Bu insanların Derdi Ne?

285 18 1
                                    

-------Haru'nun bakış açısı------

Gözlerimde ki şaşkınlık ifadesini yavaş yavaş kaybolurken genişçe gülümsedim bu ondandı. Kim olduğunu bilmiyordum ama ilk dergiye çıktığım zamanın ertesi günü kapıma yine böyle bir zarf bırakılmış içinde de dört mısralık bir şiir vardı. Ardından kesintisiz olarak her gün gelmeye başlamıştı ama en son mektubu bir buçuk hafta önce göndermişti.Bu olay tam üç buçuk aydır her gün oluyordu o kadar alışmıştım ki birden mektuplar gelmemeye başladığında çok üzülmüş hatta iki günlük küçük bir depresyon'a girmiştim Mektuplar benim için gerçekten önemliydi çünkü o gün içinde ne zaman nerede karşıma çıkacağını kestiremiyordum bazen yatağımın üstünde,montumun cebinde, bir kitabın arasında, penceremde  veya evimizin önündeki ağacın arasında oluyordu hatta bir ara yatağımın üzerindeki tavana kurdele ile asılmış vaziyette buluyordum ilk başta bu duruma ürksemde zamanla alışmıştım. Mektuplarda sadece şiirler veya bazı şarkılardan kesitler vardı ne kendisine ait bir cümle nede bir kelime hiç bir şey yoktu işin garip yanı ise şiirler o günkü ruh halime yansıtan türdendi. Mutluysam mutluluğu anlatan üzgünsem hüzünü anlatan şiirler gönderiyordu.

* *

telefonumun mesaj sesi ile daldığım düşüncelerden kurtuldum ve mesaj bölümünü açtım bilinmeyen bir numaraydı. Mesajın üzerine tıkladığımda gülümsemeden edemedim

[Selam... Benim kim olduğumu anlamaya çalışan güzel sesli çocuk]

[KİMSİNİZ?]

[Benden söylemesi kelimeleri büyük ve kalın yazarak üzerimde  bir etki bırakmaya çalışıyorsan... İŞE YARAMIYOR]

[tekrar ediyorum Kimsiniz]

[Yakışıklı bir Fransız desem]

[Syo?]

[Demek yakışıklı olduğumu kabul ediyorsun]

Son yazdığı mesaj ile kahkahalarım serbest kalırken titreyen ellerimle mesaj yazmaya çalışıyordum

[Ne istiyorsun Syo?]

[Çikolatalı gofret aşkına!!! Haru neden bütün mesajların soru içerikli]

Yeni mesajına güleyim derken yataktan düşmeyi nasıl başardığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu

['Çikolatalı gofret aşkına' nedir yaa:D]

[Bu yazdığının bile bir soru cümlesi olduğunun farkındasındır umarım T-T]

[Telefon numara mı nereden buldun Syo?]

[Bununda bir soru olduğunu es geçerek cevaplıyorum... Telefonunu sen baygınken kurcalamış olabilirim]

[Bende telefonumu kurcaladığın için oluşan kızgınlığı es geçerek soruyorum... Ne istiyorsun 

[Syo]

[Soru cevap mı oynuyoruz?.. Neyse yarın boş musun?]

[Okuldan sonra evet boşum da neden sordun?]

[Seninle küçük bir işim var]

[Ne işi]

[Syo cevap ver ne işi]

[SYO!!!!!]

[NAH Yarın seninle bir yere gelirim!!!]

Sinirle telefonu fırlatım ama yatağa şimdi telefonsuz kalırım hem o benim sırdaşım kırılırsa ne yaparım ben

* *

Bu sefer telefonumun çalması ile sinirle yattığım yerden doğruldum ve kim olduğuna bakmadan cevapladım

{ ALO?}

{Hey sakin ol şampiyon yanında olsam beni dövecekmişsin gibi açtın telefonu}

{Ah Yuuta sen miydin?}

{arayan kişiye bakmadan açtın telefonu değil mi}

{Evet}

{Neyse neyseee ben senden bir şey isteyecektim}

{Yapabileceğim bir şeyse neden olmasın}

{Yarın okul çıkışı benimle buluşur musun}

{Ned...}

{Ahh harikasın sora teşekkürler şimdi kapatmalıyım yarın okul çıkışı buluşuruz seni seviyorum By By}

{Yuuta hayır dur kapatma}

{Yuuta?}

Yaşadığım kısa çaplı şoktan sonra bön bön telefona bakmayı kestim ve sakin olmaya çalışarak telefonu yavaşça yerine koydum Bugün insanların beni deli etme günü müydü anlayamıyordum ama şu anda saçlarımı yolmamak için kendimle büyük bir savaş veriyordum.

* *

Yine telofonumun uğursuz sesi odayı doldururken kafamı duvarlara vurmama ramak kalmıştı tanrı bilir yine kim arıyordu. Telefonu koyduğum yerden yavaşça alırken telefon susmuş ve bir kaç saniye sonra tekrar çalmaya başlamıştı ekranda gördüğüm isim ile kaşlarım çatılırken merakla telefonu açtım ve en sevecen sesimle sanki hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya başladım

{Alo Ku-chin ne oldu}

{Haru neden ilk aradığımda telefona cevap vermedin}

{Uzaktaydı}

{Yarın okul çıkışı boş musun Haru}

{Ku-chin yarın...}

{Doluysan da fark etmez planın varsa iptal et yarın seninle küçük bir işim var}

{Ku-chin}

{KUUN!!}

Ve yine yüzüme kapanan bir telefon ile Çok sevdiğim telefonumun duvar ile buluşarak parçalanması bir oldu Okyanus aşkına neler oluyordu? Önüne gelen bana sormadan yarın için plan yapıyordu.

Biraz sakinleşmem gerekiyordu ormanda uzun bir koşu ve ardından biraz basketbol beni kendime getirebilirdi bu yüzden hızlı adımlarla dolabımdan beyaz yanlarında açık mavi çizgiler olan ve sol yanında 65 yazan basketbol şortum ile üstüne kolsuz yine beyaz kol ve boyun kısımlarında açık mavi çizgiler olan üzerinde ve arkasında 65 yazan bol basket formasını giydim ayağımada beyaz koşu ayakkabılarımı giyerek hızlı adımlarla merdivenlerden inerek kendimi dışarıya attım. Temiz havayı derince içime çekerken Ian'ın arabası ile gitmek üzere olduğunu fark ettim

-İan benide Ormanın ordaki basket sahasına bırakabilir misin?

-Tamam gel hadi bırakayım seni

-Süpersin İan

Bana sadece gülümsedi ve gaza basarak basket sahasına doğru ilerlemeye başladı nedense çok durgun görünüyordu genelikle benim kıyafetim hakkında yorum yapar ne kadar tatlı olduğumdan bahseder ve az beslendiğim hakkında beni azarlardı ama şimdi sadece susuyordu. Elbet yakında çıkardı kokusu.

Basket sahasına geldiğimizde gülümsedim ve arabadan aşağıya indim

-Teşekkür ederim İan

-Önemli değil... de Haru?

-Efendim?

-Yarın bir işin var mı?

-yarı...

-Harika yarın boşsun demek seni okul çıkışı alırım

Ve ardından konuşmama fırsat vermeden son gaz gitti arkasından bağırmam hiç bir fayda etmemişti.

LANET OLSUN BU İNSANLARIN DERDİ NEYDİ? DAHA DA KÖTÜSÜ BEN YARIN NE YAPACAKTIM (ve Haunun medyadaki hali)

Sans AmourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin