördüğüme emindim. Hatta sanırım öpüşüyorduk?
Ama olmayabilirdi de. Bu yüzden bu düşünceleri hemen zihninden uzaklaştırıp yatakta sol tarafa döndüm. Uyuyamıyordum. Zaten kukla iken uyuma gibi bir eylemim yoktu. Ama insan bedenine dönünce bu bir ihtiyaca dönüyordu tabii.
Küçükken hep annemler ile birlikte uyuduğum için alışmıştım. Ama ailemi bulmam pek de mümkün değil gibi gözüküyor.
Uyuyamayacığımı anlayınca yatakta doğruldum ve ayağa kalktım. Hyunjin'in yanına gidersem beni kabul eder miydi?
Bunları düşünürken zihnime tekrar bir görüntü geldi. Birbirine sarılan iki genç? Ben zihnimdeki görüntüleri düşünürken kapı tıklatıldı.
"Gelebilirsin." Dedim ve kapı açıldı.
"Şey...Ben her gece sarıldığım ayıcığımı kaybetmişim de... seninle uyuyabilir miyim? Yani! Tabi sende istersen..."
"Olur, zaten bende uyuyamamıştım. Hem birbirimize sarılır mıyız? Yanlış anlama... ben sarılmayı biraz fazla severimde. Güvende hissettiriyor."
"Bende sarılmayı çok severim. O zaman şimdi birbirimize sarılarak uyuyabiliriz."
Dediğinde yatağa uzanıp pikeyi açtım ve yanımı avcumun ayasıyla pat patladım. Hyunjin ise hemen yanıma kuruldu, yatak oldukça genişti ve o da zaten yastığıyla gelmişti. Hyunjin ile yatma -uyumak- düşüncesi beni nedensizce mutlu ediyordu.
Hyunjin'le birbirimize dönmüş bakışıyorduk. O bir elini belime koyunca bende elimi onun üstüne gelişi güzel bıraktım. Benden bu hamleyi bekliyormuş gibi tutuşunu sıklaştırdı. Bende kafamı göğsüne yasladım. Burnunu saçlarımın arasına yaslayıp derin soluklar almaya başlamıştı. Beni kokluyordu. O beni kokluyor ise bende onu koklayacaktım.
Kafamı olduğum yerden biraz yukarı kaydırıp yüzümü boynuna gömmemi sağladım. Bende onun boynunu koklamaya başlayınca ikimizde aynı anda kıkırdadık. Ve o gece birbirimiz koklayarak sarmaş dolaş uykuya daldık.
Tam da aklıma gelen görüntüde ki gibi...
Umarım zihninizde oluşan soru işaretleri gitmiştir. Birkaçı hariç. Daha onlar için zaman var. Felix'in bubbleda yaptığı paylaşımı gördünüz mü? Ağlıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Puppet//Hyunlix
FanfictionFelix bir gün bir cadı tarafından oyuncakçıda kuklanın içine hapsolur. Kukla koleksiyonu yapan Hyunjin Felix'in hapsedildiği kuklayı çok beğenerek evinde en özel köşeye koymak için alır... Angst değildir!!