2'

121 13 46
                                    


"İzninizle ben bir lavaboya gideyim."


Arkadaşlarımdan gelen onay mırıltılarından sonra hızla lavaboya gittim, gözyaşlarım ile verdiğim savaşa yenilmek üzereydim. Ağlamak istiyordum, bağıra bağıra ağlamak.


Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum ama gözlerimin çoktan şiştiğine emindim. Bu halde nasıl içeri gidebileceğimi düşünürken kabinin kapısı çalmıştı. Ardından onun sesi doldu kulaklarıma.


Hayatım boyunca duymaktan hiç sıkılmayacağım o ses.


"Deniz iyi misin?"


Hemen göz yaşlarımı sildim. Sanki beni görecekti?


"İyiyim Mirza git sen."


Bir süre sessizlik oldu. Düşünüyor gibiydi.


"Sen oradan çık, sonra birlikte gideriz."


Allah'ım ne olur ağlamayayım.


"Mirza ne olur git."


Al işte ağlıyordum, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Utanç vericiydi.


"Ben hiçbir yere gitmiyorum. Çık hadi güzelim."


Bana güzelim demişti, eskisi gibi. Mirza eskiden beni severdi,
kardeşi olarak.


Kapıyı yavaşça araladım ve dışarı doğru adımladım. Utanıyordum. Mirza'nın ise ne düşündüğünü anlamak zordu. Yüzünde hiçbir ifade yoktu.


O güzel yüz bana gülümser miydi?


Mirza'yı es geçerek musluğa doğru adımladım. Beni izlediğini anlayabiliyordum. Yüzümü iyice yıkadıktan sonra çantamı almadığımı farkettim.Gözlerim şişmişti ve kapatıcı sürmeden dışarıya çıkamazdım.


"Mirza çantamı getirebilir misin?"


Konuşmamla yerinden sıçrayan dalgın beden hızla kafasını salladı.


"Tabi, getiririm."


Bir süre bekledikten sonra çantamla birlikte gelen Mirza'nın yüzüne bile bakmamayı tercih etmiştim. Kırgındım.


"Sağol."


"Önemli değil?"


Sorgular bir ses tonuyla konuşmuştu.
Ona her baktığımda parlayan gözlerimin hüzünle kaplı olduğuna emindim. O buna alışkın değildi, ilk defa önünde ağlamıştım.


"Sen arkadaşlarımızı bekletme ben işimi halleder gelirim."


Kolumu tuttu.


"İyi değilsin yanında durayım."


Kolumu hızla geri çektim.


"Hayır gayet iyiyim, git sen"


Bir anlık düşünür gibi oldu ama hızla toparlandı.


"Tamam o zaman, dikkat et."


Mirza gittikten sonra bende hızla makyaj yapıp yanlarına gitmiştim. Ayıp olmuştu.


"Deniz iyi misin?"


Ben eski yerime oturmuşken yanımda bana fısıldayan arkadaşıma gülümsedim.


"İyiyim bebeğim. Karnım ağrıyordu, geçti."


"İyi olduğuna eminsin değil mi?"


Barış böyleydi en ufak şeyde telaş yapar ve sürekli sorgulardı.


"Gerçekten iyiyim Barış."


"Peki o zaman, kötü olursan söyle."


"Tamamm söylerim. Hadi şimdi içelim."


Mirza'nın garsonlara işaret etmesi sonucu masamızda içecek şöleni oluşmuştu. Benim önüne alkolsüz kokteyl koydurtan Mirza'ya alaylı bir bakış atıp alkole yönelmiştim. İçiyordum anasını satayım.


Bu halime şaşırmış olucak ki gözlerini bir an olsun üzerimden çekmiyordu. Benim istediğimde buydu, beni düşünsün istiyordum.
Üçüncü bardağa geçmiştim ki nihayet konuşmuştu.


"Deniz çok hızlı gitmiyor musun?"


"Yoo hiçte bilem. Daha yeni başladım."


Bunu söylerken kayan gözlerimin farkındaydım. Zaten alkol toleransım oldukça düşüktü, içmezdim bile.
Ama onu dinlemeyecektim.


İnatla içmeye devam ederken beni durduran şey kapanan gözlerim olmuştu.
Gözlerimi ne kadar açmak istesem de başaramıyordum.
Kısa bir süre sonra havalandığımı hissettim.
Şeyy galiba uçuyordum.








-Devam edecek-




(Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🩵)



Arkadaşlar Deniz uçuyorr ✈️



Sev Beni / BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin