4. SAYFA

214 13 64
                                    

4. SAYFA:

ghost - mary on a cross

Söylemek için geç mi kaldım, bilmiyorum ama buraya ufak bir not düşmek istiyorum. Alçin'in videolarında bahsedeceği ve kendi yorumunu yaptığı kitapların isimlerini vermeyeceğim. Orası tamamen size ve hayal gücünüze kalmış. Onun yorumu size hangi kitabı hatırlatıyorsa o kitabın yorumunu yapıyormuş gibi okuyabilirsiniz sahneyi 💗💗

Kitapta geçmesini istediğiniz bir kitap varsa buraya yazabilirsiniz ayrıca, ilk bölümde de bahsettiğim gibi inspo vererek o kitaplardan bahsedebilirim <3

📖

"You go down just like Holy Mary!" diye dilime dolanan şarkıyı söylemeye devam ederken banyo dolabındaki hiç açılmamış diş fırçası paketini açıyordum. "Mary on a, Mary on a cross! Not just another Blood Mary, Mary on a, Mary on a!" Benim İngiltere'deki evimin toplamından daha büyük olan ferah banyoda bir yandan dans edip bir yandan diş macunu sürdüğüm mor diş fırçamla dişlerimi fırçalamaya başlamıştım. Ege'nin gece getirttiği telefonumdan çalan şarkı Mary On A Cross sabahtan beri dilime dolanmıştı. Öyle ki ağzımın her yeri diş macunu doluyken bile mırıldanmaya devam ediyordum.

İngiltere'deki evimin 1+1 olmasının konuyla kesinlikle bir ilgisi yoktu.

Saat sabah 10'a geliyordu. Yaklaşık kırk beş dakika kadar önce uyanmış, duşa girmiştim. Dişlerimi fırçalamadan güne başlayamama gibi bir alışkanlığımdan olduğundan üzerimi giyinir giyinmez tekrar lavabonun önüne gelmiştim. Karşımdaki aynadan, birkaç dakika önce maskeden arındırdığım yüzümü incelediğimde gördüğüm parlaklık beni tatmin edince macunlu dudaklarım yukarı kıvrıldı.

Yine bebek gibiydim maşallah.

Gözlerim üstümdekilere kaydığında kısa bir an pijama giymemin saçma olacağını düşünsem de bu fikri hemen aklımdan poposuna vurarak geri yolladım çünkü benlik bir sıkıntı yoktu. Beyaz kareli bir pijamayla lacivert bir sweatshirt vardı üzerimde, kendi evimde de pijamayla gezerdim. Ayrıca Ege bunu dert edecek son insan bile değildi. Küçüklüğümüzden beri birbirimizin yanında en rahat halimizle duruyorduk. Elbette ki onun evinde kendi evimmiş gibi gezinebilirdim. Bu kadar çok şeylere takılmazdı o.

B2 seviye Rusçamla değişen Rusça şarkıya eşlik etmeye başladığım esnada banyonun açık kapısının ardından oda kapısına tıklatıldığını duydum. "Alçin Hanım," Diş fırçalama işimi hızlıca bitirip kapıyı açtığımda Ege'nin korumalarından biriyle karşılaştım. "Gece dışarda kalan kolileri odanıza getirelim dedik. Nereye koyalım?"

Geniş odanın şu anlık kullanmayacağım boş kısmını işaret ettim. "Oraya bırakabilirsiniz, yerleştirmenize gerek yok. Ege'den aldığınız emir ne yönde bilmiyorum ama mobilyalarım dışında kalan eşyalarımın hepsini getirmenize gerek yoktu," derken adamın yere bıraktığı kolilerden birini açtım. Altın plaketi ona gösterdiğimde bakışları beni buldu. "Allah aşkına Orhan, YouTube'un gönderdiği bir milyon plaketime ne gibi bir zarar vermek isteyebilir? Evde tek kalırsa korkar diye mi getirdiniz?"

Adının Nedim olduğunu bildiğim koruma yukarı kıvrılmamak için zorladığı dudaklarını birbirine bastırdı, ellerini önünde birleştirmişti. "Onu bilemiyorum, efendim. Ege Bey bulduğunuz her şeyi getirin deyince biz de kolileyip getirdik. Bunları da gece getirmiştik fakat siz uyuyunca Ege Bey dışarda bırakmamızı söyledi, daha dokunmadık. Görev için bu kata çıkmıştım ben de, haberiniz yoksa dışarda kalmasın diye içeri alayım dedim."

SENİ KENDİME SAKLADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin