Sin Skin ∆ TaeggukV

kurbanlar, sahtekârlar ve oyuncular,,

yeni bir yb ile anaseyyoo, ben beğenmedim ama umarım siz seversiniz bölümü✨
...

Elimdeki bohçamı düzelterek yatağıma oturdum ve derin bir nefes çektim ciğerlerime. Bu üç gün boyunca Victoria ile sık sık konuşsak dahi, Taehyung yanımıza gelmeyi pek seçmiş değildi.

Ayaklarımı yatağımda uzatıp, yorgunlukla gözlerimi yumarak nefeslerimi düzenledim. Yorgunluk bedenimin neredeyse tamamını ele geçirmiş durumdaydı ve bunun üstüne iki gündür uykusuz olmamda en büyük etkenlerden biriydi.

Üstümdeki pelerini umursamadan yana doğru dönerek baskıdan dolayı büzülen dudaklarımın arasından derin bir nefes aldım ve bu şekilde dakikalarca gözümü dinlendirmeye devam ettim. Uykum vardı fakat uyuyamıyordum. Bu durum benim kâbuslarımla sonuçlandığı için birnevi uyumaya korkuyordum.

Odama yaklaşan adım sesleriyle birlikte gözlerimi aralamak istesemde, göz kapaklarıma oturan ağırlık bütün gücüyle buna engel oluyor gibiydi. Kapımın açılma sesinin ardından Victoria'nın bütün odayı dolduran ses tonunu işittim.

"Güzelim neredesin? Öğle yemeği yememiştin. Açsındır diye sana bir şeyler getirdim."

Adım sesleri gittikçe arttı ve bir süre sonra durdu. Ben ise ne yapacağımı bilemediğim için aynı pozisyonda yatmaya devam ettim. Victoria olduğu yerde bir kaç saniye sessizce durmuş, ve sonra seslerden anladığım kadarıyla elindeki tepsiyi komidinin üzerine bırakmıştı.

"Uyumuşsun." Diye fısıldadı enseme doğru. Üzerime düşen gölgeyle onun eğildiğini anlayarak hızlanan kalbimi düzene sokmak için soluklarımı dengede tutmaya çalıştım.

Ensemi sıyırıp geçen solukların ardından saçlarıma dokunan parmaklar o saniyede beni olduğum yerde mayıştırmaya yetmişti. "Beni affetmen için bütün varlığımı verebilirim." Dedi uzun bir sessizliğin ardından.

Gözlerimi açmak istesemde daha fazlasını duyma isteğim ağır basarak beni aynı konumda bırakmaya mecbur etti. Elleri saçlarımı usul usul okşarken, yanaklarıma konan buselerle ister istemez olduğum yerde kıpırdanıp ağzımın içinden mırıldandım. Bunların hepsi uyku halindekine kıyasla normal göründüğü için tedirgin olunacak bir durum değildi.

Victoria ise benim bu halime gülerek tekrar dudaklarını yanaklarıma bastırmıştı. Fakat yanlızca değdiriyordu, fazlasını hissetmemden korkarcasına. "Kıyamıyorum bile sana, ne yaptın bana."

Saçlarımı okşayan elleri aşağı inerek yanaklarımda durdu ve bu sefer parmakları elmacık kemiklerini süslendirdi. "Seni seviyorum."

Solukları dudaklarıma daha fazla yaklaştı ve benim olduğum yerde kaskatı kesilmeme neden oldu. Daha sonra dudaklarını dudaklarıma sürterek burnunu yanaklarımdan sürükleyerek burnuma çarpıştırdı.

Güldüğünü belirten boğuk bir sesin ardından dudaklarını dudaklarıma bastırarak, alınlarımızı birbirine yasladı. "Gözlerini açmayacaksın sanırım, yaptıklarıma izin vermeni bir kabulleniş olarak mı algılamalıyım?"

Yanaklarım farkedilişin utancıyla kızarırken göz kapaklarım titredi ve çok geçmeden aralanarak bana ilk saniyeler için buğulu bir görüntü sundu. Hemen dibimde bana gülümseyen prens yüzünden bir an kalpten gideceğimi düşünsem de, o buna pek takılmamış gibi burnunu burnuma sürterek gözlerini kısa süreliğine yumup geri açtı. "Uyuyor numarası yapacaksan nefeslerini düzende tutmalısın güzelim."

Yanaklarımdan enseme kadar hücum eden sıcaklıkla birlikte bakışlarımı kaçırsam dahi, Victoria mızmızlanircasına mırıldanıp, avuçları arasında yüzümü sabitleyerek ona bakmamı sağladı.