1.3

92 18 8
                                    

05 Nisan 2014

(Zeynep'in Anlatımı)

"Ne demek "Onunla bir daha görüşemezsin." söyle, ne demek?!"  benim suçum neydi? O'nun suçu neydi? Bizim suçumuz neydi?

"Ben ne dersem onu yapacaksın! Bana karşı gelemezsin!" delirmiş miydi bu kadın?

"Sen kimsin ha? Kimsin sen?!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım. "Ben senin annenim!" hah anneymiş.

"Beni doğurunca annem mi oldun? Söylesene, bundan öncesinde nerdeydin?  Şimdi mi aklına geldi anne olduğun?!" nefes alarak dibine girdim annemin "söylesene şimdi mi aklına geldim anne. Sen benim hiçbir şeyim değilsin." yanağımda hissettiğim acı sızıyla kafam sağa doğru savrulmuştu. Elimi yanağıma koyarak ateş saçan gözlerimi, anne bile demek istemediğim kadına çevirdim.

"Anneymiş. Biliyor musun hayatımda gördüğüm en iğrenç kişisin. Ve bu attığın tokat, benim annem olma gerçeğinden daha az acıttı canımı." diyerek yanından geçtim. Portmantodan çantamı ve montumu alarak kapıyı açtım.

"Nereye gidiyorsun?!" diye bağırınca "herkesten çok değer verdiğim kişinin yanına!" diye bağırmasına karşılık verdim.

Yanağımda hissettiğim sıcak ıslaklıkla ağladığımı anladım. Böyle olmamalıydı, her şey bu kadar güzel giderken böyle olması yanlıştı. Biz bu kadar mutluyken, mutluluğumuz bozulmamalıydı. Olmamalıydı.

Beni böyle üzgün görmemesi için, yüzümdeki yaşları silip gülümseme kondurdum dudaklarıma. Beni hep gülerken görmüşken, üzgün  halimi görmemeliydi. Benim üzgün olmam, onu üzmem demekti ve o üzülmeyi haketmiyor.

Ah Çınar, ne olacak şimdi? Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, hem de hiç.

i would die for you ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin