11 Temmuz 2015
Duyduğum sesin zihnimin bir oyunu olduğunu düşündüm. Gözlerimi denizin mavisinden ayırmadım.
Burnuma gelen kokuyla beynimden vurulmuşa döndüm. O buradaydı.
Kafamı arkaya sesin geldiği yöne çevirdim. Islak gözleriyle bana bakıyordu. O buradaydı!
"Zeynep?"
"Çınar."
"Sen gerçekten burada mısın?"
"Buradayım sevgili." gözlerimin yandığını hissettim.
Sorusunu hatırladım. Sarılmak istemişti. Hiçbir şeyi sorgulamadım. Nereye gitmişti, kiminleydi, bunların hiçbirini sorgulamadım.
Bir hışımla yerimden kalktım, o da bu anı uzun zamandır bekliyormuş gibi koşarak gelip kollarını boynuma doladı. Kollarım ezbere bildiği beline dolandı.
Burnum boynundaydı, kokusu çok yakınımdaydı. Kokusu hâlâ aynıydı. Onun da aynı olduğuna emindim.
Uzun süre birbirimize sarıldık. Artık konuşmanın vakti gelmişti bu yüzden istemeyerek ondan ayrıldım.
Gözlerimiz birbirini buldu. Gözleri çok anlamlı bakıyordu. Özlem doluydu.
"Oturalım mi?" kafamla onu onayladım.
Oturduğumuzda zaman kazanmak istercesine beni inceledi. Elimden hiç bırakmadığım mektuplarda takılı kaldı gözü.
"Onlar ne?" bende elimdeki mektuplara baktım.
"Bunlar sahibine ulaşmayı bekleyen mektuplar."
"Bana mı?"
"Evet."
"Ne zamandır yazıyorsun?"
"Uzun zamandır."
"Ben gittiğimden bu yana mı?"
"Evet sen gittiğinden bu yana."
Yutkunduğunu gördüm. Anlatmaya hazır değildi, bunu anlamıştım.
"Kilo vermişsin." kafamı aşağı yukarı salladım.
"Sen de kilo vermişsin." O da beni taklit ederek kafasını aşağı yukarı salladı.
"Neden gittin?" sorumu bekliyordu. Derin bir nefes çekti içine.
"Gitmedim. Gitmek zorunda bırakıldım. Ama gitmedim. Ben hep seninleydim Çınar."
Zeynep ben de hep seninleydim, seni düşünmeden geçen tek bir günüm dakikam olmadı.
"Seninle bisiklet sürdüğümüz günü hatırlıyor musun?"
"Nasıl unutabilirim? Gittiğin günü unutmak kolay mı?" gözleri doldu.
"O gün birisi geldi, abim olduğunu söyleyen birisi geldi. Biliyorsun, babam beni çok küçük yaşta terk etti. Babamın öldüğünü düşünerek büyüdüm ben." derin ve titrek bir nefes çekti içine.
"Babamızın çok hasta olduğunu ve son zamanlarını benimle geçirmek istediğini söyledi. Ben istemedim, isteyerek gitmedim. Seni ve annemi öldürmekle tehdit ettiler beni."
Cümlesini bitirir bitmez hıçkırıklara boğuldu. Bende ağlıyordum. Onu kendime çektim, sarıldım. Acı çeksin istemedim, acısını canıma akıtmak istedim. Ben çekmek istedim acıyı.
Biraz sakinleşince yerinde doğruldu.
"Gitmek zorunda kaldım. Annem kendi elleriyle verdi onlara. Engel olmadı. Benden kurtulmak ister gibiydi. Annem bile istemedi beni Çınar."
Ona yanında olduğumu hissettirmek için elini tuttum.
"Gerçekten hastaydı. Ölüm döşeğindeydi. Biliyor musun Çınar? Ben ölmesini istedim. Bunu isterken vicdanım bir kez olsun sızlamadı. Acı çekmesin, ölsün gibi bir düşünce değildi bu. Ben sana gelmek için birisinin ölmesini o kadar istedim ki... ve o kişi babam Çınar."
Gözümden düşen bir damla yaşı hızlıca sildim.
"Zeynep, bende senin için ölmeyi istedim. Denedim de ama korktum. Ya ben gittikten sonra gelirse dedim. Bir umut bekledim seni. Bana söylediğin şarkıyı tekrar tekrar dinledim sesini unutmamak için. Kokunu çok aradım ve çareyi hep hırkanda aradım. Bazen delirdiğimi düşündüm, hayaller kurdum."
Mektupları tuttuğum elimi kaldırdım havaya.
"Bak bunlar beni hayata bağladı. Sana bu mektupları verebilmek için de olsa yaşamak istedim."
Ağlamaya başlayınca ben de şu zamana kadar tuttuğum gözyaşlarımı akıttım.
Biz o gün, o bankta ilk defa birlikte ağladık.
Biz o gün, bir daha ayrılmamak üzere tekrar bir araya geldik.
Biz o gün, özlemimizi en derinden açığa vurduk.
Biz o gün, saatlerce o bankta konuşup ağladık.
Biz o gün, üzüntüden son defa ağladık.
Biz, o gün sonsuza kadar birlikte olacağımıza sözler verdik.
Biz verdiğimiz sözleri tuttuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i would die for you ✓
Short Storytamamlandı. "Yoruldum." diyerek çöktüm bankın bir köşesine. Arkamdan bir ses geldi. "Sarılalım mı?" •• |kısa hikaye ilk: 160618 yeniden: 160423/120523 bekleyiş#11 〔06052023〕 bekleyiş#10 〔11052023〕