Bisey sorcam. Bu bölümde Hyunjin'den yazıcam. Ama eğer Felix isterseniz bi sonraki bölüm Felix'ten yazarım.
Hyunjin~
Sabah gözlerimi camdan sızan Güneş ışığıyla açtım. Ama güneş ışığına ihtiyacım yoktu. Asıl ışık kaynağı kollarımın arasında masumca uyuyan beden idi. Dün akşam beraber sarmaş dolaş uyumuştuk -ehe tabiki uyumadım.- Ve bu beni acayip mutlu etmişti. Artık Felix'ten hoşlanmadığımı iddia edemezdim. Çünkü ona karşı içimde garip hisler var. Ama bu hislere bir isim veremem. Çünkü daha önce hiç sevgilim olmadı. Ama bir isim verilecekse belki aşk?
Felix'in her ne kadar karanlık bir geçmişi olsa da, artık benimleydi -bizimle- ve ben onu güvende tutacaktım. Felix artık bizlere emanetti. Kukla iken ne kadar zorluk yaşadıysa, bizimleylen bir o kadar kolay yaşayacaktı. Ona her şeyi hatırlatacaktık. Bizlere çok küçükken lanetlendiğini, çoğu şeyi hatırlamadığını söylemişti. Adını söylerken bile sanırım demişti.
Yanımda uyuyan bedene baktım. Bir o kadar masum, saf, ve temiz dururken diğer tarafı hüzünlü bir çocuktu. Çok kötü şeyler yaşamış ama güçlü kalarak her şeyin üstesinden gelmiş bir çocuk...
Yüzüne yaklaşıp yanağına çok ufak bir öpücük kondurdum, uyanmasın diye. Ama o benim düşüncelerimin aksine yatakta hafifçe kıpırdanarak gözlerini araladı. Kafasını yavaş bir şekilde bana doğru çevirdi. Kollarımla onu sardığımı farkedince gülümsedi ve bana sarıldı. Felix'e sarılırken o kadar huzurlu hissediyorum ki. Sanki evimdeymiş gibi.
Felix benden biraz ayrılıp yeni uyandığı için kalınlaşan ve bir o kadar da derin olan sesiyle hırıltılı bir şekilde konuştu.
"Günaydın." Sevimli bir şekilde tebessüm ederek söyledi bunu. Bende tebessüm ederek karşılık verdim.
"Günaydın." Gülüşünü görünce gün aydı demek istedim ona o an. Ama yapamadım işte...
"Acıktın mı?"
"Birazcık acıkmış olabilirim."
"O zaman kahvaltı hazırlamaya gidelim." Dedim ve yatakta doğruldum. Benle birlikte o da doğruldu. Ayağa kalktım ve onu yatakta bırakıp lavaboya yöneldim. İşlerimi halledip lavabodan çıktığımda Felix yoktu. Mutfağa inmek isteyip inmiştir diyip vazgeçmiştim. Hemen odamdan çıkıp aşağı kata indim. Ama mutfağa girdiğimde Felix yoktu.
"Felix!" Diye bağırdım ama bir karşılık gelmemişti. Gerçekten tekrar kaçırılmasından korkuyordum. Bodrumda olabilir düşüncesiyle hemen bodrum hatına indim ve kapıyı açtım. Kapıyı açtığımda Felix kepsülün yanında oturuyordu. Ama ne yaptığını göremiyordum çünkü bana sırtı dönüktü. Yavaş adımlarla yanına doğru ilerledim, geldiğimi duymamış gibi bir hali vardı. Yanına geldiğimde hafifçe eğildim ve yüzüne bakmaya çalıştım. Yüzüne baktığımda dehşete kapılmış gibi sarsıldım, dizlerim titredi.
Felix'in bir gözü sarı olmuştu?
Ben ne olduğunu düşünürken Felix beni görmesiyle kafasını sağa çevirmesi bir oldu.
"Felix, iyi misin? Korkuyorum..." Kafasını bana doğru çevirip konuşmaya başladı.
"Hyunjin... sarılabilir miyiz?" Dediğinde kollarımı açtım onu bekler gibi. Hemen kollarımın arasına girdi ve kafasını göğsüme gömdü. Yüzümü saçlarına doğru eğdim ve kuş tüyü gibi bir öpücük kondurdum dudaklarımın bulunduğu noktaya. Sırtını sıvazlayıp bir yamdan saçlarını okşayıp öpüyordum. Hıçkırık sesi duymamla kaskatı kesilmiştim.
"Felix... ağlama lütfen, hadi anlat bana ne olduysa..." Hıçkırık sesleri daha azaldığında rahat bir nefes verdim. Kafasını göğsünden ayırmadan konuştu.
"Bilmiyorum... mutfağa inerken salondaki aynada yansımamı gördüm. Uzun zamandır aynaya bakmıyordum ve görünüşümü bilmiyordum. Aynaya giderken her şey normaldi. Ama aynanın önüne geldiğimde... bir gözüm sarıya dönüştü Hyunjin.. çok korkuyorum, ama sen beni korursun değil mi? Kimseye vermezsin beni?"
"Seni neden birine vereyim ki? Ben seni korumak için yanıma aldım Felix. Sen artık benimsin." Dedim ve onu kendimden hafifçe ayırıp dudaklarımı narince sağ göz kapağına kapattım. Gözleri titreşerek kapandı.
"Bundan sonra her ağladığında...seni gözlerinden öpeceğim." Dediğimde gözleri kocaman açıldı. Burukça gülümsedim bu hareketine.
"Eğer biraz daha yemek yemezsek karnım sırtıma yapışacak." Bu sefer kıkırdadım bu sözlerine karşın.
--
Felix ile mutfağa gelmiş bir güzel karnımızı doyurmuştuk. Şuan ise Felix'e bir şeyler öğretmek için film izlemeyi önermiştim. O ise memnuniyetle kabul etmişti.
"Hyunjin? Arkadaşlarını da çağıralım mı?"
"Arkadaşlarımı değil, arkadaşlarımız. Ve evet çağırabiliriz." Dediğimde sevinçle ellerini çırptı. Cidden bir çocuk gibiydi. Ama onu bu denli mutlu görmek o kadar güzel bir histi ki... Anlatılmaz yaşanılır gibi.
Telefonumu elime alıp bizimkilere olan gruba girdim.
chanın götü estetik
Hj
benim eve gelsenize
Felix film izlicekmis
sizide cağırmak istedi bende tm olur
didim iyi yapmışmıyımJeong
çok ii yapmıssın
nys taam ben gelirimKas yığını
biz bizimkilerle zaten bizim evdeyiz
ben su kangalları toplayıp gelirim
sizi rahatsız etmek istemedik
anlarsın ya😏😉Yasli
changbin burda bebekler var
saygılı olJeong
yeter artık
bırakın yakamı ya
REŞİTİM BEN REŞİT(6 kişi gördü.)
--
Telefonu bırakıp Felix'e baktığımda kafasını omzuma yaslamış yatıyor olduğunu gördüm. Aklıma gelen şey ile hemen konuşmaya başladım.
"Felix...gözün bir anda mı oldu yani durup dururken mi?"
"Aslında...durup dururken değil. Aynaya yaklaştığında önce aynanın içinde kendi yansıma mı değilde bizi gördüm. Yani seni ve beni. Sarılıyorduk. Şu kapsülün yanındaki olay, gözümün sarı olduğunu gördüm. Tam aynanın karşısından çekilecektim ki... Biri belirdi aynada.."
Tahmin edin bakalım kim bu kişi??
Tam yerinde kestim dimi evet biliyorum. Gece gece size bölüm yazdım. Gececileri fice beklerim. Şimdi bölümü yayınlayıp ig'a video atmaya gidiyoeumm. Orayada bir uğrayın beaa. İg: skzvedahafazlasiiiSizi birbirinizden uzaklaştıran JYP'yi napmıyim şimdi ben yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Puppet//Hyunlix
FanfictionFelix bir gün bir cadı tarafından oyuncakçıda kuklanın içine hapsolur. Kukla koleksiyonu yapan Hyunjin Felix'in hapsedildiği kuklayı çok beğenerek evinde en özel köşeye koymak için alır... Angst değildir!!