Günümüz.
Anneannemin aniden İstanbul'a gitme perileri geldiği için kendimi apar topar bir valiz hazırlarken bulmuştum. Valize gündelik elbiselerimi ve kişisel ihtiyaçlarımı koydum. Uçakta okurum diye kitaplığımdan kitap seçerken odamın kapısı tıklatıldı.
İçeriye giren annem valizime baktıktan sonra bana baktı. "Hazırsan hadi aşağıya inelim kızım,"dedi. Elime rastgele bir kitap alıp çantama koydum.
Valizimi elime alırken "Ya anne apar topar nereden çıktı şimdi bu İstanbul ziyareti? Yoksa Serhat abime bir şey mi olmuş?"diye sordum.
Annem derin bir iç çekip "Olmadı da olacak kızım,"dedi.
"O ne demek şimdi?"diye sordum.
"İstanbul'daki dayına gidiyoruz kızım. Annem evlilik diye tutturdu, Serhat'la Erva'yı evlendirecek,"dedi.
Elimde valizle kalakaldım "Anne Serhat abim, Yavuz dayımdan nefret etmiyor muydu nasıl kızıyla evlenecek?"diye sordum.
Annem yorgun bir nefes verip bana baktı. "Yolda anlatırım kızım, çokta sorgulama,"dedi.
Annemin arkasından giderek merdivenleri indim. Selami abi koşarak gelip elimden valizimi aldı. Anneannem biz yokken işleri çekip çevirsin diye abim Yasir'i tembihliyordu. Sadece kafa sallamakla yetinen abimden hiç mi hiç umudum yoktu.
Biz giderken abim kendisinden beklenilmeyecek bir hareketle gelip bana sımsıkı sarıldı. Şaşkınlığım geçtikten sonra bende ona sarıldım. Abim geri çekilip bir süre yüzüme baktıktan sonra bir şey söylemeden geriye doğru 2 adım attı. Onun bu hâllerine anlam verememiştim. Abim bana kolay kolay sevgisini göstermezdi.
Yola çıktığımızda arabanın camını indirip dışarıyı izlemeye başladım. Havaalanına giden yolda ilerlerken trafik lambalarında durmuştuk. Yan tarafımızda duran arabanın açık camından içerisine baktığımda Berat'ın öfkeli yüzüyle karşılaştım. Berat bana dik dik bakarak elindeki telefonu gösterdi. Ne yapmaya çalıştığını anlamadığım için kaşlarımı çattım.
Çantamdaki telefon titreyince çantamdan telefonu çıkarıp baktım. Yabancı bir numaradan mesaj gelmişti. Telefonumdan kafamı kaldırıp tekrar Berat'a baktım. Berat'ın yüzünde garip bir huzursuzluk vardı.
Derin bir nefes alıp telefonumun kilidini açtım, gelen mesaja tıkladığımda bunun Berat'tan geldiğini profil resminden anladım.
053... : Nereye gidiyorsunuz?
Siz: Sana ne Berat.
053... : Annen seni kaçırıyor değil mi?
053... : Siz Çağlı'ların tek yaptığı şey bu zaten, işler ciddiye binince kaçmak!
Siz: Ne saçmalıyorsun sen, kaçtığımız falan yok, İstanbul'a ziyaret için gidiyoruz!
Siz: Ayrıca sana ne ya, sana ne!
053... : Yakında bana ne'yi sana göstereceğim ben, merak etme.
053... : Git bakalım, nasılsa geri geleceksin.
"Gerizekalı,"diye söylendiğimde yanımda oturan annem "Bir şey mi dedin kızım?"diye sordu.
"Yok anne, öyle kendi kendime söyleniyorum,"dedim.
Berat'ın neden kaçtığımızı ima ettiğini anlamamıştım, sonra aklıma bunun Efnan'ın benim peşimdeki sapığı öldürmesiyle bir ilgisi olabileceği geldi. Anneme baktığımda oldukça düşünceli görünüyordu.
"Anne,"diye seslendim kısık sesle.
"Efendim kızım,"dedi.
Kulağına eğilip "Efnan'la alakalı bir gelişme var mı?"diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL'ÜN DİKENİ Berdel
General Fiction"Sen mi soyunursun yoksa ben mi seni soyayım?" diye sordu üzerime doğru gelirken. Başımı iki yana salladım. Gözüm sürekli duvardaki saate kayarken elim titreye titreye elbisemin kemerine gitti. Cana karşılık canımı teslim etmiştim bu adama. Karşı g...