10, kavga

86 15 2
                                    

okula sabah erkenden gelmiş ve bahçede oturup jeongin'i beklemeye başlamıştım. felix ile konuşmamızın ardından bütün gece bunu düşünmüştüm çünkü onunla bir süre daha konuşamayacaktım, changbin ile birlikte şu okul gezisine gidiyorlardı.

oturduğum bankta arkama yaslanmış kara kara düşünürken duyduğum sesle birlikte başımı kaldırıp karşımdakine baktım.
"karadenizde gemilerin mi battı hayırdır?"

jeongin'i karşımda görmem hem sevinmeme hemde sinirlenmeme sebep olurken sessizce yutkunmakla yetinip ayağa kalkmıştım.
"jeongin, konuşmamız gerek."

kaşlarının çatıldığını fark etmiştim, bozuntuya vermeden cevapladım.
"ne hakkında?"

"sen ve ben."

verdiğim net cevap karşısında kısa bir süre öylece yüzüme bakakalmış, ardından ufak çaplı bir kahkaha patlarak elini şaşkınmış gibi ağzının üstüne getirmişti.
"yoksa bana aşk itirafı mı yapacaksın hannie!?"

"kes şakalaşmayı, ciddi bir şey konuşacağız."
diyerek onu kolundan tuttum ve bankın üstündeki çantamı alıp çekiştirerek okula girdik.

içeri girdiğimizde onu direkt soyunma odalarına götürmüştüm, bu saatlerde orası en sessiz yerdi.

kolunu sıkıca tuttuğum jeongin'i içeriye itip kendim de girdikten sonra kapıyı kapattım ve hızla kilitledim.
sakince konuşmayı planlıyordum ama her şeyi şakaya vuran jeongin buna engel olmuştu.

"tanrı aşkına jisung ne yapıyorsun!?"

jeongin konuşurken elimdeki çantamı bankın üstüne bırakmış ve sert bakışlarımı yüzüne sabitlemiştim.

"minho ile aranızda ne var?"

jeongin'in kaşları iyice çatılmış ve sinirle bir gülümseme sunmuştu.

"ne saçmalıyorsun?"

"minho ile aranızda ne var diyorum jeongin!"

tahmin ettiğimden biraz daha yüksek sesle bağırmıştım ve bu hiç iyi değildi, ama yine de rahattım çünkü soyunma odaları en üst kattaydı, duyulmazdık.

"kiminle aramda ne olduğundan sanane amına koyayım?"

bu benim için bardağı taşıran son damlaydı. kimden hoşlandığımı bilen arkadaşımın o kişiyle flörtleşmesi ve bir de üstüne haklıymış gibi konuşması sabrımı tamamen taşırmıştı.

birkaç büyük adımla jeongin'e yaklaşmış ve ellerimle bileklerini kavrayıp hemen arkasındaki dolaba yaslamıştım onu.
gözlerim resmen alev atıyordu, o kadar sinirlenmiştim ki yakında akıl hastası çıkıp jeongin'i öldürebilirdim.

jeongin hareketime karşın şaşkın gözlerle bakarken, bense lafa girmeye kalkışmış fakat duyduğum sesle birlikte duraksamıştım.

biri kapı kolunu zorlamış, hemen ardından da alacaklı gibi kapıya vurmaya başlamıştı.

sessizce yutkundum.

"sonra görüşeceğiz jeongin."

konuşmamın hemen ardından bileklerini bırakıp geri çekildim ve hızlıca kapının kilidini açıp ardından çantamı almak için banka yöneldim, fakat duyduğum ses duraksamama sebep olmuştu.

"jeongin? aish her yerde seni arıyorum aptal! iyi misin? burada kilitli napıyorsunuz!?"

bu minho'nun sesiydi.

şaşkınca arkamı dönüp sıkıca jeongin'e sarılan minho'ya bakmıştım.
tekrardan yutkundum.

yavaşça geri çekildiklerinde jeongin'in yüzündeki öfkeyi görmüştüm. sanki bir şey yapmışım da intikam alacakmış gibi bakıyordu.

"iyiyim, jisung ile ufak bir sohbet ediyorduk sadece."

foyamı ortaya çıkarmamasına şaşırmıştım, ben olsam şimdiye karşımdakinin neler yaptığını söylemiştim.

minho bakışlarını yavaşça bana doğru çevirdi.
"hiçte sohbet ediyor gibi durmuyorsunuz ikiniz de, bunu sonra konuşacağız."

diyerek jeongin'in elini tuttu ve bana iğneleyici bakışlar atarken onunla birlikte odadan çıktı.

şaka mıydı bu?

---

JEONGIN VE JISUNG FIGHT ATSA COK KOMIK OLURDU GIBIME GELDI BU YUZDEN MINHO VE JISUNG'A FIGHT ATTIRICAM WPLEĞQÖAİQMĞWM

daydream | hyunin ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin