- 1 may
sevgilisini beklerken, bir yandan ise her zamanki yerlerinde oturmuş, sakince akıp giden berrak gölü izliyordu yang jeongin. güneş batarken, son ışıkları göle vuruyor, karşısındakine harika bir manzara sunuyordu.
jeongin ise bu gölün hemen önünde olan büyük kayaya yaslanmış, manzarayı izliyordu. burası, onların özel buluşma alanlarıydı. jeongin ve changbin'nin. her gün -jihyo ve chan, jeongin'i rahat bıraktıkça- burada buluşur, özlem giderirdi iki sevgili.
bazen sadece oturur, sessizce el ele tutuşarak temiz, berrak gölü seyrederlerdi. balıkları izler, kuşların güzel cıvıltılarına kulak verirlerdi.
bazense öpüşür, kucak kucağa oturarak sohbet ederlerdi.
bazense birbirlerinin omzunda uyuya kalır, saatlerce çimlerin üzerine uyurlardı.
sıradan bir kaya gibi gelebilirdi fakat, seo changbin ve yang jeongin için olan anlamı oldukça değerliydi.
onlar, ilk kez bu kayanın arkasında birbirlerine aşık olduklarını itiraf etmişlerdi...
onlar, ilk kez bu kayanın arkasında öpüşmüşlerdi.
onlar, ilk kez bu kayanın arkasında sarılmışlardı.
onların ilkleri, bu kayaydı belki de..
"prensim,"
kulağına fısıldanan cümleyle, acele ile arkasını dönmüş ve sevgilisine büyük bir gülümseme sunmuştu. kahverengi ise sevgilisinin gülümseyen dudaklarına bir öpücük bırakmış, en sevdiği şeyi yapmıştı.
jeongin'i gülüşünden öpmeyi çok seviyordu.
changbin, jeongin'nin gülüşüne aşık olmuştu.
changbin, jeongin'nin güzel kalbine aşık olmuştu.
changbin, jeongin'nin güzelliğine, tatlılığına aşık olmuştu.
jeongin, gülümsemesine konulan öpücükle birlikte daha da genişçe gülümsemiş, sevgilisinin beline dolamıştı kollarını. changbin jeongin'nin yanına yerleşip, kolunu jeongin'nin omzuna atmış ve siyah saçlarına bir öpücük kondurmuştu.
"chan hyung, sana noona ile mi?" diye sordu büyük olan.
"evet sevgilim, jihyo noona'yı zar zor ikna edebildik." diyerek yanıtladı küçük olan.
changbin yarım ağız sırıttı. "eh, kimin sevgilisi ikna etti?"
jeongin gülümsedi ve kahverengi saçlıya döndü. "her şey sevgilimle özlem gidermek için."
changbin, jeongin'nin bu sözüyle çocuğu hızlıca kucağına almış, boynuna bastırmıştı dudaklarını. "sevgilin yesin seni."
küçük, hassas noktasına konan dudaklar ile huylanmış ve boynuna yana yatırmıştı.
"boynuma dokunma.." diye mırıldanmış ve olduğu kucaktan inmek için hamle yapmıştı siyah saçlı.
kahverengi olan ise hemen küçüğünü durdurmuş, ellerini koltuk altlarına yerleştirerek iyice rahat etmesini sağlamıştı.
küçüğünün yüzüne yaklaşmış, burnuna bir buse kondurmuştu.
"özür dilerim papatyam," dudaklarını büzmüş, ceza almayı bekleyen bir çocuk gibi kafasını eğmişti changbin.
jeongin bu haline kıkırdamış, aceleyle sevgilisinin yüzünü avuçlamış ve dudaklarına kaçamak bir öpücük bırakmıştı.
"özüre falan gerek yok bebeğim, az bir süremiz var onu da bunlara harcamayalım, hasret giderelim." dedikten sonra sevgilisinin boynuna sarılmış, iyice ona sokulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one love, two boy ☓ jeongbin✓
Fanfictionkayanın ardında, gölün kıyısında öpüşen gençler. [ seo changbin & yang jeongin,, minifiction ] 𝐡𝐚𝐧-𝐰𝐚𝐧𝐠 || 𝟐𝟗.𝟎𝟒.𝟐𝟑