İntikamın can kuklası,,

1.1K 143 158
                                    

İyi OKUMALARR🍒🦋🍃
...

Gözlerimi yavaş yavaş aralamaya başladığımda, şakaklarımda ve ense kökümde dolanan yoğun bir ağrı baş göstermeye başlamıştı.

"Jeongguk?" Diye yumuşak fakat kalın tınılı bir ses duyduğumda titreyen göz kapaklarımı zorlayarak araladım ve bulanık görüş açımın netleşmesi için bir kaç kez gözlerimi kırpıştırdım.

Boğazımı temizleyerek doğrulmaya çalıştığımda tam olarak netleşememiş görüş alanıma bir el girerek doğrulmama yardımcı oldu. Geceydi ve odada yanan mumun titrek ışığı gölgeler oluşturup üzerime savuruyor gibiydi.

Bakış açım iyice netleştiğinde karşılaştığım şey prens Victor'un bana olan bakışları oldu. Kalp atışlarım hızlanırken nefesimi tutarak gözlerimi gözlerine diktim. Endişeliydi bakışları, korku doluydu.

"Tanrım! Jeongguk? Nasıl tek başına ormana gidebilirsin aklım almıyor! Nasıl bayıldın? İyi misin? Başın ağrıyor mu?"

Telaşlı ses tonu yeri geldiğinde yükselip, yeri geldiğinde alçalırken sızlayan başım yüzünden yüzümü buruşturarak başımı eğdim. Victor da bunu fark etmiş gibi susarak başımı avuçları arasına alarak gözlerini gözlerime dikti.

"Ne olursa olsun kendine dikkat et, tamam mı güzel gülüşlü Jeongguk?"

Yutkunarak başımı salladığımda aklıma gelen yabancı adamla birlikte kaşlarım çatıldı. "Onu buldunuz mu?"

Bana anlamsız bakmaya devam eden prens ile birlikte yutkunarak boğazımı rahatlattım ve devam ettim. "Orada biri vardı ve beni o itti."

Kaşları gözleriyle birleşecek raddede çatıldığında burnundan derin bir nefes vererek yanaklarımı okşamaya başladı. "Biz seni bulduğumuzda orada yanlızdın güzelim. Fakat madem biri vardı diyorsun, o zaman oraya askerleri gönderirim."

Gözlerim gözlerinden ayrılmıyordu ve bu benim gittikçe gözlerimin dolmasına sebep oluyordu. İstemsizdi, yemin ederim istemsizdi. Duygularım o kadar yoğun ve ağır geliyordu ki onları gördüğüm her an bütün bu hisleri kusmak istiyordum.

"Gidin prensim." Dedim cılızca ve bununla birlikte titrek bir iç çekiş döküldü dudaklarımdan. Mumlardan gelen alevin o turuncu ışığı onun yüzünde büyülerin en güzeline dönüşmüştü. "Jeongguk, güzelim...Yalvarırım izin ver bana. Ben Taehyung değilim, ben başka biri değilim, ben Victoria'yım."

Alnını alnıma yasladığında üzerime giydirilmiş olan beyaz geceliğin üzerinden belimi okşamaya başladı. "Ben Victoria'yım ve benim için yanlızca sensin."

"Prensim." Dedim tok sesle. Gözlerimden bir damla güçsüzce onun avuçları arasına kaydı. Tek eli belimi tutuyor iken, diğer eli yanağıma yaslıydı.

"Beni anlamıyorsunuz, gerçekten anlamıyorsunuz. Sizin zaten bir eşiniz var ve, ve bu durum yanlızca bana acı verecek. Size değil prensim, yanlızca bana."

Geri çektim kendimi ve avuçlarım arasına aldığım beyaz çarşafı sıktım. "Bu yüzden lütfen buradan gidin."

"Güzelim-"

"Lütfen prensim, başımda ağrıyor zaten."

Gözleri üzerimde usulca süzülürken yutkunmuş ve cebinden çıkardığı kutuyu bana doğru uzatarak buruk bir tebessüm etmişti. "Bunu sür başına, ağrını alır. Ama dikkat et olur mu? Güzelce de dinlen, yorulma lütfen."

Arkasını dönüp gitmek üzereyken sırtının bana dönük olmasını fırsat bilerek konuşmaya başladım. "Geceler sizin prensim, yaşam da sizin olsun. Ricam şudur ki sizden, ben bile kendimi terk ederken bana tutunmayın. Yangın yeri varsayın yanlız benim yüreğim olsun, siz sadece Victoria olarak bile bunu hak etmiyorsunuz."

Sin Skin ∆ TaeggukV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin