3'

112 10 27
                                    

Mirza:


Sırf bana inat olsun diye karşımda sırıtarak -yüzünü ekşitmeyi de ihmal etmiyordu- içen Deniz nihayet sızmıştı.


Deniz'le ilgilenmek için ayağa kaldığımda Barış ve Yağız'ın da çoktan sızdığını gördüm.
Doğru söylemek gerekirse, küçük belama bakmaktan diğerlerini unutmuştum.
Ben Deniz'le ilgilenirken görmemiş arkadaşlarım ise hızla kendini kaybeden ikiliyi kucaklamıştı.
Bende kendi kendine şarkı mırıldanan nişanlımı kucağıma aldım.


"Uçuyorum heahh"


"Evet harika uçuyorsun."


"Sen kimsin ya"


"..."


Alkollün etkisi ile saçmalayan Deniz'i arabanın ön koltuğuna oturtup kapıları kilitlemiştim.
Onu başkasına emanet edemezdim.


"Beyler ben Deniz'i alıyorum, sizde Yağız ve Barış'ı sağ salim evine ulaştırın. Bu çocukların kılına dokunursanız sizi ben sikerim ona göre"


Ben konuşurken mal mal sırıtan Baran'a göz devirmiştim.


"O konuda hiç şüphen olmasın kardeşim"


"Savaş sana güveniyorum ama bu at hırsızına çok dikkat et. Bu çocuğu ayakta götürür valla bak"


Baran'ı işaret ederek konuştuğumda, Baran bana ayıp ediyorsun bakışları atmaya başlamıştı. Ama ben malımı iyi bilirdim.


"Bro ayıp ediyorsun ben öyle birisi miyim cidden?"


"Evet başka soru?"


Baran'a cevap veren Savaş ile ellerimi tokuşturmuştum.
Seviyordum bu çocuğu.


"Hadi beyler ben kaçtım"


"İyi akşamlar kardeşim"


Arkadaşlarımla tatlı tatlı konuşmamı bitirdikten sonra şoför koltuğuna ilerledim. Deniz hala kendinde değildi. Onu bu halde eve bırakamazdım. Aksi taktirde Melis teyze ile başımız belaya girebilirdi.
Bu yüzden benim evime doğru sürmeye başladım.


"Ahh"


Ağlama ve inleme gibi bir ses çıkartan Deniz'e baktığımda yüzünü buruşturmuş olduğunu gördüm.


"Deniz iyi misin?
Bir yerin mı ağrıyor?"


"Evet burası"


Göğüs kısmını işaret ediyordu.
Hızla arabayı kenara çektim ve Deniz'in üzerini incelemeye başladım. Rahatsız olmasın diye çantasını çıkardım.


"Hala çok acıyor"


"Tam olarak neresi acıyor Deniz?"


"Burası işte, kalbim"


Çatallanmış sesiyle söylediği şeylerden sonra ne yapacağımı şaşırmıştım.


"Nasıl bir ağrı?"


"Bilmiyorum ki sen kalbimi çok kırıyorsun ya kanadı herhalde"


Hala sarhoştu.


"Özür dilerim Deniz"


Bir süre düşünür gibi oldu.


"Geçmiyor"


"Nasıl geçer peki?"


"Öp beni"


Şuan sadece alkolün etkisindeydi.


"Olmaz Deniz"


Ağlaması hızlanmıştı.


"Ne olursun Mirza"


"Ayılınca pişman olucaksın biliyorsun değil mi?"


"Ben seninle ilgili hiçbir şeyden pişman olamam ki"


"Ya ben pişman olursam"


Kafam çok karışıktı. Ben ona aşık bile değildim ama neden düşünüyordum ki?


Pes etmiş olucak ki kafasını cama yasladı.


"Mirza bana bir kere bile seni seviyorum demedin, öpmeyi bırak yüzüme bile bakmadın.
Mirza beni niye sevmedin ki"


Sayıklayarak konuştuğunda kendime engel olmamıştım. Onu ilk defa böyle görüyordum, acı çekiyordu.
Benim yüzümden acı çekiyordu.


Evet belki sonradan pişman olucaktım, ama şuna tek odağım onun pembe dudaklarıydı. Başka herşeyi silip atmıştım.



Bu karanlık gecede sadece biz vardık. Sadece sen ve ben.






-Devam edecek-



(Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen🩵)


Kızlarr ben bu Deniz'in haline çok üzülmeye başladım

Sev Beni / BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin