Bölümü okurken "dream river, snowfall" gibi şarkılar dinleyebilirsiniz.
Hyunjin~
Sabah gözlerimi yanağımda hissettiğim sıcaklıkla yavaşça araladım. Gözlerimi aralamamla yanımdaki bedenin suratını göğsüme gömmesi bir oldu. Felix beni öperek uyandırmıştı. Felix benim sabah doğan güneşim olmuştu...
Felix yavaş yavaş kafasını kaldırmaya başladığında en içten halimle gülümsedim ona.
"Günaydın." Dedim yeni uyandığım için kalın ve boğuk çıkan sesim ile. O da bu sesime şaşırmış olacak ki gözleri açıldı.
"Günaydın." Utangaçlı hali gitmiş olmalı ki tam doğrulup yatakta oturur pozisyona geldi. Bende yatakta doğruldum ve yatak başlığına sırtımı yasladım.
"Hyunjin... biz şimdi s-sevgili miyiz? Yani diğer çiftler gibi olabilir miyiz? Gerçi ben gerçek çiftler ne yapar onu bile bilmiyorum ki..."
"Korkma Felix veya bana yetersiz geldiğini falan düşünme. Çünkü benimde daha önceden hiç sevgilim olmamıştı."
Bir burukluk oluşmuştu yüzünde. Bende üzüldüm onun bu halinin karşısında.
"Kucağıma gelmek ister misin?" Diye sordum. Bir ileriye mi gittim diye düşünmedim değil. Ama o bu düşüncemin ters dönmesini sağlayarak bacaklarını bacaklarımın iki yanına koyarak kucağıma oturdu. Kafasını yan çevirip göğsüme doğru uzandı. Bende kollarımı ona sarıp sırtını sıvazladım.
"Hyunjin, ya ben sana Hyunjin değilde Hyun desem olur mu?"
"Nasıl istersen öyle seslenebilirsin meleğim."
Felix'e iltifat etmeyi seviyordum. Onun da hoşuna gitmiş olacak ki gülümsüyordu. Felix kafasını göğsümden kaldırıp boynuma sıkıca sarıldı ve yüzünü boynuma gömdü. Kafamı çevirip saçlarından öptüm usul usul.
"Acıktım..." Diye mırıldandı. Sesi yüzünün boynuma gömülü olması nedeniyle sesi pek de anlaşılır çıkmamıştı.
"Kahvaltı hazır!" Olivia'nın sesiydi bu. Büyük ihtimalle sabah erken kalkıp kahvaltıyı hazırlamıştı. Felix kucağımda iken ayağa kalktım. Tam kapıya yönelecekken kafasını boynumdan çekip konuştu.
"Hyun, kardeşimin karşısına böyle mi çıkacağız?"
"Evet dün akşam her şeyi gördü zaten."
Bunu dememle bembeyaz yanakları kırmızı bir renge büründü. Cevap vermemesini bir kabulleniş olarak gördüm ve odadan çıktım. Mutfağa girdiğimizde Olivia söylendi.
"Sonunda uyanabildiniz, çifte kumrular!"
--
Felix~
Kahvaltıyı ettikten sonra salona geçip koltuklara kurulmuş oturuyorduk. Televizyonda ise saçma bir program açıktı. Artık sıkılmaya başlamıştım.
"Hyun."
"Hmm." Dedi ama suratıma bakmadı. İlgisini çekmek için bir daha seslendim.
"Hyun."
Bu sefer hiç bir cevap vermedi sessizce televizyonu izliyordu. Olivia'ya baktığımda birileriyle mesajlaştığını gördüm. Ben ise hiç bir şey yapamıyordum. Aklıma gelen fikirle Hyunjin'in yattığım omzundan ayrıldım ve kucağına oturdum. Ama yine suratıma bakmadı. Onun yerine kafasını sağa doğru eğip televizyona bakmaya devam etti.
Sinirimden dolayı içime düşen cesaret tohumları ile Hyunjin'e yaklaştım. Ellerimle yanaklarından tutup bana bakmasını sağladım. Göz göze gelmemizle ufak bir şekilde dudaklarını öpmem bir oldu.
Hyunjin benim ayrılmamla birlikte tekrar dudaklarıma kapandı. İlk başta karşılık vermesemde daha sonra vermeye başlamıştım.
Çoğu şeyi Hyunjin ile öğreniyordum. Bütün her şeyi o öğretiyordu bana.
Nefessiz kalmamızla birbirimizden ayrıldığımız da hemen Hyunjin'in kucağından kalkıp odama doğru koştum. Tam kapıyı kapatacaktım ki Hyunjin o iri bedeniyle küçücük aralıktan içeri girdi.
"Aa benim güzelim benden utanıyor~"
Dedi ve beni duvarla arasına aldı. Kamburunu çıkaracak şekilde eğildi ve yüz yüze gelmemizi sağladı.
"Çekilir misin? Sinirliyim ben sana." Dedim soğuk bir sesle. Kolunun altından sıyrılıp yatağa doğru ilerledim.
"Ah, hadi ama! İlişkimizin ilk gününde kavga mı edeceğiz?"
Omzumun üstünden arkamı dönüp ona 'Ciddi misin?' bakışı attım.
"Öyle davranmasaydın kavga etmezdik!" Diye bağırdım sinirle.
"Ama bebeğim ne bileyim belki sevgilim falan dersin diye bekledim ama beni öpmen daha iyi hissettirdi." Dedi alaycı bir tavırla.
"G-gerçekten mi?" Diye sordum inanamayarak.
"Gerçekten. Dudakların çok güzelmiş Felix."
Bana yaklaşmaya başlamıştı bende geri geri gidiyordum. (k-dramaya döndü bu mk.)
"Ne?" Daha fazla üstüme gelmesiyle ben yatağa, o ise benim üstüme düşmüştü. Kollarını başımın iki yanına koyarak yüzüme doğru eğilip nefesini yüzüme üfledi.
"Dudakların diyorum, onlara tapıyorum." Dedi ve dudaklarıma kapandı. Öncekiler gibi değildi bu. Daha çok şehvet ve tutku baskındı, daha sert öpüyordu.
Bir süre öptükten sonra yavaşça boynuma doğru kaydı öpücükleri. Boynumu ufak ufak öperken derin nefesler alıyordu. Ellerimle çarşafı sıkmayı bırakıp kollarımı Hyunjin'in boynuna doladım. O da elleriyle belimi tutmuş hafif hafif sıkıyordu. Boynumu ısırmasıyla ağzımdan engel olamadığım bir sızlama çıktı.
"Ah!" (hayır aklıma kalın sesimle ahladığım gelmedi ne alaka.)
Bağırmamla Hyunjin boynumdan ayrılmıştı.
"Felix..."
"Hyun...?"
"Duralım... korkuyorum.."
Üstümden kalktı ensesini sıvazlayarak.
"Hyun kendini kötü hissetme, sorun değil." Dedim rahatlatıcı bir ses tonuyla. Ayağa kalktığımda sarıldı bana.
"Felix, hep sarılalım olur mu meleğim?"
•
•
•
•
•
WYAAAĞAĞĞA ne yazdım olm ben. Neyse bir günde yazdım bölümü. Bğnmek. zrndsnz. tm. mi.
şimdi🫵🏻sırada🚣günün⛅sorusu❔var👍🏻
en sevdiğiniz solo sanatçı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Puppet//Hyunlix
FanfictionFelix bir gün bir cadı tarafından oyuncakçıda kuklanın içine hapsolur. Kukla koleksiyonu yapan Hyunjin Felix'in hapsedildiği kuklayı çok beğenerek evinde en özel köşeye koymak için alır... Angst değildir!!