Hem bedeninde...Hemde RUHUNDA(Part 2)

502 26 8
                                    

3K OLMUŞUZ ÇOOOOOOOOOOOOOK MUTLUYUUUUUUM HEPİNİZE TEŞEKKÜRLER...LÜTFEN OKUDUĞUNUZU BELLİ ETMEK İÇİN BEĞENMEYİ UNUTMAYIN


BU BÖLÜM BENİM İÇİN ÇOK GÜZELDİ ÇÜNKÜ AZDA OLSA KENDİ ANA DİLİMİ KULLANARAK YAZMAK GERÇEKTEN ZEVKLİYDİ BU YÜZDEN İKİZİMLE BİR KARAR ALDIK HİKAYELERİMİZ BİTTİKTEN SONRA BAŞKA BİR

HESAPTA AYNILARININ FRANSIZCASINI YAZACAĞIZ BİLGİNİZE JE T'AIME


İhanet...Neden ihanete uğramış gibi hissediyordum kuun ile uzun zamandır görüşmüyordum ve elbette ki sevgilisi vardı. Olmazsa garip olurdu zaten. Ama ihanet adı altındaki korkunç zehir kalbime yayılmaya başlamıştı. Yavaş yavaş geri adım atarken kelimeleri bir araya getirmeye çalışıyordum

-A.. a... afedersiniz Ra.. raha.. rahatsız etmek istemezdim

ve koşarak oradan uzaklaşmaya başladım. Buranın neresi olduğunu bilmiyordum ama sol taraftaki ormanlık alan tek kaçış noktamdı. Neyden veya kimden kaçıyordum... Neden kaçıyordum bilmiyordum ama oradan uzaklaşmam gerekiyordu. koşmalıyım... Eğer koşarsam düşünmem... düşünmemem gerekiyor. Bu yüzden daha hızlı koşmaya başladım. Hızlı dahada hızlı sanki koştukça düşünceler rüzgarla beraber akıp gidecekmiş gibi koştum. Ağlamak istiyorum ama neden ağlamak istediğimi dahi bilmiyorum Kalbimde adını dahi bilmediğim bir duygu var adını koyamıyorum anlayamıyorum.... Ne kadar koştum bilmiyorum ama artık bacaklarım isyan etmeye başlamıştı bu yüzden bir ağacın altına kendimi bıraktım ve hızlı kesik kesik nefeslerimi düzene sokmaya başladım. Gün batmak üzereydi acaba kuun ne yapıyordu. Arkamdan gelmiş miydi yada yarım bıraktığı işe devam ediyor muydu... Nedense bunun cevabını almak istemiyordum... Sol tarafımdan gelen hışırtılar ile hızla ayağa kalktım bunu yaparken her yerim ağrımıştı o ayrı bir konu

-kim var orada

-Haav haaav

-Kö...köpek..AAaaaaaaaaaaa !!!!

avazım çıktığı kadar bağırarak yaslandığım ağaca bir hışım da tırmandım. köpeklerden nefret ederdim ve yükseklik korkum vardı. Gerçekten bugün çok şansız bir günümdeydim keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım.kalın gövdeli bir dala oturduktan sonra nefesimi düzene sokmaya çalıştım başım dönüyordu ve bu çok can sıkıcı bir durumdu. Kendimi toparladıktan sonra hala yerde havlayan köpeğe bakma aptallığına giriştim ve dalda dengemi kaybederek ince taraflara doğru kayarken ters bir şekilde dala tutunmaya başladım. Bacaklarımı dala dolarken iki kolumla kendimi dala çekmeye çalıştım (Multide ki fotoğraf) ama lanet olsun ki çok yorgundum ve her yerim ağrıyordu ve bu şekilde daha fazla durabileceğimi zannetmiyordum. köpek hala korkunç bir şekilde havlamaya devam ediyordu ve bu beni daha çok korkutuyordu.

-Tanrım yalvarırım beni bu kana susamış köpekten kurtar bundan sonra yemek seçmeyeceğim, yaşlı teyzelere arkalarından dil çıkarmayacağım, hocaların arabalarını yumurtalamayacak ve kendimden büyük sınıftaki kişilere eşek şakası yapmayacağım, konserlerime zamanında geleceğim, hayranlarımı daha çok seveceğim ve onlarla daha çok konuşacağım daha çok konser vereceğim, bilet fiyatlarını indi.....

Uzaktan duyduğum ıslık sesi ile konuşmam yarıda bölündü

-Venez ici tazman (tazman buraya gel)

oldukça yakından duyduğum kalın erkek sesi ile başımı o tarafa çevirdim siyah dağınık saçlarının arasında kırmızı renk bulunan bakır rengi gözlere sahip hafif kaslı bir çocuk buraya geliyordu...Ve o daha demin fransızca mı konuşmuştu

-Avez vous peur (korkuyor musun)

ardından elini alnına vurdu

-Vous ne me comprenez pas? .... Vous ne comprenez pas... bon sang  (Beni anlamıyorsun...Anlamıyorsun...Lanet olsun)

ben ona boş gözlerle bakarken cevapladım

-Je vous comprends (seni anlıyorum)

-vraiment ? (gerçekten mi ?)

-en plaisantant (şakacıktan)

-OK qui était un peu stupide (Tamam bu biraz aptalca oldu)

-peut être un peu (belki biraz)

-Je présente mes excuses pour le compte de mon chien (köpeğim adına özür dilerim)

-important ne est pas (önemli değil)

ardından ikimizde konuşmadık ve aramızda garip bir bakışma oldu uzun süren bakışmamızdan sonra birden gülmeye başladı

-Pourquoi riez vous (neden gülüyorsun)

-Rien...toute façon, je dois y aller...Au revoir (hiçbir şeye...Neyse, gitmeliyim...güle güle)

arkasını dönerek giderken arkasından bağırdım 

-Je suis heureux de vous rencontrer (sizinle tanıştığıma mutluyum/ sevindim) adını sormayı unuttuğum çocuk gittiğinde sonunda ağaçtan ine bilmiştim. kollarımı hissetmiyordum ve şimdi farkettim de hava kararmaya başlamıştı bir an önce telefon edecek bir yer bulmalı ve babamı arayarak beni burdan almasını söylemeliydim. Hızlı olmaya çalışan adımlarla ilerlerken birisinin saçımdan asılması ile acı dolu bir çığlık atarak yere düştüm

-Bakın burada kim varmış 'Bay ben çok tatlıyım'

başımı çevirmem ile takiyle karşılaşmam bir oldu

-Ne istiyorsun benden

bana aldırmadan eli ile yüzümü okşamaya başladı ve yüzüne şeytani bir gülüş yerleştirdi

-pürüzsüz bir cildin var

ben daha ne olduğunu kavrayamadan yüzüm sol tarafa gitti. Sağ yanağımda büyük bir yanma hissi vardı ve dudağımın kenarı acıyordu aynı zamanda ağzımda metalik bir tat vardı. Taki. Bana. Az. Önce. Tokat. Atmıştı

gözlerim şaşkınlık büyürken taki çoktan arkasını dönmüş gidiyordu.

-Bolca hırpalayın. Kalıcı yaralar istiyorum. Hem bedeninde Hemde RUHUNDA

Sans AmourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin