3. SAYFA:
♪ taylor swift - 22
📖
"Ay n'oluyo' n'oluyo'?" Başıma geçirilen siyah çuval zaten karanlık olan havada görüşümü daha da kötüleştirdiğinde kolumdan tutularak oturtulduğum deri koltuk rahatlığıyla beni olduğum yere yayarken yanımda bir çökme hissettim. Oturan her kimse bileklerimi tutup plastik kelepçeyle bağladı. Plastikti falan ama dehşet acıtıyordu ayol. "Ay bunlar benim bileğimi çok acıtıyor abiciğim ya. Başka bir şey bağlayamaz mıyız? Vallahi söylemem hiç kimseye, benim tenim çok hassas. Kızarmaya başlamıştır."
"Hiçbir şey yok, kızarmadı. Boşuna yorma kendini." diyen abi susmam için alttan subliminal mesajını yolladı. Araba çoktan hareket etmeye başlamıştı ve ben sanki günün her vakti kaçırılıyormuş gibi rahattım. Çünkü Wattpad okumuştum! Kaçırılma anında neler yapılır, bağlanan eller nasıl çözülür, duvarlardan nasıl atlanılır gibi yolların hepsini biliyordum.
Yani en azından nelerin yapılmayacağını.
Koltukta kayıp bağlanmayan ayağımla karşımdaki koltuklarda birilerinin oturup oturmadığını kontrol etmeye çalıştığımda az öncekine nazaran daha kalın bir ses, "Ne yapıyorsun lan?" diye kükredi. Evet, vallahi kükredi. Kitaplarda geçen bu ifade her okudukça gülmeme sebep oluyordu, Madagaskar'daki Alex miydi ayol bunlar kükrüyordu? Ama vallahi kükremişti adam şimdi, başka nasıl tarif edilebilirdi ki?
"Karşımda oturan var mı ona baktım abi, ne bağırıyorsun hemen? Al kırdın kırdın! Annenin çeyizinden kalan kullanmadığı için salondaki eski vitrine koyduğu porselen takımı mı benim kalbim, hı? Çok alındım gücendim yani, ayıp denen bir şey var."
"Dur şurada," Yanımda oturan abi beni omuzlarımdan tutup koltukta dik bir pozisyon almamı sağladı. "Otur oturduğun yerde, ne konuşkan çıktın be kızım!" Aslında bir itirafta bulunmamam gerekirse sesi çok karizmatikti. Çocuklarımın babasıyla, kaçırıldığım arabada tanışacağım asla aklıma gelmezdi fakat hayat beklenmedik sürprizlerle doluydu.
"Abi," Başımı yanımdaki adama çevirdim. "Benim klostrofobim var, Allah rızası için çıkarır mısın şunu? Ne diye ekşın yapıyorsunuz ki? Zaten gideceğimiz yere varınca göreceğim sizin kim olduğunuzu. Açın lütfen!" diye bağırdım en son. Biraz rol yapmaktan kimseye zarar gelmezdi. "Nefes alamıyorum," Titrettiğim sesim ve görmemelerine rağmen doldurduğum gözlerimle güzel sanatlarda oyunculuk okuyan öğrencilere taş çıkardığımdan emindim. "Çok sıcak bunun içi ve çok kötü kokuyor. Mahalle pazarında pazarcıların kıllanmayıp attığı patates soğan çuvalı mı geçirdiniz başıma? Saçlarımın bakımı ne kadar haberiniz var mı sizin? Ben o saç bakım kremlerine o kadar para veriyorum!"
"Böyle konuştuğuna göre senin klostrofobin falan yok, bizi kandırıyorsun," dedi kalın sesli, karşımda oturan şimdiden kara listeme aldığım adam. "Öyle bir fobin olsaydı bu hâlde olmazdın, kendimden biliyorum."
"Sen sus moruk," Tekrar yanımda oturan adama baktım. Evet, abiden adama terfi etmişti çünkü çocuklarımın babasına abi diyemezdim. Lazım olurdu bir kere. "Seninle iyi anlaşacakmışız gibi hissediyorum, hadi aç lütfen! Her türlü göreceğim hepinizi. En azından bir oksijen- Oh be!" Çuvalın kafamdan çıkmasıyla gözlerimi arabanın yanan turuncu ışıklarına alıştırmaya çalıştım. Buna yardımcı olmak adına bileğimdeki plastik kelepçeyi zorlayarak avuçlarımı kendime çevirdim ve yüzümü sıvazladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ KENDİME SAKLADIM
HumorTürkiye'nin en popüler booktuber ve çevirmeni olan Alçin Dolunay'ın, hayatındaki ufak bir güvenlik açığından dolayı bir süreliğine çocukluk arkadaşı Ege'nin evinde yaşaması gerekir. Bu süreçte hayatının normal akışında gittiğini zannetse de arka pla...