02.05.2023
*****
Gözüme çarpan güneş ışıkları yüzünden bölünen uykumla olduğum yerde rahatsızca kıpırdanıp kapalı gözlerimi daha sıkı kapattım. Başımı koyduğum yastığa daha çok gömsemde bir kere uyanmıştım.
Bilincim tamamen açılırken gözlerimi araladım. Araladığım gibi perdeleri çekilmemiş pencerem göz açıma girerek sabah sabah tüm sinirlerimi alt üst etmeye yetmişti. Hadi ama perdeyi çekmeyi nasıl unutabildim aptal kafam.
Oflayıp yerimde doğruldum ve yataktan kalkıp odamdaki banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp iyice ayıldıktan sonra üzerimi değiştirme gereksiminde bulunmadan yatağımı yapıp mutfağa geçtim.
Ayaz ve Akın uyanmadan kahvaltıyı hazırlasam iyi olacaktı. Aslında her defasında tek başıma yapıp kendimi yormamam konusunda beni sıkı sıkı tembihliyorlardı ama onları pek taktığım söylenemezdi heleki dün çok geç yattıklarını biliyorken onları uyandıramazdım. Neyse daha fazla oyalanmadan başlamalıyım.
İlk önce ellerimi yıkayıp çayın suyunu koydum. Kahvaltıyı halledene kadar kaynardı.
Ellerimi yıkayıp hızlı bir şekilde krebin hamuruna başlarken aynı zamanda menemen için ayırdığım domatesleri doğrayıp tavaya attım.
Krebin hamuru hazır olunca dinlenmesi için üstünü örtüp kenara aldım. Hamur dinlenirken dolaptan çıkardığım kahvaltılıkları masaya dizdim. Çayıda hazırlayıp demlenmesini beklerken dinlenen krep hamurunu alıp pişirdim.
Her şeyi bitirdikten sonra ellerimi yıkayıp kurutmak için arkamı dönüp havlu aradığımda sahte öksürük sesiyle kaşlarımı çatarak sesin geldiği yöne baktım.
Ayaz kollarını çıplak göğsünde kavuşturmuş, tek omzu kapıya yaslı ve kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu.
Onu gördüğüm gibi çatık kaşlarım gevşeyip yerini büyük bir gülümseme aldı. Hızla yanına adımladığım sırada bedenini kapıdan ayırdı. Kollarımı boynuna dolayıp parmak ucuma yükseldim ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.
"Günaydın can yarım." Dedim dudaklarımı yanağından ayırır ayırmaz.
Ayaz ise hâlâ çatık kaşlarıyla yüzüme bakmakla meşguldü. Yine de bakışlarındaki sertliğin aksine büyük bir şefkatle kollarını belime sardı. "Gün pek aymadı güzelim." Sesi sinirli, bir yandan da bıkkınlık dolu çıkmıştı.
Gözlerimi kırpıştırarak gözlerinin içine baktım ve dudaklarımı araladım. "Neden ki bir şey mi oldu?" diye sordum endişeyle.
Ayaz derin nefes alıp ayaklarımı yerden keserek beni kucağına aldı. Beklemediğim bu hareketi karşısında ağzımdan şaşkınlıkla bir nida çıktı ama Ayaz bunu umursamadan beni tezgaha oturttu ve bacaklarımın arasına girdi. Yüzüme düşen birkaç tutamı kulağımın arkasına koydu ve tane tane konuşmaya başladı.
"Güzelim, Çisem'im, kahvaltıyı tek başına hazırlamayacağın konusunda anlaştığımızı sanıyordum yanılıyor muyum?" Ses tonu yüz ifadesinin aksine gayet sakin çıkıyordu.
Anında itiraz etmek için dudaklarımı araladım. "Biliyorum ama-"
"Biliyorsan aması falan yok Çisem bir daha tek başına iş yapıp yorulmak yok anlaşıldı mı?" Tek kaşını kaldırmış sorarcasına yüzüme bakıyordu. Tabii onu tanıdığım için sorudan ziyade daha çok aksini yapmamam için uyarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçüzler
Teen Fiction"Acının şiddetli oluşu değil, sürekli oluşu yoruyor bizi." - Oğuz Atay