"Yaralanırsan, ruhumuz kanar."

1.7K 211 121
                                    

3 gün yazmadığım için uzuuun bir bölüm yazdım. İyi okumalar❤️‍🩹🐻🐇✨🦋

...

Önümde annemin yaptığı iksirleri sıraya dizerken dudaklarımı büzüp cam kavanozun içindeki yeşil sıvıya baktım. Ne olduğunu anlamak için biraz bekleyip hafızamı zorladım fakat nafile, aklımda hiç bir şey canlanmamıştı.

Bu yüzden şişeyi yerine bırakarak kalan iki iksirinde yerini bulduğum gibi hemen dizdim.

Bir haftadır deltaları görmüyordum.

Her ne kadar kendimi onları özlemediğim konusunda kandırsam da bunu başarabildiğimden pek emin değildim. Onlarla tanışsam dahi kısa sürede onlara alışıp, özleyebileceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi.

Feci halde yanıldığımı hissediyorum.

Yoksa diğer türlü göğsümün tam ortasına oturan ağırlığın başka bir sebebi olamazdı. Ya da her an gelebilirler umuduyla tetikte olan kalbimin böylesine bir etkeni olamazdı. Onları özlemiştim evet ama yine de bir yanım delicesine onlardan kaçmak istiyordu. Son yaşananların utancını geçtim, onlara bağlanma düşüncesi beni yine başka bir korkuya itiyordu.

Babama.

Hayatımda hiç görmediğim, görsem dahi hatırlayamdığım babamın annemi terk etmesi benim için güvensizlik problemleri oluşturmuştu. Bu yüzden kimseye güvenmek istemiyorum, ve genelde bir kaç kişi dışında insanlara güvenmekten kaçınıyordum.

İksirleri koymaya son vererek ellerimi birbirine çırpıp sirkeledim. Havada uçuşan bir kaç toz parçası burnuma kaçtığında aniden titreyerek hapşurdum.

Burnumu çekerek parmak uçlarımla ovuşturduğumda aynı zamanda masanın üzerindeki kalın kitabı alarak kitapların dizili olduğu kitaplığa koyarak çıkışa doğru adımlamaya başladım.

Üzerimdeki pelerinimin açık düğmesini ilikleyip anneme bakındım fakat annemi evin içerisinde bulamayınca onu boşvererek dışarı çıktım.

Çarşıya çıkmam gerekiyordu çünkü kendime yeni elbiseler bakmak istiyordum. Parmak uçlarımla para kesemi yollarken titrekçe iç çekip hızlıca kendimi dışarı attım.

Ağzımın içinden bir şarkı mırıldanarak yürümeye başladığımda çok geçmeden kasabanın merkezinde bulunan çarşıya varmıştım.

Gözüme çarpan bir tezgaha ilerlediğimde irislerim çoktan tezgahın üzerindeki kumaşlarda gezinmeye başlamıştı. Gördüğüm bembeyaz kumaşla heyecanlanarak adımlarımı hızlandırdım. Annemden bana güzel bir elbise yapmasını rica edecektim.

Soluklarım hızlanırken gözlerimin parıltılarla dolduğuna emindim. Bedenimi delip geçen ani bir ürperti hissettim. İrkilerek elimi hemen kumaşa atıp bir de dokusunu kendi ellerimle test ettim. Şaheserdi, fazlasıyla beğenmiştim.

Tezgaha bakan tüccar diğer müşterilerle ilgilenirken gülümseyerek kumaşı avuçlarım arasına alıp tüccara doğru ilerledim. Parmak uçlarımla okşadığım kumaş zarifçe elimden kayıp gidiyordu sanki. Bu yüzden tutuşumu sıkılaştırarak titrek bir nefes verdim.

"Bayım?"

Tüccarın bakışları sesimle birlikte beni bulduğunda yutkunarak bakışlarımı kaçırma isteğimi geri ittim. Gözleri ifadesizce yüzümü izlerken çehresinin gittikçe sert bir hâl aldığına şahit oluyordum. O da diğerleri gibi benden hoşlanmamıştı.

"Şey, ben bu kumaşı almak-"

"Derhal onu yerine bırak. Satmıyorum sana kumaş falan." Sert sesi cümlemi delip geçerken hevesimin bogazımda kaldığını hissettim. Gözlerim yavaş yavaş doluyordu ve ben bu duruma biraz olsun engel olmak için gözlerimi hızlıca kırpıştırıp dolmalarını önlemeye çalıştım. "Fakat bayım-"

Sin Skin ∆ TaeggukV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin