cadı, kurt ve bilinmeyen gerçekler,,

1.8K 227 118
                                    

İyi okumalar🤭❤️‍🩹
...

Bahçeye indiğimde evimizin arka bahçesine doğru yol aldım. Elimde oraları düzenlemek için getirdiğim çapaya bakarak gülümsedim. Dün gece kaçarcasına odama çıktığımda biraz ağlamış ve ardından bütün geceyi düşünerek dudaklarımı dişleyip durmuştum.

Heyecanlanmıştım.

Deltaların ikisi de beni oldukça heyecanlandırıyordu ve ben buna engel olamıyordum. İçimde bir yerlerde bir şeyler doğuyordu, tamamen kendi hislerime ait bir şekilde fakat ben kendimi buna hazır hissetmiyordum.

Bu yüzden kafamı dağıtmak için çıktığım bahçede derin bir nefes alarak pelerinimi çıkarıp kenara bıraktım. Hava sıcaktı, terlemiştim. Ayrıca evimin sınırları içerisinde olduğum için kendimi gizlememe gerek yoktu.

Altımdaki siyah bol pantolona ve üzerimdeki beyaz crop'a aldanmayarak eğildim ve çapayla sertçe toprağı eşelemeye başladım. Toprağın verimli hale gelmesi için bunu yapmak şarttı. Burnuma dolan papatya, lavanta ve frezya kokularıyla gözlerimi yumarak kokuyu iyice içime çektim.

"Taparcasına görünüyorsun güzel çocuk."

Tanıdık sesi duymamla birlikte irkilerek doğruldum ve hızla arkama döndüm. Pelerini olmadığı için karşımdaki kişinin Taehyung olduğunu anlamıştım fakat neden evime gelme gereği duymuştu ki?

Victoria ile henüz karşılaşmak istemiyordum. O kadar mahçup hissediyordum ki ona karşı.

Prense henüz bir selam vermediğim aklıma gelince hemen üst bedenimi eğerek bakışlarımı ayakkabılarımın ucuna çevirdim. "Prensim..."

"Doğrul güzel çocuk, ve yamacıma gel."

Prensin dediği gibi doğrularak yanına gittiğimde bana iyice yaklaştı ve gözlerimin içine bakarak dudaklarını birbirine bastırdı. Elleri havaya kalktı fakat birden duraksayarak tenime değmek üzere olan elini yumruk yapıp eski yerine geri indirdi. "Güzel çocuk, dokunuşlarımız seni rahatsız ediyorsa söyleyebilirsin."

Bu sözüyle onun tamamen dün geceye hakim olduğunu anladığımda gözlerimi kaçırarak yutkundum. "B-ben, p-prensim..."

Büyük bir iç çekişle gözlerimizi tekrar birleştirdiğimde yüzündeki ciddi hâl beni ürkütmüştü. "Sadece alışık değilim prensim." Dedim. Sesim çekingeyle ve kısık bir şekilde çıkmıştı.

"Yani seni rahatsız etmiyor?" Dediğinde başımı iki yana sallayarak onu reddettim. Aksine, dokunuşları bana cennetti yaşatıyorlardı.

Dudaklarından derin bir iç çekiş süzüldü ve yakınlığımız sebebiyle sıcak solukları saçlarımın arasına karışıp gitti. "Güzel çocuk, dün gece dökmüşsün yaşlarını, kaçmışsın ikizimden. Kolları arasında titremiş bedenin, ne oldu sana güzel çocuk?"

Başımı eğerek ellerimi yumruk haline getirdim ve toprağın üzerindeki karıncaları incelemeye başladım. Çenemde hissettiğim uzun ve kemikli parmaklarla başımı yukarı kaldırmak zorunda kaldım. Siyah saçları kıvrılarak gelişigüzel bir şekilde alnına serpilen, ve saçlarının ardından bana gülümseyerek bakan prensle yine dün geceki olay yaşandı. Kalbim bu güzellik karşısında tekledi...

"Güzel çocuk, masum çocuk, bizden korkmanı ya da çekinmeni gerektirecek bir durum yok."

Avuçlarımı daha da sıkarken parmak uçlarının yanaklarımı okşadığını hissettim. "B-ben annem, ben yani uff."

Dudaklarımı şişirerek ofladığımda bu halime kıkırdayarak aramıza az bir mesafe daha bırakmıştı. "Seni götürsem, benimle gelir misin güzel çocuk?"

Sin Skin ∆ TaeggukV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin